İKİ PENCERE

İKİ PENCERE
  • 2
    0
    0
    0
  • Aynı evin içinde , iki farklı cephede yer alan iki farklı pencere gibiyiz biz . Birimiz güneşi süzer , camları aydınlığa açıktır , baharı bekler , umuda inanır , insanı sever , nezaketten haz alır . Pişmanlık duyar ve vicdanla yoğrulmuş duygularla ışıldatır ruhunu . Gülümser , odasında sakladığı çiçeklere ilgi gösterir , taze kokulardan hoşlanır , bir çocuk gördüğünde mutlu olur , bir küçük kediye bakmak  sevimlilik algısını şımarıklıkla uyarır . Panikler bolca , edilebilecek bir yardım varsa fırlar yerinden aniden . Kendi başına var olabilecek kadar özgür kalsa tertemiz bir sayfa gibidir aslında . Onun ruhu tertemizdir , bahçesi ferah , göğü masmavi ve huzurlu . 
    Diğer pencerem bambaşkadır . Onun manzarası sadece geceyi görür . Yıldızları sevse de ışıksız kalmaktan korkmayacak kadar vahşidir ruhu. Yaşadığı onca şeyi bir çöplük gibi biriktirir bir köşede . Onun odaları soğuktur . İnsanlara karşı duyduğu şüpheden dolayı duvarları oldukça kalındır . Koyu renk perdelerle örtülüdür önü . Işıktan çok hoşlanmaz . İnsanların bıraktıkları ve bırakabilecekleri acıları bildiğinden kırıkları olan bir penceredir . Kendi kırıldığı gibi keskinleşen yanıyla acıtabilir .  Zar zor çerçevesine tutunduğundan titrer ruhu . Donuk gözlerle süzer hayatı . Başkalasmak ve güven duygusu yaratmak ister . Yabancılar yaratır ya da yabancılaştırır bazılarını . Daha koyu daha karanlıktır varlığı . Saçmalıklara tahammül edemez çok . Çatık kaşlarla ve kızarmış gözlerle var eder benliğini . Yalnızlığı bir fısıltı gibi dolaşır ruhunda . Düşüncelerde beliren aniliğin ve duygu geçişlerinin sebebi bu koyu penceremdir . Takıntılarımı hatırlatır . Düzenimin devam edebilmesi için koşullar yazar hayatıma . Andan ziyade bir adım ötesini gösteren oklar çizer ömrüme bazı bazı . Başkalarının tavırlarına göre karanlığını haddinin ötesine yayıp üzer yüreğimi kimi zaman . İki farklı pencere ve tek bir ev . Zifir bir oda ve aydınlık , çiçekli eşikler . Oldukça kararsız biri olarak sürekli pencereler arasında kalıp durmaktan grileşen ruhumun tatminsizliğindeyim bu aralar . Soğumuş bir kahve , asitsiz bir gazoz , toprak kokusu olmayan bir yağmur sonrası gibi tatsız . Sığınacağım yeri bulana dek bir süre böyleyim işte . Rüzgarın peşinde savrulmayı özgürlük sanmış ancak iplerle bağlanmış bir uçurtma gibi , dayatılan ile yaşadıklarım arasındaki savaşın ortasında , tutunacak huzurlu bir gerçek arayışındayım ...

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.