Okuma Alışkanlığı Kazanmak İçin 11 Adım!

Okuma Alışkanlığı Kazanmak İçin 11 Adım!
  • 5
    0
    2
    2
  •  Bu içeriğimizde kitap okuma alışkanlığı edinmeniz için birkaç ufak tüyo vereceğiz.

    1) Kitap seçiminize dikkat edin.

    Ömrünüzün tamamını kendinizle geçirdiniz. Bu hayatta en yakından tanıdığınız kişi kendinizsiniz. Dolayısıyla zevklerinizi de sizden iyi kimse bilemez. Kitap seçerken zevklerinizi göz önünde bulundurun. Detay ve betimlemeler okumaktan hoşlanmıyorsanız roman gibi uzun soluklu kitaplardan kaçının. Deneme gibi daha kısa türler, okuma hevesinizi arttıracaktır. Normal bir kitaba göre daha kısa sürede bitirmiş olmanız sizi başka kitaplar okumaya itecektir. Göreceksiniz bir kitabı bitirmiş olmanın zevkine doyum olmaz. 😊

    2) Kitabınızı okumaya “yeni bir insanla tanışıyormuş gibi" başlamaya çalışın.

    Ön yargılarınızı bir kenara bırakın. Okuduğunuz kitap ilk defa okuduğunuz bir yazara ait ise özellikle üslup ve tarzdan kaynaklı farklılıkları yadırgamamaya çalışın. Benimsemek için elinizden geleni yapın.

    3) Okuduğunuz eserdeki karakterleri zihninizde canlandırın.

    Karakterleri zihinde canlandırmak, onlarla gönül bağı kurmak kitaba olan ilginizi arttıracaktır. Hayatlarını okurken empati kurmanız, karakterlerin düştüğü ikilemlere sizin de düşmeni,z içinizde birbirinden farklı duyguları uyandıracaktır. Karaktere yeri geldiğinde kızın, gülün. Seçimlerini sorgulayın hatta. Tıpkı bir dostunuzla kahve içip dertleşir gibi onunla hesaplaşın. Bu aynı zamanda okuduğunuz kitabı bir ömür hatırlamanıza da yardımcı olacaktır. Çünkü kurduğunuz dostluk son nokta atılsa bile bakî kalacaktır.

    4) Kitapta geçen sokakları siz de adımlamaya çalışın.

    Hiçbir yazar karakteri sadece yürütmek için sokağa çıkarmaz. Sokaklar kitapların temel taşlarındandır aslında. Karakterin bilinç akışını, bütün hesaplaşmalarını o yürürken görürsünüz. Bazen sokaktaki bir simitçiye bazen de bir kuş sesine takılır. Emin olun bu takılmalar boşuna değildir. Yazarlar bu sokakların birleştiği köşe başlarını bile betimlemek için kafalarında bir harita hazırlarlar. Bazen gerçek bir sokaktan bazen ise yazarın hayal dünyasından fırlayan şehir tüm büyüsüyle okuyucusunu bekler. Üstelik bir güzelliği de vardır kitaptaki sokakları adımlamanın, yıllar sonra bile olsa bir gün yabancı bir sokaktaki tabela yahut balkon demirlerinden sarkan bir asma bitkisi size okuduğunuz kitaptaki sokağı çağrıştırır. Hayal ile gerçek birleşir. Gülümsersiniz.

    5) Okumanın bir zorunluluk değil keyif unsuru olduğunun farkına varın.

    Yaşadığımız çağda, içinde bulunduğumuz yaşamın zorlukları çerçevesinde birkaç saatliğine de olsa hayattan kaçabilmenin lüksünü anlayın. Kimsenin kimseye dürüst olmadığı kapalı kapılar ardında bin bir türlü dolabın döndüğü dünyada size her şeyiyle, yalansız dolansız yaklaşan bir dosta sahip olabileceğinizin farkına varın.  

    6) Okurken kendinize bir dünya yaratın, zamanın sadece kendinize ait olduğunu hissedin.

