Sence Kahramanlar Binde Bir, Bence Değil: Modest Heroes

Sence Kahramanlar Binde Bir, Bence Değil: Modest Heroes
  • 0
    0
    0
    0
  • Bu içeriğimizde sizlere Modest Heroes adlı animasyon filmden bahsedeceğiz. İçeriğine değinecek ve ne anlatmak istiyor olabileceğine dair beyin fırtınası yapacağız. Haydi başlayalım :) Modest Heroes: Ponoc Short Films Theatre, adıyla piyasaya sürülen filmi Mütevazı Kahramanlar olarak dilimize çevirebiliriz.  Filmin içeriğinden önce yapım aşaması ve arkasındaki emekten bahsetmek isterim. Studio Ponoc 27 Mart 2018 tarihinde temalarına göre farklılık gösteren animasyon filmleri bir filmde birleştireceği bir proje hazırlığında olduğunu bildirdi. Plana göre film dört farklı kısa filmden oluşacaktı. Birinci film "Kanini & Kanino" Kiromasa Yonebayashi tarafından yönetiliyordu. İkinci film Life Ain't Gonna Lose'un yönetmen koltuğunda ise Yoshiyuki Momose oturuyordu. Üçüncü filmimiz Invisible ise Akihiko Yamashita elinden çıkma olacaktı. İlk üç film planlandığı şekilde yapıldı. Dördüncü film ise Stüdio Ghibli'nin yönetmeni olan Isao Takahata tarafından yapılacaktı fakat ne yazık ki kendisi 5 Nisan 2018 tarihinden vefat etti. Bu sebeple film üç bölümde kaldı. 24 Ağustos 2018 tarihinde ise Japonya'da piyasaya çıktı. Kısa filmlere gelecek olursak: Birinci filmimiz olan Kanini ve Kanino bir derede -su altında- ailesiyle yaşayan iki kardeştir. Anneleri doğum yapmak için karaya çıkmak zorunda kalmıştır. Bu yüzden Kanini ve Kanino babalarıyla birlikte yaşamaktadırlar. Yaşadıkları kayanın altında her gün babalarının avdan dönmesini beklerler. Babaları ise yengeç kolundan olan silahıyla avlanmakta ve minik balıkları çocukları için yakalamaktadır. Çocuklar bu süreç içerisinde hem avlanmayı öğrenmeye hem de büyük ve korkunç balıkların olduğu derede güvende kalmaya çalışırlar. Derenin şiddetli akıntı vakitleri de işlerini kolaylaştırmaz. Çocuklar annelerini de çok özlemektedirler. Bir gece uykusundan uyanan küçük kız Kanino akıntıya kapılır eve gelen babası onu göremeyince aramaya çıkar ve kızını akıntıya kapılmış bir halde bulur. Küçük kız zor bela bir dal parçasına tutunmuştur. Babası kıskacının da yardımıyla kızını kurtarır fakat kendisi akıntıya kapılır. Böylece kardeşler babalarından da ayrı kalırlar. Şimdi önlerinde zorlu bir yol vardır. Babalarının peşine düşen kardeşler derede birçok tehlikeyle karşı karşıya kalır fakat sonunda babalarını bulurlar. Yaralı babalarını kurtarmak için korkunç ve kocaman bir balığa yem olmaktan kurtulmaları gerekir. Mütevazı kahramanımız Kanini burada kardeşini korumak için kendisini öne atar ve babalarına yanlarına gelmesi için bir fırsat sağlar. Hep beraber balıkla savaşırken korkunç balık bir pelikan tarafından yakalanır. Böylece ailemiz kurtulur tam bu anda anneleri de kardeşleriyle birlikte suyun içinde süzülerek yanlarına gelir. Mutlu son dediğinizi duyar gibiyim fakat filmimiz burada bitmez. Nini ve Nino son sahnede büyümüşlerdir ve artık onlar da yeni bir hayata "yüzmek" için ailelerinden ayrılıyorlardır. Bu sahne akıllara şunu getirmez mi peki? Ayrılık zaten olacak belki de önemli olan zamanı ve şeklidir.  Kanini & Kanino 18 dakikalık bir kısa film ve emin olun sıkılmayacaksınız. Rengarenk ve hayal gücünün sınırlarını zorlayan sahneleri yüzünüzü gülümsetecek. İkinci filmimiz olan Life Ain't Gonna Lose ise küçük bir çocuk ve onun hayatı hakkındadır. Sadece 16 dakikadır. Shun adlı karakterimiz oldukça zeki, sevimli ve sportif bir çocuktur. Tek problemi yumurtaya alerjisi olmasıdır fakat ne yazık ki bu problem tüm hayatını ele geçirmiştir. Japon mutfağı gibi yumurtanın çok önemli olduğu bir ülkede yaşamak oldukça zorludur.  