Uzun Yıllardır Kendini Sanata Adamış Bir Müzisyen: Erkin Arslan İle Röportaj

Uzun Yıllardır Kendini Sanata Adamış Bir Müzisyen: Erkin Arslan İle Röportaj
  • 0
    0
    0
    0
  • Öncesinde dizi, film ve reklam müziklerine imza atan şimdilerde ise kendi solo kariyerine  yönelen başarılı sanatçı Erkin Arslan, piyanist, besteci ve söz yazarı.

    Son dönemde yayınladığı başarılı projelerin sahibi Erkin Arslan ile yeni çalışmaları, müzik kariyerindeki geçmişi hakkında güzel bir röportaj gerçekleştirdik. 

    1 - Müzik dünyasında 1991 yılından beri aktif olduğunuzu biliyoruz fakat 2015 yılına kadar yorumcu kimliğiniz ile ön plana çıkmadınız. Bu süreçten sonra fikriniz nasıl değişti ve şarkı yorumlamaya da karar verdiniz? Yorumcu kimliğiyle çıkardığınız çalışmalarınız da dinleyiciler tarafından çok sevildi. Daha öncesi için bir "Keşke"niz oldu mu?

    Sanırım her şeyin bir zamanı var dedikleri durum bende işledi. Gerçekten keşke demedim ama buna daha erken de başlayabilirmişim sanki...

    2- Müziğin hangi tarafında durmak, sizi daha iyi hissettiriyor merak ediyoruz? Acaba besteci ve aranjör kimliğinizi mi daha çok seviyorsunuz yoksa şarkıcı olmayı mı?

    İşin mutfağı dediğimiz yer benim bugüne kadar hayat biçimim olmuş, o yüzden piyano çalarken ya da aranje yaparken daha dingin ve huzurlu oluyorum. Şarkı söylemek ise tüm bu sürecin içinde hep var olan ama benim kariyer anlamında yeni sahiplendiğim ve keyifli bir durum. Kendime şarkıcı der miyim bilemedim, sadece müzisyen olarak anılmayı tercih ederim, çünkü derdim müzik ile…

    3- Reklam, dizi ve film müziklerinde de üretici konumdasınız. Dinleyicilere sunulan bir şarkı yapmak ve dizi/film müzikleri üzerine çalışmak arasında bağlam açısından nasıl farklar var? Dizi veya film müziği için aslında çizili bir kroki var denebilir. Bu noktada çalışmalarınız nasıl şekilleniyor?

    Reklam film ve dizi üretirken duygularınızı belli kalıplarla kısıtlamak durumundasınız çoğu zaman. Şarkılarda ise bunu eğer tamamen ticari bir amaçla yapmıyorsanız eğer, bu içinizden geleni ifade edebildiğiniz bir şeye dönüşüyor. Benim tercihim ise enstrümantal eserler üretebilmek. Bazen film müziği yapmak size bu imkânı da tanıyabiliyor, bu yüzden içiçe geçmiş durumlar da diyebiliriz.

    4- Şimdiye kadar Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Göksel gibi birçok müzisyene sahnede eşlik ettiniz. Eşlik etme hali size nasıl hissettiriyor? Müziğiniz üzerinde nasıl bir etkisi var?

    Uzun yıllar sahnede piyano ve keyboard çaldım. Kesinlikle çok keyif alarak, eğlenerek ve severek geçirdiğim yıllardı. Bir aranjörün hatta bir bestecinin sahnede yer alması; bence duyguların aktarımına şahit oluşu ve geri bildirim alma imkânı açısından çok değerli diye düşünüyorum.

    5- "Aşk Ne Güzel Şey" isimli teklinizde Buray ve Evrencan Gündüz gibi birbirinden başarılı iki sanatçı ile düet yaptınız. Şarkının üretilmesindeki süreç nasıl gelişti? Ayrıca, bu iş birliklerinin dışında, kariyerinizin sonraki döneminde başka hangi müzisyenlerle düet yapmak istersiniz?

