Çocuklarda Kaygı Bozukluğu Ve Bilişsel Davranışçı Terapi

Çocuklarda Kaygı Bozukluğu Ve Bilişsel Davranışçı Terapi
  • 0
    0
    0
    0
  • Kaygı veya anksiyete çağımızın önde gelen, kişinin gündelik yaşayışında aksaklıklara yol açan başlıca sorunlarından biridir. Bugün keşfedilen yöntem ve araştırmalarla daha kapsamlı sonuçlar elde etsek de düşündüğümüzde insanlık tarihinin başlangıcından bugüne yaşamlarımızda kendine yer bulmuştur. İlk atalarımızın karnını doyurmak, barınmak ve hayatta kalabilmek için duyduğu kaygı bugün kapitalist sistem içinde gizlenmeye çalışılsa da hala varlığını sürdürmekte olduğunu söyleyebiliriz; üstelik adaletsiz ve sert bir şekilde. Yetişkinlerin duyduğu kaygı, çocuklarının durumlar karşısındaki davranışlarını ve bilişlerinde de kendini gösterebilir. Çocukların duyduğu bu kaygının bilişsel davranışçı terapi ekolü ile nasıl ele alındığını inceleyelim.

    Emel Karakaya ve Didem Behice Öztop 2013 yılında JCBPR (Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi)'nde 'Kaygı Bozukluğu Olan Çocuk ve Ergenlerde Bilişsel Davranışçı Terapi' başlıklı makalelerini yayınladılar. Çocuklardaki ve ergenlerdeki kaygı bozukluğu konusunda birçok bilgiye yer verilen bu çalışmanın kısa bir anlatımını yapmaya çalışacağım. Sizlerden istediğim bu konuda bilgi almak isterseniz bu içerikle sınırlı kalmayıp makaleye göz gezdirmenizdir. Makaleyi kaynaklar kısmında paylaşacağım.

    Bilişsel davranışçı terapi, anksiyete tanısı almış çocuk ve ergenlerde sağlıksız düşünceleri, öğrenmeyi ve inançları değiştirmeyi amaç edinir. Yapılan araştırmalar BDT ile anksiyete için kalıcı çözümler bulunabildiğini ortaya çıkarmıştır. BDT seanslarında, çocukların yeni baş etme yöntemleri kazanmaları sağlanır ve bu başarıldığında stres kaynağının etkisi zayıflatılmaya çalışılır. Anksiyete tanısı almış çocuklar için kullanılan bazı yöntemler şöyledir: Kendini izleme, gevşeme eğitimi, sistematik duyarsızlaştırma, sosyal beceri eğitimi, bilişsel yeniden yapılandırma ve maruz bırakma.

                   

    Bilişsel Model Üzerinden Kaygı Belirtileri
    Kaygının, anormal sayılabilmesi için kişinin gündelik yaşamında eksikliklere ve bozulmalara yol açması gerekir. Bu anlamda kaygı, belirgin sıkıntı ve işlevsizliklere neden olan korku veya endişe ile adlandırılır. Bilişsel Davranışçı yaklaşım, çocuk ve ergenlerde kaygı bozukluğu için 5 alanda değişiklik olduğunu ifade eder: Fiziksel,
    duygusal, davranışsal, bilişsel ve kişilerarası ilişkiler. Tedavinin amacı ise stres yaratan faktörleri bastırarak/susturarak baş etme becerilerini ön plana çıkarmaktır. Birçok çocukta kaygının sebep olduğu somatik belirtilere rastlanılır: Aşırı terleme, baş dönmesi, karın ağrısı, çarpıntı vb.; bunun yanında somatik belirtilere üzüntü, korku, panik, huzursuzluk gibi duygusal belirtiler de eşlik eder. Kaygı bozukluklarında en sık rastlanılan davranış ‘kaçınma’ davranışıdır. Ancak çocukların kaçınma davranışı daha kısıtlayıcı olduğu için kaygının bedelini daha büyük öderler.

    Kaçınma dışında kaygı yaşayan çocuklarda; tırnak yeme, parmak emme, kompulsiyonlar ve aşırı uykusuzluk gibi diğer davranışsal belirtiler de görülmektedir. Bilişsel belirtiler ise çocuğun veya ergenin bilgiyi algılama ve işleme yeteneğini gösterir. Bu anlamda içsel konuşmaları katastrofik korkular ve başarısızlık beklentileri ile doludur. ‘’Başıma kötü bir şey gelecek ve ben bunun nasıl üstesinden geleceğim?’’ En kötüsünü düşlerler. (‘’ ya … olursa?’’) En kötü senaryoyu kurarlar ve bunun üstesinden gelemeyeceklerini düşünürler. Çocuklarda kaygının en fazla kişilerarası ilişkileri olumsuz yönde etkilediği düşünülmektedir (Kashani ve
    Orvaschel,1990). Sınıfta konuşma yapmak, söz almak, sunum yapmak vb. 

    Çocuk ve ergenlerin kaygı bozukluklarında eş tanılılığa sıklıkla rastlanılır. Yani kaygı bozukluğu olan çocukların veya ergenlerin %75’inde başka bir kaygı bozukluğu olduğu da düşünülmektedir. Bunun dışında kaygı bozukluğu tanısının yanında en çok bildirilen eş tanı % 25 ila %33 oranlarıyla yıkıcı davranım bozukluğudur (Russo ve Beidel 2004). DEHB’inde eş tanı olarak görülme sıklığı oldukça yüksektir: % 15 ile % 24 aşırı kaygı bozukluğu ve ayrılık kaygısı bozukluğu olan çocukların DEHB ölçütlerini karşıladıkları bilinmektedir (Berstein ve ark. 1996). Bu anlamda çocuk ve ergendeki kaygı bozukluğu tedavilerinde bu eş tanılar göz önünde bulundurulmalıdır.

