ONUN AYNASI

ONUN AYNASI
  • 2
    0
    0
    0
  • Masanın üzerinde duran dolu , üzerinden hafif dumanlar süzülen bardak , ruhuna huzur verirken , aynı bardağın orada , boş bir şekilde durması onu rahatsız ederdi . Oysa ki , bir şeyler içeceği anlarda her zaman " En sevdiğim bardak " diye tanımlardı o bardağı . Alışkanlık duyduğu o nesne , bir başka alışkanlığı söz konusu olunca , aniden değerini kaybederdi . Bir sonraki içeceğini yudumlayacağı zaman , gözlerinin kendisini arayacağını unutarak rahatsızlık duyardı masada durmasından . Bir takıntısı , diğer bir takıntısı ile savaşırdı adeta . Işıktan rahatsız olurdu normalde . Karanlık , ruhunu daha iyi anlıyordu . O derin ve soğuk boşluk , kendisini güvende hissettiriyordu . Ancak bir yudum bir şey içecek olsa , anında ışığı veren anahtara koşardı . Bir yanını tamamlayan şey , diğer yanını aciz kılıyordu bazı zamanlarda . Gökyüzüne ilgisi bundan olsa gerek . Karanlığın ve aydınlığın bir hakimiyet mücadelesine girdiği o sahneyi , ruhu gibi bilirdi . Her şeye can veren güneş ruhunu sıkar , tüm gözleri uykuya deviren ay , heyecan katardı ruhuna . Çözülmesi zor kilitleri vardı özünde . Belki bir kurtulsa daha iyi hissedecekti kendini , ancak korkuyordu . Ona , kendine dair anlatacağı şeyleri veren tek olgu karmaşasıydı . Kendi içinde çözmesi gereken bir şeyler olduğunu düşündükçe , her şeyi daha derin inceliyordu , anlamlar arıyordu , sorguluyordu . İfadenin farklı yollarını deniyordu , çözümlerin farklı yollarını keşfetmeye çabalıyordu . Ruhuna değecek bir olgu arıyordu . İç sesi kadar benliğine sızabilen sesleri seviyordu . Belki aşkı bir başka olgu üzerinden anlatmayı denese , güzel bir sesin , ruhuna dağılıp ona etkileneceği samimi duyguların şarkılarını söylemesi derdi . Her duygunun tatlı ya da acı bir tınısı olduğunu iyi bilirdi . Her bir duygunun başka renklerle doğada gezindiğini . Heyecanını yaratan şeylere , körü körüne borçlu hissederdi kendini . Çünkü heyecanı çocuksu ruhundan doğar , sonra benliğine dağılırdı . Kırılmış ve tüm parçaları yapıştırılmış bir ayna gibiydi ruhu . Tek bir bütünü göstermesine rağmen , tüm parçalanmış hislerinin farkındaydı . Kendisine ne zaman baksa , diğer yönlerini de görebiliyordu . Eleştirdiği bir çok şey vardı kendisiyle ilgili . Bazen garip bir şekilde zor geliyordu ruhunu taşımak . Bazen her şeye rağmen varabileceği tek limanın özü olduğunu bildiğinden seviyordu kendisini . Bazen her bir şeye sahipçesine beklentisizdi , bazen hiçbir şeyi tam değilmiş gibi umut hırsızıydı . Zamandan umut çalmak ne acı bir his bilirdi . Ancak insan acizliğidir bilirsiniz , bazen hayaller , gerçeklerden kolay bir kurtuluştur . Yenik düşerdi o da işte . Özünde iyiliği severdi , ancak kirlenmiş hislerin insanlara garip kimlikler katmasına fazlasıyla öfke duyar vahşileşirdi . Duyguları ani savrulurdu ruhunun denizinde . Ne kazandıysa bundan kazanır , ne kaybederse bundan kaybederdi işte ...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.