Kafka'ya Mektuplar XI

Kafka'ya Mektuplar XI
  • 8
    0
    1
    0
  • Romantik isyanların dik başlı öncüsü, pencereden gelen güneş sızıntım;

    İlk defa gün ışığında yazıyorum size. Kavrayamadığım bir ders sırasında birbirine giren sayıların ve eğrilerin yanında belirdiniz birden. Şanssızlığım aklıma düştü. Yanınızdan geçiveren bütün insanların şansı aklıma düştü. Bu kötü niyetler içeren bir kıskanma değil yanlış anlamayın. Sadece sevgiyi bütünüyle kavramış ve hatta yaratmış bir insanın yanında olabilmek nasıl bir his bilmek isterdim. Nasılsınız bilmek isterdim. Yine hiçbir kötü niyet olmaksızın, sadece büyük bir buruklukla bir daha konuşup konuşamayacağımızı merak ediyorum. Yüzünüzü görmek zaten uzun süredir unutmaya çalıştığım ihtimali küçük, etkisi ürkütücü şekilde büyük bir ihtimaldi. Ben sadece istiyorum ki, sadece bilmenizi istiyorum... Bütün olanları, hafızanızı tazelemenizi, ara sıra hatırlayıp eğer mümkünse gülümsemenizi. Unutmayacağım dediniz, dediniz evet ama senelerdir olduğu gibi konuşmadığımız zamanlar, bana bir şeyler söylemediğiniz zamanlar değersizleşiyorum. İnsan yanım kayboluyor, hayata karşı tökezliyorum. Fakat sizin ağzınızdan çıkan her şey benim dersimdi ve ben derslerimi çok iyi dinledim. Hayata karşı çıkamayacağım bir yol, kalkamayacağım bir düşüş, yenileceğim bir insan kalmadı; sizin dışınızda.
           Size olan yenilgim konuştuğumuz ilk otobüs yolculuğumda gerçekleşmişti zaten. Koca otobüs içime devrilmişti; yolu görüyordum ama gidemiyordum. Sekiz yıldır aynı otobüste kaldım. Çocukluğum, masumiyetim o otobüste kaldı. Size gelemedim, geriye dönmek de zor geldi. Olduğum yerde kalarak bağışladım ruhumu size. Tek adım atmadan kilometrelerce yolu aşıp ruhunuza ulaştım. İyi ki, iyi ki, iyi ki...

    Sayın Kafka diyorum. Sayın... Sayın... Neden sevgili değil? Neden artık birinin elimi tutup da seni anlıyorum demesini istemiyorum? Umutluyum diye çırpınıyorum, fakat bekliyorum da, ne zaman boğulacağım? Beni alın. Beni alın cümlelerinize. Artık hiçbir şeye yalvaracak kadar tutunamıyorum. Umut yetmiyor, inanç yetmiyor, gençlik yetmiyor. İnanır mısınız o çok yücelttiğim kendi sevgim bile yetmiyor. Gitme diyebilmenin tatlı çaresizliğini özledim. Ellerimi koyacak yer bulamamaktansa, elimin kolumun bağlı olmasını özledim. Bir çift sözünüzü, acınızı, adımı yazdığınız duvarlarınızı. Hatırladınız mı? Bir köpeğiniz vardı o evde. Bazen hafızama çok güceniyorum. Çünkü bana böyle olmaması gerektiğini hatırlatıyor. Sevmiştim, yaşamıştım, insandım, güzeldim de. Aynaya bakamıyorum şimdi. Hiçbir dünya bana ayna güzellemesi yapamaz. Ki ortada bir güzelleme varsa, şüphesiz o da sizdendir. Fakat hatıranızın güzelliğiyle baş edemiyorum.

    Hatıranızın güzelliğiyle baş edemiyorum...



    Yorumlar (1)
    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.