    Şarkı kulağıma uykuya dalacağım bir anda geldi ve sabaha karşı yatakta cep telefonuna mırıldanarak kaydettim. Buray ile uzun süredir bir dostluğumuz var ve beraber de bir şeyler yapalım diye hep konuşurduk. Beste bitince hemen kendisiyle paylaştım ve düet yapmaya karar verdik. Aranjede hep gitar duyuyordum ve Buray ile o konuda konuşurken birden Evrencan aklımıza geldi. İletişime geçtik ve o da, ben de varım deyince bir hafta içinde kayıtları ve klibi bitirip hızlıca "Aşk ne güzel şey"i dinleyicilerle buluşturduk. İleride ise müzik adına buluşabileceğim herkesle beraber bir şeyler yapma fikrine sıcak bakarım ama şimdilik bir isim yok kafamda.

    6- Şarkılarınızı genellikle tekli olarak yayımlamayı tercih eden sanatçılarımızdan birisiniz. Albüm yayımlanmayı yakın bir tarihte düşünüyor musunuz? Yoksa tekli şeklinde hikayelerinizi anlatmaya devam mı edeceksiniz?

    Günümüzde o kadar hızlı bir tüketim arzusu  var ki şarkı süreleri bile 2 dakika civarına iniyor. Dinleyenin albüme harcanan süreye, emeğe ve duygulara ayıramayacağı o vakti ben de albüm yaparken kendimden harcamak istemiyorum. O sebeple tekli şekilde çalışmalarımı sürdüreceğim gibi gözüküyor.

    7- Son olarak "Yarım Kalan" adlı bir şarkı paylaştınız ama bu şarkının diğerlerinden belirgin bir farkı vardı. İşitme engelliler adına farkındalık yaratacak bir şarkı olan "Yarım Kalan"ın klibinde işaret diline de yer verdiniz. Böyle bir çalışmanın ortaya çıkışı nasıl oldu?

    Bu fikir bir sabah otel odasında yeni uyanmış ve boş boş duvara bakarken geldi. Hemen yönetmen arkadaşım Olgu Baran’ı aradım ve bu projeyi yapar mıyız diye sordum. O da beni kırmadı ve insanları empatiye davet ettiğimiz bu klip ortaya çıktı.

    8- Müzik piyasasında piyanist, besteci, aranjör ve dizi/film/reklam müziği yapımcısı olarak birçok başarı kazandınız. Acaba sizin gibi müzik yolunu seçmek isteyen genç yeteneklere tavsiyeleriniz nedir?

    Müzik yolunu seçmek isteyenler seçmesin, müziğin kendisini seçtiğine inananlar ise zaten yapması gerekeni yapıyorlardır. 

    9- 2020 yılınının büyük bir bölümünü Covid-19 yüzünden karantinada geçirmiştik. Peki siz çoğunlukla evde geçirdiğimiz bu süreci nasıl değerlendirdiniz? Geçen yıl tam 5 tane tekli yayımladığınızı biliyoruz, bu karantina süreci sizi daha da yaratıcı bir hale mi getirdi?

    Ben bu dönem delirmemek için üretim ile devam ettim hayatıma. Bu tam olarak, hala kimsenin neyin ne olduğunu ifade edemediği göreceli bir durum. Pandemi hepimiz gibi beni de çok sıkmış durumda. Bir an önce genel sağlığımıza kavuşmamızı ve insani yaşamımıza geri dönmemizi diliyorum.

    10- Son olarak bir röportaj klasiğimiz ile röportajımızı bitirelim. Listenary’nin mottosu “Songs to discover today.” için takipçilerimize başarılı bulduğunuz 3 albümü önerir misiniz?

    Chopin Etudes Opus 10 & 25/ Maurizio Pollini
    Tierra / Vicente Amigo
    Strange place for snow /Esbjorn Svennson Trio


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.