    Bazı insanlar okurken müzik dinlemeyi sever bazıları ise sessizliği. Kimisi bir fincan kahve alır eşlik etsin diye kimisi sıcacık kupasında çay. Gece vakti okumanın daha güzel olduğunu düşünenler vardır. Dünya uyurken başka bir yaşamın kapısını aralamayı sevenlerdir onlar. İki yaşamlı gece kuşlarıdırlar. Bazıları da günün ilk ışıklarında sabah esintisiyle kitabının yaprakları uçuşsun ister.  İster karlı bir bozkır gecesi ister sıcak bir sahil kasabası akşamı, siz hangisini tercih edersiniz?

    7) Düzenli okumaya çalışın.

    Hayatın temposunda yorgunluktan başınızı dahi kaldıramadığınız günler olur. Böyle günlerde de okumayı es geçmeyin istesem dahi bu pek mümkün olmayabilir. Fakat kendinize haftalık sınırlar koymaktansa günlük sınırlar koymak daha idealdir. “Her gün en az on sayfa okumalıyım” derseniz şayet haftada yetmiş sayfa okumuş olursunuz. Bu sizin ritminizle alakalı bir seçimdir.

    Not: Edebiyat ile haşır neşir olan yahut mesleği yazmak - okumak olan insanlar için bu alt sınırın günde 50 sayfa olduğunu belirtmek isterim. Nitekim işin bu tarafı disiplin çalışmasına girer.

    8) Okuduğunuz kitapta Çevirmen yahut Editör notlarına dikkat edin.

    Okumanın zor olduğu kitaplarda eser sahibinin kendisi yapmamış dahi olsa açıklamalar bulunur. Bu açıklamalar genelde Editör yahut Çevirmen tarafından metnin daha anlaşılır olması için veya alıntı sahiplerinin belirtilmesi, atıf yapılan eserlerin isimlerini vermek, yabancı kökenli sözcüklerin anlamını açıklamak adına yapılmışlardır. Bu notlar her ne kadar önemsiz gibi görünse de zevkinize uyan bir başka kitabın ipuçlarıdırlar. Bilmediğiniz veya ilk defa duyduğunuz şeylerin anlamını verir ve size yeni bir bakış açısı sunarlar. Notların sesine kulak verin.

    9) Kitaba ilişkin fikirlerinizi not almaya çalışın.

    Kitap okurken not almak ve kitabın bitiminde kitaba ilişkin fikirlerinizi not almak çok önemlidir. Okurken notlar almak artı çaba ve vakit isteyen bir şey olduğu için herkese öneremesem de kitabın bitimi not almanın herkes için gerekli olduğu konusunda eminim. Kitabı okuduktan sonra sizde bıraktığı etkiye dair alacağınız birkaç not, size kitapla ilgili fikriniz sorulduğunda işinize yarayacaktır. Kimseye açıklamak zorunda olduğunuz için değil yanlış anlaşılmasın fakat okunan kitabın üzerinden henüz bir sene geçmişken dahi esere dair hiçbir şey hatırlamıyor olmak üzücüdür.

    10) “Okurluk” anlayışınızı kısıtlamayın.

    Beş parmağın beşi bile bir değilken herkesin edebi romanlar, tarihi dramlar gibi ağır kitaplar okumaktan zevk alması imkansızdır. Kimse için de zorunluluk değildir. “Okumak” fiili sizi hangi yönüyle mutlu ediyorsa o yönüne tutunun. İyi bir anime-manga okuyucusuysanız manga okumaya devam edin. Dergi okumaktan zevk alıyorsanız dergi okuyun. Baskı veya dijital gazeteleri günlük takip ediyorum diyorsanız bundan keyif alın. Hayat sizin hayatınız nasıl yaşamak istiyorsanız öyle yaşayın.

    11) Şehrinizdeki kütüphanelere bir şans verin.

    Sadece kitaplarınızı oralardan almanız için söylemiyorum bunu, kütüphane atmosferini hissetmenizi öneriyorum. Öyle garip ki, koskoca şehirlerin ortasında zamanın işlemediği bir yer varsa orası kütüphanelermiş gibi hissederim hep. Gidin ve oturun. Okumak zorunda değilsiniz. Kitaplıklara bakın. Raflara sıkışmış hayat hikayelerini görün. Birini çekip kurtarmak isteyeceğinizi eminim.

     

    Özdem Direkçi


    Yorumlar (2)
    • 😇🙏🏻

      • O kadar güzel bir yazı olmuş ki…Ellerinize sağlık.

        Yorum Bırakın

        Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.