    Kaygı Bozukluğunda Bilişsel Davranışçı Terapi Yöntemleri
    1. Kendini İzleme
    2. Bilişsel Yeniden Yapılandırma
    3. Gevşeme Eğitimi
    4. Sistematik Duyarsızlaştırma
    5. Maruz Bırakma ve Kaçınmayı Azaltma
    6. Sosyal Beceri Eğitimi

    1. Kendini İzleme: Bireye öğretilen, olumsuz düşüncelerini, sağlıksız şemalarını ve inançlarını ortaya çıkarmayı ve kişi tarafından fark edilmesini sağlamayı amaç edinir. Bu esnada kişinin kaygılı olduğu anlardaki düşüncelerini bulması öğretilir. Kişi, otomatik düşüncelerine odaklanarak, gerek ev ödevleri gerek de seanstaki yöntemlerle, kaygı anındaki düşüncelerindeki hataları bulması sağlanır. Çocuklarda ‘’Korku Treni’’ olarak isimlendirilen bir duygu-düşünce-davranış modeli üzerinden çalışılır. Çocuklar bu çalışmada bir tren çizerler ve bu trenin uğrayacağı 6 istasyon vardır (kim istasyonu, düşünce istasyonu, nerede istasyonu, davranış istasyonu, duygu istasyonu ve vücut istasyonu). Trenin her istasyonda durması önemlidir. Her istasyonda çocuğa sorular sorulur ve çocuk terapist yardımıyla soruları cevaplar. Ergenlerde ise korku termometresi kullanılabilir.


    2. Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Kaygı yaratan durumla ilgili yeni bir bilişsel yapı oluşturmaktır. Bu şekilde çocuk, içsel konuşmalarını tanıyabilir ve sağlıklı bağlantılar kurabilmektedir.


    3. Gevşeme Eğitimi: Özellikle somatik yakınmaları ön planda olan çocuklar için daha önemli ve uygundur. Çocuk bu eğitimde kas gerginliğine ve nefesine odaklanır. Çocuklardaki odaklanma daha kısıtlayıcı olabileceğinden genellikle derin nefes alma çalışmaları yürütülür. Ve çocukların dikkati çabuk dağılabileceğinden bu eğitimin 10-15 dakika arası sürmesi elverişli olacaktır.

    4. Sistematik Duyarsızlaştırma: Bu çalışmada öncelikle en az kaygı yaratan durumdan en çok kaygı yaratan duruma doğru korku düzeyi listesi hazırlanır. Burada yeterli basamaklara bölmek büyük önem taşır. Bu basamaklarda korkunun fiziksel, bilişsel, duygusal, davranışsal gibi kategorileri ayrıntılı olarak belirlenir. Duyarsızlaştırmanın öncesinde gevşeme eğitiminin tamamlanmış olması önemlidir. Daha sonra çocuktan hayal kurması istenir. Bu hayalinde güvende ve rahat olduğu, sevdiği şeyleri yapabileceği bir yer düşler. Bundan sonra ise listenin en altından başlanılarak yukarıya doğru ilerlenir.


    5. Maruz Bırakma Kaçınmayı Azaltma: BDT’nin temelini oluşturan unsurlardan biridir. Maruz bırakma 4 ana al başlık altında incelenir: Eğitim, Hiyerarşi geliştirme, maruz bırakma, genelleme ve sürdürme. İlk olarak maruz bırakmayla ilgili çocuğa ve aileye bilgi verilir. Daha sonra geliştirilen hiyerarşi listesindeki her duruma maruz bırakılır. En son ise tedavinin kalıcı olması ve etkinliğinin sürdürülmesi için ev ödevleriyle maruz bırakma durumları sürdürülür.


    6. Sosyal Beceri Eğitimi: Amaç, çocuğa dinleme, paylaşma, iltifat etme, iltifatı kabul etme, duygu ve isteklerini uygun biçimde ifade etme, konuşmayı başlatma ve sürdürme, gruba katılma gibi sosyal becerileri kazandırmaktır. Sosyal beceri eğitiminde öncelikli çocuğun hangi alanda eksikliği olduğunu belirlemek elzemdir. Bunu yaparken, kukla oynatmak, çalışma kağıtlarından yararlanmak, soruna yönelik deneyler yapmak, süreci daha eğlenceli ve basit hale getirebilir. 

    Makalenin Sonucu: BDT’nin kaygı bozukluğu olan çocuk ve ergenlerdeki etkisini incelemek üzere 40’ın üzerinde çalışma yürütülmüştür. Bu çalışmalar sonucu BDT’nin etkili olduğu kanıtlanmıştır. Ancak ülkemiz için bu konudaki araştırma sayısı azdır. Bundan dolayı daha çok çalışma yapılması gerekilmektedir. Öncelikle BDT’nin çocuklardaki kaygı bozukluğu konusunda etkili ve kalıcı bir terapi modeli olduğunu öne çıkarabiliriz. Bunun dışında terapi içinde kullanılan yöntemler (kendini izleme, gevşeme, bilişsel yeniden yapılandırma vs. terapi içinde nasıl başarıya ulaşacağımızın bilgisini bizlere vermektedir.

    Kaynak

    Kaygı Bozukluğu Olan Çocuk ve Ergenlerde Bilişsel Davranışçı Terapi
    (KARAKAYA¹, E., & ÖZTOP, D. B. (2013). Kaygı bozukluğu olan çocuk ve ergenlerde bilişsel davranışçı terapi).


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.