DUVARLAR

DUVARLAR
  • 2
    1
    0
    0
  • Ne zaman başka biri oldum ? Başlarda , duvarlar olduğu yerdeydiler ve ben aralarında güvendeydim . Çiçek açan mutluluklarım , dikene ihtiyaç duymadan filizlenirdi . Işık tüm dünyayı sarıyordu , güneş tepedeydi bakabiliyordum ona . Garip bir baş ağrısı duymadan öylece . Diyeceğim daha az şey vardı , gülebileceğim daha çok şey . Ceketimi giyerken ürpermek yerine , heyecanlanırdım . Ağırlık yerine heyecan çökerdi üzerime . Bir insanı sverken severdim öylece . Neymiş , ne değilmiş , kimmiş , ne yapacakmış düşünmezdim . Açıkçası önlemsizdim . Güzel olan her şeye rağmen güzeldi . Kızgınlıklar , mimiklerime birikecek kadar fazla , ruhumdan taşacak kadar cesur değillerdi . Hatalar vardı yine tabi , herkese ait hatalar . Daha çabuk söndürüyordum yapılanların alevlerini . Her şey cok renkliydi . Ağaçları düşünürken sonbahar gelmezdi aklıma . Bakınız , ben sonbaharın kalbinden kopup göz açmış biriyim bu dünyaya . Ama yeşilini , mavisini , sarısını , beyazını görürdüm her şeyin . Umutlarımın pembe olduğu zamanlardı kaygısız . Üzerine betonlar çökmemiş , nefes alan bir şehir gibi . Doğası bozulmamış mutlu sokak hayvanları gibiydim . Hayata kuyruk sallayacak kadar severdim yarınları . Yeni gün , yeni bir şeyler getirirdi elbet . Babamın , boş kağıtlara öylece karaladığı şeyleri severdim . Gazetedeki insanlara bıyık çizerdim basit mutluluklar günü kurtarıyordu . Huzur , kolay kazanılan bir oyundu . Hilesi hurdası olmadan elim ulaşırdı . Her şey , adımlarımı atmam kadar uzaktaymış gibi ilerdeydi . Hiçbir sey için geride bırakılanları şuçlamayacak kadar yeterliydi her şey .

    Sonrasında ne oldu bilmiyorum . Ne ara bu kadar soldu bu renkler , bunca ağrı , bunca boşa çaba , yaptığım onca şeyin ardında , daha büyük emeklerle yapmaya çalıştığım tüm evler , kumdan kalelere dönüşüp tepeme çöktüler . Her şey başkalastı . Duvarların evde olması yetmemeye başladı . Ruhuma ordüm onları . Maskeler , katılaşmış bakışlar , o saçma sapan karalanmış şeyler kağıdın kenarına , kendi sıkılmış ruhumu bastırmıyor . Siyah daha koyu , güneş daha yakıcı , yarınlara ve umutlara değinmiyorum bile . Onlar sadece kandırıyorlar insanı . Her şey aynı , tek tip yaşam çöktü zamanıma . Isıt ısıt tekrar tüket , hatta o kadar bez ki bayat tadına alış . İnsanların ruhlarını ezberle , kalabalık , nezaketsiz bir kitlenin arasında çürü . Her sevgiyi sorgula . Bir bıçak gibi sivrilen aklın , saf kalbini aşağılarcasına deşsin sevgilerinin ardını . Ben bundan ibaret değildim diye geçmişe düşsün gözlerin . Bataklık , hurda , yığılmış şeylerle dolu bir zihin çöksün ruhunun merkezine . Öfken kontrolsüzce , konuşabilsin dilinde bazen . Ağaçlar hep sonbaharda üşür Mert ! Sokak köpekleri sakatlanır ve aç kalır . Güneş yakar , gece üşütür . Insanlar gider , zaman azalır , sevgiler ve umutlar çürürler diyor bir ses . O ses , gozlerimin gordüklerinden sonra , benimle çok sık alay etmeye başladığından , kalbimi çığlıklarıyla ezdiğinden beri değiştim ...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.