Toplumun Ses'i ve Sabahattin Ali

Toplumun Ses'i ve Sabahattin Ali
  • 2
    0
    0
    0
  • Her insanın, her grubun, her toplum ve coğrafyanın değerleri kanıksanmayacak bir şekilde özgünlük içermektedir. Farklılıklar bizlerin özünü oluşturan en önemli unsurdur. Bunu genelden özele aktardığımızda bile sonucun aynı olduğunu gözlemleyebiliriz. Sanatın çeşitliliği ve evrenselliği de bunun üzerine kurulmuştur. Hiç kimse kendi özgür iradesini hiçe sayarak bir yöne doğru hareket etmek istemez, şayet bunu yapsa dahi kendi özüne ihanet etmiş gibi hisseder ve kişilik çatışmaları yaşar. Sabahattin Ali’nin ölümsüz eseri ‘’ses’’ hikayesi de buna örnek olarak gösterilebilir. Toplumsal eleştiriyi, didaktik öğretisiyle bize yansıttığı bir anlatı olarak kayda geçmiş ve vermiş olduğu gizli mesajlarla olay örgüsünü kavramamıza yardım etmiştir. Hikâyenin başkahramanı Sivaslı Ali’dir ve anlatıcı onunla Beyşehir’den Konya’ya seyahat ederken bir otobüs yolculuğunda karşılaşmaktadır.

    Sabahattin Ali, hikayede doğal güzellikleri betimleyici bir türden bizlere işlerken aynı zamanda türkülerden bir kısmına da yer vermiştir;

    ‘’Döndüm daldan kopan kuru yaprağa Seher yeli dağıt beni, kır beni; Götür tozlarımı buradan uzağa Yârin çıplak ayağına sür beni…’’

    Günümüzde dahi bilinen bu türkü, anlatıcının beraber seyahat ettiği müzisyen arkadaşı tarafından dikkat çekici bulunmuş, onu keşfedilmemiş bir yetenek olarak tanımlamasına sebebiyet vermiştir. Onun adresini alarak iletişime geçmek istediğini belirtmesiyle, hem heyecan hem de hezayan dolu bir olay vuku bulacaktır. Hikâyenin gerilim unsuru; Sivaslı Ali’nin, sarışın tenor adayı bir genç ile sınava girmesiyle başlamaktadır. Sazı ve türkülerinden başka bir şeye tutunmayan biri olarak karşımıza çıkan kahramanımız, kendisine dayatılan sınavda giyiminden, nasıl oturacağına kadar arafta bırakılmıştır. Batının o gösterişli dünyası, memleketinde yanık türküler söyleyen bir genci, kendisini utanç unsuru olarak görmesine sebep olmuştur. Buradaki gerçekçilik her ne kadar anlatıda basit bir olay gibi dursa da Tanzimat Dönemi'nden bu zamana kadar, modernliği Batı olarak gören birçok insanın iç dünyasını da bize yansıtmıştır. Aynı zamanda kahramanımızın daha önce hiç rast gelmediği piyanoda afallaması onu kendi içinde cahillikle yargılamasına sebebiyet vermiştir. Bütün bunların ışığında sakinlikle sınav yerinden ayrılan kahramanımız, içinde yaşadığı o tükenmişliğin etkisiyle çok sevdiği sazını satarak yol parasını çıkarmış ve memleketine dönmüştür. Anlatıcıya söylediği o son cümle ise tüm hikâyeyi özetler niteliktedir; ‘’Ben bu odada bir türlü sesimi bulamadım.’’ Sivaslı Ali’nin kültürünü ve ozanlığını en ince ayrıntısına kadar bize işleyen yazarımız, karşımızda sadece adı olan bir kişilik değil aynı zamanda ‘’sesi’’ olan bir toplumu yansıtmaktadır.  


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.