Zor zamanlardan kalma garip bir acıyla uyanırsın sabaha . Gözlerinde birikmiş türlü pişmanlıklar bir yaş olup akmak bilmez . Olduğu yeri sızlatan tuhaf düşüncelerin , bakacağın her yerin önünde bir dikencesine yakar canını . Neler olup bittiğini anlamak için , daha kaç gecenin tokatlarında savrulman gerektiğini bilmeden sıyrılırsın yatağından . Göğsünde garip bir tortu , dilinde acı bir küfür ve yanaklarında kurumuş uğursuz mimiklerle beraber sarsılırsın oturduğun ilk yerde . Adını bilmediğin duyguların yokluğunda ve alıştıklarının paslı zincirlerinde yanmış ruhunun , tutkusu ve umutsuzluğu bir kadeh şarap gibidir . Yarısı dolu ve yarısı boş . Yarısı şeffaf ve yarısı kızıl . Anlatacak çok şey varken bir o kadar düğümlü boğazında yutkunduğun şeyler , yüreğine ağırlık yaratır . Yüzüne çarptığın suyun soğukluğunu hissedemyecek kadar uyuşmuşsundur . Hislerin , yüzünden vasat bir tazelenme makyajı gibi dökülür . Maskelerle sıfat kazandırılmaya çabalanmış güzellikler , yerini gerçekliklere bırakır . Ayağa kalkıp devam etmek adına türlü yönlendirmeler geçer aklından ve her şey bir o kadar da zordur aslında . Yeni yanılgıların ve geçmiş batakların ardından bir sabahı kucaklamanın üzerine bıraktığı ağırlık bir file eşdeğerdir . Zifiri bastırmanın yolu aydınlıktır ancak onu bulamadıkça daha fazla aydınlığı dilemek daha büyük bir karanlıktır . Dumanı üzerinde koyu bir kahve midenin tüm hacmini eritircesine acıtırken bunu düşünürsün . Bunca şeyin arasında istemsizce kurulmuş zoraki diyaloglara zorunlu kaldığın ve gram umrunda olmayan şeyler , üzerine yıkılmaya başlanır birileri tarafından . Onları sahiplenmen gerektiğini ve senin sorumluluğunda olduklarını iletirler . Hissetmediğin şeyleri konuşmaya başlar mühürlü dudakların . Hayatının kendisi kadar yalancı ve soytarı bir yapıya bürünürsün çünkü yaşaman gerekir . Nefes alman ve her şey yolundaymış gibi davranman . Öyle gözükmen . Hissettiğin şeylerin arasında olman gereken şeyi sana dayatırlar . Hayatın böyle bir boyutu da var değil mi ? Onca hissin arasında , kabullenmen gereken ve üzerini bastırman gereken şeyler . Ruhsuz diğer insanların arasında onlar gibi gözüküp , onlar gibi olabilmen . Ucube zihniyetleri anladığını söylemen gerekir evet . Parmaklarımı ve ruhumu üşüten bu histen nefret ediyorum . Aslında bunu bana dayatanlardan da nefret ediyorum . Eskiden olsa hayal kırıklıkları yaratanlar için sadece burukluk ifadesini kullanırdım ancak bu egoist , hedonist ve şeref yoksunu kişilerin boktan bahanelere sığınarak , insanlara istedikleri etkileri bırakıp hayatlarına devam ederken ki rahatlığı yoğun bir nefret sebebi . İnsanlara eskisi kadar değer veremiyorum artık . Onları anlamaya yönelik olan güzel çabalarımı , vasat kimlikleriyle beraber kirlettikleri için , kendi pis dünyalarında ve aynada gördükleri sıfatsız yüzlerinde boğulmaları beni memnun ediyor . Hak ettikleri sonu yaşamalılar bir şeylerin ardından güzelini değil . Nezaketen sağlanılmış onurlu elvedalarla gönderiyorum hala ama içimde bir yerlerde bunların vasatlıklarına yakışır şeyler yaşamalarına dair bir dilek var . Ben tarafından olmasa da kendilerine benzer kişilerce yaşamalarını istiyorum . Çünkü bazı sığ görüşlü ucubeler , kendi başlarına gelmeden sözle anlamıyorlar bir şeyleri . Hissiyat yoksunu ruhlarını başka bir şey uyaramıyor . Anca aynı his ile yıkıldıklarında acının ne olduğunu bilebiliyorlar . O yüzden acı gerekli bu dünyaya arkadaşlar . Birilerinin , güzel ruhlu insanlara acı verenleri kendi ucubelikleriyle sınaması ve bir başkalarının da onları aynı şekilde sınaması . En başta güzel olanı incitenin acısı hafifleyene dek . Masumiyeti kirletenleri güzellikle arındıramazsınız hayat böyledir . Belki çok fevri ya da ilkel gelecek sizlere bu bakış bilmiyorum ama dönüp dolaşıp aynı şeyleri insanlara yaşatanların rahatlıkları çok daha ilkel ve acı verici . Bazen güzeli acıtan iğnenin diğerlerine de batması gerekiyor ...
Yorum Bırakın