Senin Karantina Yalnızlığın Hangisi?

Senin Karantina Yalnızlığın Hangisi?
  • 4
    0
    0
    0
  • Evimizdeyiz… Salgın hastalık, tek göz odaya sığdırılmış yalnızlığımızı hatırlatıyor. Bu COVID-19'un yalnızlığımızla da bir derdi var anlaşılan. Şimdi hem bağışıklığımızı, hem de akıl sağlığımızı güçlendirmemiz gerekiyor.

    Kaotik hayatlarda kaybolmuş insanlığın içine ayna tutan bu süreç kendimizle vakit geçirmeyi öğretiyor. 110 milyar insanın doğup büyüdüğü ve öldüğü bu gezegende kendimize yer bulmaya, sonra kendi ülkemizde var olmaya, tüm bunlar için sabahları 5'de uyanıp koşuya çıkmaya -buz dağının görünen kısmında sağlıklı olmak için, aslında dayatılan güzellik algısına uyum sağlamak için-

    sonra kredi borcuyla aldığımız gömleği giymeye -kendi diğer türümüze karşı ego savaşında galip gelmek için-,

    ardından işe gitmeliyiz -kurulan sistem içerisinde yer bulabilmek için para kazanmaya mecburuz-,

    arada bir de acıkan ve yeme ihtiyacı duyan bünyemize pesto soslu makarna ya da kajun salata vermemiz lazım -burada ikiliğe düşüyoruz çünkü zengin ve sağlıklı görünmek isteyenler ve yalnızca tüketim hayvanı olmak isteyenler olarak ikiye ayrılıyoruz-,

    akşamları ise iş çıkışı arkadaşlarla ‘event’ planlamak zorundayız -çünkü artık oturup yaralarımızı konuşamıyoruz, eğlenmek ya da eğleniyor gibi yapmak toplum statümüze yorgan görevi üstleniyor-,

    günün sonunda eve döndüğünde uyumaya ancak vakti kalan ya da belki biraz duşta ağlayabilirim, diye düşünen insanlar oluyoruz. Hangi ara kendi öz değerimize saldırıldığını fark edeceğiz, ki bu saldırıyı kendi kendimize yaptığımızı anlayamayacak kadar uyuşmuşken?

    İşte, bütün bunları düşünecek kadar bol vaktimiz var, üstelik kimse bu ‘avam’ varoluş sancılarını çektiğiniz için yargılayamaz. Çünkü yalnızız!

    Eh be, sonunda yalnız kalabildik!

    Telefonu açmadığın sürece kimseyle konuşmak ve toplum maskeni takmak zorunda değilsin. Evdesin, COVID-19 seni eve kitledi.

    Her gün dünya çapında salgın hastalıkla başa çıkmaya çalışan insanların haberlerini alıyorsun, çevrendekileri korumaya çabalıyorsun ve kendini dinliyorsun. Bütün bunlar olurken sen, sana ne diyorsun?

    İçine işlemiş toplum kaygılarıyla hala savaşta mısın, yoksa bu yalnızlık seni eğitmeye mi başladı?

    Biliyor musun, ilk defa yalnız kalmadın. Zaten yalnızdın…

    Bize Yalnızlığın da Okumuşu Lazım

    Yalnızlığın, yuva yaptığı kişiden doğan, yetişen bir sözcük olduğunu fark ettim. Yalnızlığın da karakterleri var. Sen de bu karantina evresinde nasıl bir yalnız olduğunu öğrendin.

    Kendi içinde yeni bir ‘ben’ bulamamışlardan mısın ya da kendinden yeni bir ‘ben’ doğuran üretken ruhlardan mı?

    Hangi yalnızlık senin?

    Kıvrandıran, sızlatan anlamıyla. Yalnız geceleri gelen çünkü insanların arasında yanına sokulamayacak kadar öz güvensiz ve döverek insanı, yalnızca can yakarsa kazanacağını zannedecek kadar güçsüz.

    Sigma Yalnızlık, içsel yalnızlık, içsel yalnızlaşma, içerden çürüme…

    Son derece sinsice karanlık çöküp de yatağına girdiğinde bulan kişiyi. Geceyi zehir eden ve bundan epey hoşnut olan. Nefesiyle odayı buz gibi yapan, gece yarısı kulağa fısıldadıklarıyla körelten, çaresizlikten ağlatan yalnızlık. Ne kadar ilkel, sapkın duygu varsa içinde açığa çıkartıp, gün doğunca yalnızlığınızın içinde tekrar yalnız bırakan. Delirtecek kadar tekrara düşen gelip gitmeleriyle ünlü. Fakat o kadar vakit geçirmeye rağmen hiçbir şey katmayan insana, hatta öğrettikleri de yanlış olan, ne menem şey. Omurgasız. Eğitilmemiş. Büyümemiş henüz. İçi boş bir melankoli.

    Bir diğeri çok daha somut ve net bir tohumdan büyüyor belki. Öyle ki yerleştiği göğsü de genişletiyor, olgunlaştırıyor. Toprağın altına salıyor köklerini, var olduğunu gösterme telaşına girmeyecek kadar kendinden emin ve aynı kararlılığı onu içinde büyüten toprağına da sunacak kadar tevazukar.
    Alpha Yalnızlık, topluma karşı teklik/birey olma…

    Bir kez yüz yüze geldiğiniz an –ki bu hangi vakittir bilinmez- tüm gerçekliği tam olarak suratınıza haykıracak kadar korkusuzdur. Kulağa fısıldamaya ihtiyaç duymaz. Desibelin artışı ile birlikte gırtlağınızdan ve kulaklarınızdan ve burnunuzdan geçen ses, derine bir köstebek yuvası açarak ilerler. Soluk, duyu ve tat organlarınızı aşan ses uzun ve dar geçitleri labirent gibi birbirine bağlayarak içeride bir akım oluşturur. Bu da önü alınamayacak olan “kendin olma” hazzını yaşatmaya başlatır kişiye. Berrak bir suya dalar gibi ya berrak bir suyu içer gibi. Aydınlanma. Arzu. Saffet. İçi dolu bir melankoli.

    Kaynak: "Senin Karantina Yalnızlığın Hangisi?" - Gizem Zalimalioğlu


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.