Önyargı,berlin Ve Ağlama

Önyargı,berlin Ve Ağlama
  • 0
    0
    0
    0
  • Önyargı, insanlığın bilinçaltına işleyen peşin hükümdür. Gizli önyargılarımız sayesinde karşısındaki insanın duygularını, düşüncelerini ve fikirlerini sormadan kendi bilinçaltı mahkemesinde yargılamasıdır. Çünkü yargılamamız gerekli o kişi ya da toplumu . Bu mahkemede hepimiz birer yargıç olmaktayız. Hükümlerimiz keskin ve bellidir.

    Esasta önyargı bizlere hata yapmaya zorunluluk kılan yapısı vardır . Giyiniş , dış görünüş ve davranışlar algılarımıza hata yaptırıyordu . Bu hatalar silsilesi karşımızdaki insana soğuk davranmaya kadar itiyordu. Sonucun ne getireceğini bilmiyorduk . Sonuçta önyargı bir ayrımcılıktır. Hatta yıkamadığımız koskoca duvardı. Sanrılarımızın en örneği  Almanya’yı doğu ve batı diye ayıran Berlin Duvarı idi . 30 yıl sonra Berlin Duvarı yıkıldı . Bu duvarın yıkılması insanlık için önemli adımdı. İnsanlık yeni bir dönem girmişti . Bu yeni dönem insanlığımızın ayrımcılığın iyice alışma sürecine girmişti .Ayrımcılık artık farklı boyutta ruh bulmuştu. İnsanlığın büyük ve sağlam duvarı olan “ÖNYARGI DUVARI YIKILMADI” diye spreyle yazısını yazdık. Çünkü bilinçaltımız müsaade etmedi .  Önyargı duvarını yıktığında karşımıza Süleyman Mabedinin kalıntısı olan Ağlama Duvarı geldi. Bu kadim mabet bizlere çok ders veren yapısı vardır. Manevi olarak Tanrı’ya günahlardan dolayı yakarış vücut bulmuş halidir. İnsanlık olarak tanıma anlamında fırsat vermediğimiz tanıdığımız zaman ardına bakmadan bizleri terk etmesidir.  Ağlama Duvarı yargılarımızı bırakıp o insanlara fırsat vermediğimizden dolayı ağlamamız gereken yerdir. Ağladıkça en acımasız pişmanlık göstergesidir . Pişman olan insan önyargı yüzünden kendine suç aramakla denklemiyle karşılaşır. İnzivaya çekilip önyargılarımızı sorgularız. Bu sorgulama ruhumuzu bunaltıcı hale getirir. Tanrı’ya hesap sormayı deneriz . Hesabımızın amacı önyargılı olduğumuz insanın iyi ve saf ruhlu birisi olduğunu zamanında görmememizdir. Kendi inzivamız bize acımasız davranır. Acımasız hali gerçeklere karşı yaptığı hata hamleler olan yalanlara feci şekilde inanmamızdır. Yalan zehiri o kadar bağışıklık kazandığımızdan söylenen gerçekler inandırıcı gelmiyordu. Gerçeği öğrendiğimizde gidip Ağlama Duvarına sarılmamız acziyetimizdir. O kadar aciz hale gelmişiz ki iflah olmayan pişmanlığa kurtuluş görüyoruz. İlk önce insanların tanımak için karakterini ve davranışlarını analiz edin. Bu analiz bize o kişinin nasıl olduğunu bilgi verir. Sonra gidip Ağlama Duvarına pişmanlıktan düşünüp ağlamakla geçirmeyin. O insanların hatasının gerçekçiliğine ya da sahtekarlığına bakın . Karşınıza aradığınız cevapların basit yoldan gitmenin en pratik yolun adına tecrübe denir . Pratik yoldan kazanılan tecrübe önyargılarımızı sorgulatma değerine biçim verir. Önyargılı insanların en büyük hatası tanımadığı insanlara değer biçmedir . Tanımadığın insan senden iyi olabilir ama tanıdığın insan sana dost kazığı atabilir. Boş yere Süleyman Mabedindeki Ağlama Duvarı yapılmadı. Kimi hataları için af diler kimi ise önyargıları yıktığında tanıdığı insanın nasıl karakterde olduğunu görünce şaşırır.

     

    Önyargılar, insanoğlunun aptalca sanrısından farksızdır. Bu sanrı duygularımızı kontrol eden  metaformik kelebek gibidir . Ağlama Duvarı hala ayaktadır. Berlin Duvarı ise kalıntılarıyla yaşayan müzedir. Bizler kendi bilinçaltımızdaki önyargılar sayesinde salt inançlar yarattık . Salt inançlarımız önyargının yan mahsülü . Önyargıya söz hakkı verelim. “Önyargı sizlerin aptalca görüşünüz ama yıktığınızda insanların iyi tarafını görme fırsatıdır.” Ve sözünü bitirir.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.