Dünya Gününe Dair

Dünya Gününe Dair
  • 3
    0
    0
    1
  • "Doğa, bize atalarımızdan kalan bir miras değil, torunlarımıza bırakacağımız bir emanettir." Kızılderili Duwanish aşiretinin lideri Şef Seattle'ın meşhur sözü.

    Bugün 22 Nisan Dünya Günü ve ben bu yazıya "Toprak insana değil; insan toprağa aittir." diyen Şef Seattle'ın günün anlam ve önemine uygun bir cümlesiyle başlamak istedim. 

    22 Nisan Dünya Günü ilk olarak San Francisco’da 1969 yılında düzenlenen Ulusal UNESCO Dünya Konferansında, Amerikalı barış aktivisti  John McConnell tarafından dünyamızın yaşamı ve güzelliğini kutlayarak karşı karşıya kaldığı çevresel tehditlere dikkat çekmek amacıyla bir özel gün düzenlenmesi fikri ile ortaya çıkmıştır.

    1990'dan itibaren ise Dünya Günü, ABD'yi aşan ve uluslararası çapta kutlanan bir güne dönüştü.

    Kutlamalar kapsamında çeşitli etkinlikler ve konferanslar düzenleniyor.

    200'e yakın ülkedeki kutlamaları Washington merkezli Earth Day Network organize ediyor.

    İklim değişikliğine karşı küresel çapta verilen mücadelede tarihi bir dönüm noktası olarak görülen Paris İklim Anlaşması da Dünya Günü'nün kutlandığı 22 Nisan 2015'te imzalanmıştı.

           

    Dönemin ABD Dışişleri Bakanı John Kerry 22 Nisan 2015'te ABD adına Paris İklim Anlaşmasını imzalıyor.

         

    Google, bugüne özel bir Doodle yayınladı.

     

    Küresel İklim Krizine Dair

    Dünya Meteoroloji Örgütü'nün (WMO) sıcaklığın kritik bir artış eşiği olan 1,5 dereceyi gördüğü gezegenimizde, özellikle Sanayi Devrimiyle başlayan seri üretimin yerini tüketim çılgınlığının almasıyla birlikte, son zamanlarda işler pek de yolunda gitmiyor. WMO verilerine göre Dünyanın yıllık sıcaklığı 1850 yılındakinden 1 derece yüksek olarak belirtilmiş. 1 derece kulağa çok da önemli değilmiş gibi gelse de küresel çapta, etkilerini tüm canlılar yaşamaktadır. 2015 yılında Paris'te imzalanan iklim anlaşmasıyla, sıcaklığın sabitlenmesine yönelik bir eylem planı oluşuturulmuş olsa da, bugün yaşadığımız yaşam standartlarımızda, uygulama açısından o kadar da mümkün değil. Bırakın dünyanın sıcaklığını düşürmeyi, 1,5 derecede sabitlemek için bile üretim faaliyetlerin (başta en büyük etkenler olan fabrikalar ve atık imha etme düzenlemelerine usulünce uymayan tesislerin) durması ve yaşantımızı olağanca az tüketime (su, elektrik ve enerji kaynaklarının bilinçli kullanılmasına) uygun bir şekilde sürdürmeye başlamamız gerektiğine dair, uluslararası bir kurul, 40 ülkeden 133 yazarın katkısıyla 6000 bilimsel yayını inceleyerek bir rapor hazırlamış. Bulguları da 1000 bilim insanına teyid ettirmişler. Sonuç: 1,5 °C Küresel Isınma başlıklı bir rapor. Raporu incelemek için tıklayın

    Birleşmiş Milletlerin Dünya Günü için ne yapabilirim listesi için tıklayın.

    Unutmayın ki tek bir kişinin farkındalığı ve bilinçlenmesiyle bir şeyler değişebilir. Önemli olan dünyayı değiştirmek değil, dünyada görmek istediğiniz değişimin kendisi olabilmektir. Sen değişirsen, dünya değişir. 

    Toprağın, yeryüzünün, doğanın ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz, sadece bunu kendimize sık sık hatırlatmalıyız ki gelecek nesillere; suların berrak bir şekilde aktığı nehirleri, minicik tohumlardan göğe uzanan ağaçları, nefes almamızı sağlayan devasa oksijen makinelerini, ormanlarımızı, topraktan yetişen bitkileri ve gıdaları kitaplar, resimler ve fotoğraflardan anlatmak zorunda kalmayalım. Gelecek nesiller bunların olmadığı bir dünyaya doğmasınlar.

    Dönemin ABD Başkanı Franklin Pierce, Şef Seattle'a topraklarını satın almak için bir mektup yazar. Şef Seattle da şu sözlerin olduğu bir mektupla ona cevap gönderir:

    "...İnsan eğer ağaçtaki bir kuşun yalnız başına ağlayışını veya su birikintisi etrafında toplanmış tartışan kurbağaların ve doğanın seslerini dinleyemezse, yaşamın ne anlamı ve değeri kalır?...

    ...Bir Kızılderiliyim ve anlamıyorum. Biz Kızılderililer, bir su birikintisi üzerine vuran rüzgarın yumuşak sesini, yağmurun temizliğini, çam kokulu rüzgarı her şeye yeğler. Ormanının kokusunu taşıyan ve yağmurlarla yıkanıp temizlenmiş meltemleri severiz. Hayvanlar, ağaçlar, insanlar, hepsi aynı nefesi, aynı havayı paylaşır. Hava Kızılderililer için çok kutsaldır. Aldığı nefes, beyaz adamın dikkatini çekmiyor gibi...

    ...Ama eğer size toprağımızı satarsak, havanın temizliğine önem vermeyi de öğrenmeniz gerekir. Çocuklarınıza havanın kutsal olduğunu öğretmeniz gerekir. Hem nasıl kutsal olmasın ki hava? Atalarımız doğdukları gün ilk nefeslerini onun sayesinde almışlardır. Ölmeden önce son nefeslerini de gene bu havadan almazlar mı? Unutmamalısınız ki, hava sağladığı tüm yaşamla aynı ruhu taşır. Büyük babamıza ilk nefesi veren rüzgar, onun son soluğunu da kabul etmiştir ve aynı rüzgar çocuklarımıza yaşam ruhunu verir. Eğer size toprağımızı satarsak, çayırlardaki çiçeklerden tat alan rüzgarı koklamasını öğrenmelisiniz, onu korumalısınız ve kutsal tutmalısınız...

    ...Şu gerçeği iyi biliyoruz: Toprak insana değil, insan toprağa aittir. Ve bu dünyadaki her şey, bir ailenin fertlerini birbirine bağlayan kan gibi, ortaktır ve birbirine bağlıdır. Bu nedenle de dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır..."

    Kaynak: Mektubun tamamı için göz atın

    Kaynak: 1 2 3 4 5 (Rapor) 6

    Paris İklim Anlaşmasına Dair

    Ekstra bkz.

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.