Annesinin de tüm hayatı Shun'un bu sıkıntısı yüzünden zorlu geçmektedir. Sürekli oğluna bir şey olacak korkusunu yaşar ve kendi hayatını yaşayamaz. Shun okulda da bu sebeple çok problem yaşar. Arkadaşlarla yemek yemenin bile statü belirlediği ergenlik yaşamında Shun okula kendi beslenmesini götürmek zorundadır. Okul etkinliklerine de katılamaz. Yanında sürekli alerji iğnesini taşımak zorundadır yoksa ölüm tehlikesi vardır. Shun yumurtaya karşı direnç kazanmak için doktorlar önderliğinde yürütülen deneylere de katılmayı hiç sevmez çünkü yumurta yemek zorundadır. Yiyebileceği kadar çok. Shun ise yumurtadan o kadar nefret etmektedir ki sınavda bu besin üzerinden sorulan soruları bile cevaplamak istemez. Yaşadığı onlarca ölüm tehlikesinden sonra ölmekten korkan Shun bir gün evde tek bak başınayken bu tehlikeyle yüz yüze gelir. Annesi yanında yoktur. Kendinden geçmesi ölmesi demektir. Yaşamak için uğraşması gerekir. Ölmek istemez. Kararlı olmak Shun'un işine yarar. Kendini dışarıya atar ve kaçmak yerine kendini çözüme adayacağı bir yola girer. Bir gün o da yumurta yiyebilecektir. İkinci filmimiz bu mutlu haberle sona erer. Filmde şahsımı en çok etkileyen şey Shun'un annesi ile arasındaki ilişki oldu. Shun küçük yaşına rağmen annesinin psikolojisini fark edebiliyordu. Annesinin çevreye karşı öfkesinin kendisine olan sevgisinden kaynaklandığının farkındaydı. Shun'un kahramanı annesiydi. Kısa film deyip geçmeyelim. Üçüncü filmimiz olan Invisible görünmez bir adam hakkındadır.  Görünmez mi yoksa görünemeyen mi desek bilemedim. Gelişen dünyanın, özellikle Japon toplumunun en belirgin problemlerinden birine, bireyin toplum içerisindeki yalnızlığına gönderme yapıyor filmimiz. Adamımız günlük hayatında kimse tarafından görülmemektedir. İş yerinde patronu tarafından, kibarlık yaptığı çalışma arkadaşına, marketteki kasiyere kadar kimse onu görmemektedir. O kadar fark edilmezdir ki artık görünürlüğünü de kaybetmektedir. İnsandan ziyade yürüyen kıyafetler olarak görünmektedir ve rüzgarda uçmamak için bir yangın söndürme tüpü ile gezmektedir. Bu bunalım hali arttıkça içinden çıkılmaz bir hal alır. Yağışlı ve fırtınalı bir günde tüpünü kaybeden adamımız zar zor güvenliğini sağlar sahile gelir ve ağlamaya başlar. Burada farklı bir şey olur. Bir rehber köpek onu görür. Sahibi ise ona bir sandviç verir. Birileri tarafından varlığının hissedilmesi adamımızın içinde umut ışığı yakar. Ağlayarak yemeğini yerken bayır aşağı sürüklenen bir bebek arabası görür ve araba otoyola doğru gitmektedir. Adamımız ani bir kararla yardıma koşar arabayla birlikte yuvarlansa da bebeği sağ salim kurtarır. İlginç bir şey olur bebek onunla göz göze gelir ve gülümser.  Görünebilmiştir. Başarmıştır. Üçüncü filmimiz de burada sona erer. Olay örgüsü olarak baktığımız zaman çocuk hikayeleri veya fantastik hikayeler, masallar gibi görünen filmlerin alt metnine indiğimizde topluma ilişkin çıkarımlarını net bir şekilde görebiliyoruz. Kanini ve Kanino aileleriyle olmaları gereken yaşta ebeveynleriyle olmak isterler. Yaşamı ve hayatta kalmayı ailelerinden öğrenirler. Kendi kararlarını verebilecekleri yaşa geldiklerinde sorumluluk alırlar. Yeni bir hayat onları beklemektedir ya çantalarında ailelerinin öğretileri vardır. Shun'un hikayesi ise ufak sıkıntılarla boğuşan insanlara ölümün en yakışmadığı kişilerin, çocukların ölümle yüz yüze sürdürdükleri yaşamı anlatır. Aynı zamanda farklı olan çocukların sınıflandırılamadıkları için dışlanışlarını da gözler önüne serer. Annesi ve babasının hayatları boyunca korkarak yaşamalarını da görürüz. Kendilerinden vazgeçişlerini. Belki de en vurucusu Görünmez Adam olabilir. Farklı açılardan bakıldığında suç adama atılacağı gibi topluma da atılabilir. Onu bu kadar yalnızlaştıran kendisi mi yoksa toplum mudur? Hikayelerin her birinde kahramanlık vardır. Fakat kahramanlık sadece başka birini kurtarmak mıdır sayın okuyucu? Velhasıl Bütün bunları 58 dakikalık bir film içerisinde izlemek insanı biraz yoruyor. Hepsinin kendi hayatının kahramanı oluşunu da gözleriniz dolu dolu izliyorsunuz. Kalbiniz henüz öncekinin sevincini, acısını aşamamışken yeni bir dalga vuruyor.  Buna rağmen ben Mütevazı Kahramanlar'ı izlemenizi çok isterim. Size tavsiyem ise şudur: Zamanı geldiğinde sorumluluk almayı bilin ve korkmayın. Heyecanla kalın. :)

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.