Virgina Woolf'un Odasından 10 Alıntı

Virgina Woolf'un Odasından 10 Alıntı
  • 8
    0
    0
    0
  • ''On altıncı yüzyılda büyük bir yeteneğe sahip olarak doğan herhangi bir kadın muhtemelen çılgına dönüp kendisini vururdu ya da köyün dışarısında yalnız bir kulübede yarı cadı, yarı büyücü, korkulan ve alay edilen birisi olarak ölürdü. Yeteneğini şiir alanında kullanmaya çalışmış olan, yüksek kabiliyetli bir kızın diğer insanlar tarafından engelleneceğinden ve alıkoyulacağından; kendi karşıt içgüdüleri tarafından eziyet çekip parçalara ayrılacağından; sağlığını ve akıl sağlığını kesinlikle kaybetmiş olduğunun düşünüleceğinden emin olmak için çok az bir psikoloji bilgisi gereklidir.''

    ''Anonim olmak, kadınların kanında var. Gizli kalma arzusu hala tutsak etmekte onları. Şimdi bile ünlü olmaya erkekler kadar meraklı değillerdir.''

    Kendine Ait Bir Oda

    ''Aşağılara inmek istiyorum; sonsuz derinliklere konuk gitmek; arada bir hep birtakım davranışlarda bulunmak için değil de bulgulamak için ayrıcalıklarımı kullanmak; kırılan koca dalların, mamutların belirsiz, geçmiş zamanlardan kalma seslerini duymak; bütün yeryüzünü anlayış kollarıyla kucaklamak gibi olanaksız isteklere boyun eğmek-eylem içinde olanların yapamayacakları şeyler istiyorum. Yürürken özel bir varlık olmaktan çözülüşüm gibi demir alan, benden bu birbirinin kopyası yığınları, bu gözünü bir noktaya dikenleri, yolcuları, çırakları, yazgılarına aldırmayıp vitrinlere bakan sinsi, kaçak kızları kucaklamamı isteyen bu sevgi ve anlayışın tuhaf salınımı, titreşimleriyle titremiyor muyum? Ama geçici geçidimizin bilincindeyim.''

    Dalgalar

    ''Bu kadın hayali olarak son derece önemlidir; pratikteyse tamamen önemsizdir. Şiir kitaplarında baştan sona yer alır; tarihteyse neredeyse yoktur. Kurgu edebiyatında krallarla fatihlerin hayatını yönetir; gerçekteyse ailesinin zorla yüzüğünü parmağına taktığı herhangi bir delikanlının kölesiydi. Edebiyatta en ilham dolu sözlerden, en derin düşüncelerden bazıları onun dudaklarından dökülür; gerçek hayattaysa doğru dürüst okuma yazma bilmiyordu ve kocasının malıydı.''

    Kendine Ait Bir Oda

    ''Tek istediği yalnız kalıp o kitabı eline almaktı. Kendini rahatsız hissediyordu; yanında oturup ona karşı hiçbir şey hissetmediği için, kendini hain gibi hissediyordu. İşin gerçeği, aile yaşantısından hoşlanmıyordu. İnsan kendine böyle koşullarda sorardı işte, ne için yaşıyorum, diye. Neden, diye sorardı, insan ırkının devamı için bunca zahmete giriyorum? Bu o kadar da arzulanacak bir şey mi? Tür olarak çok mu çekiciyiz?''

    Mrs. Dalloway

    ''Erkeğin elleri kılıcına sarılmakta özgürdür, oysa kadın onları satenlerin omuzlarında kaymasını önlemek için kullanmak zorundadır. Erkek dünyaya, sanki kendisi için yaratılmış, kendi zevkine göre biçimlendirilmiş gibi korkusuzca bakar; kadınsa sinsice, dahası kuşku dolu bir yan bakış atar. İkisi de aynı giysileri giyselerdi, bakış açıları da belki aynı olabilirdi.''

    Orlando

    ''İnsanın en büyük tutkusu, başkalarını kendi inandığı şeye inandırmaktır. Kendisinin değer verdiği bir şeye başkalarının hiç değer vermemesi kadar mutluluğunu kökünden sarsan, içini öfkeyle dolduran bir şey olamaz.''

    Orlando

    "Kadının varlığına katlanamayan zihniyet; elbette onun yazmasına, okumasına, düşünmesine de karşıdır."

    Kendine Ait Bir Oda

    ''Düşsel planda kadın son derece önemlidir; gerçek yaşamda ise tümüyle önemsiz. Şiiri bir baştan öbür başa kaplar; tarihte hiç görülmez. Kurmaca yazında kralların ve fatihlerin yaşamlarına hükmeder; gerçek yaşamda ailesinin parmağına bir yüzük geçirdiği herhangi bir oğlanın kölesidir. Kurmaca yazında en esin dolu sözler, en derin düşünceler onun dudaklarından dökülür; günlük yaşamda hemen hemen hiç okuyup yazamaz ve kocasının malıdır.''

    Kendine Ait Bir Oda

    ''Kadınlık korunması gereken bir uğraş olmaktan çıktığı zaman her şey mümkün olur.''

    Kendine Ait Bir Oda

    ''İnsanın yaptıklarını doğa tamamlamıyor muydu? insanoğlunun başladığı işin sonunu o mu getiriyordu? Bu doğa, aynı gönül rahatlığı ile insanoğlunun perişanlığını görüyor, alçaklığına göz yumuyor, onun çektiklerine aldırmıyordu. Öyleyse o düş, kumsalda tenhada bir başına gezinirken düşüncelerini paylaşacak, tamamlayacak bir şeyler bulmak, sorularına bir yanıt bulmak düşü, aynaya yansıyan bir görüntüden başka bir şey değil miydi? Aynanın kendisi de yüzeysel bir cihazdan başka bir şey değil miydi? Sabırsızlık, umutsuzluk vardı, ama uzaklaşmak da zordu (çünkü güzellik insanı büyüler, avutur), ama artık kıyıda aşağı yukarı gezinmek olanaksızdı; artık uzun uzun düşünmek çekilmez bir şey olmuştu; ayna kırılmıştı''

    Deniz Feneri

     


    Woolf, V. (1925). Mrs. Dalloway. İletişim Yayınları.

    Woolf, V. (1927). Deniz Feneri. İş Bankası Kültür Yayınları.

    Woolf, V. (1929). Kendine Ait Bir Oda. Can Yayınları.

    Woolf, V. (1928). Orlando: Bir Yaşamöyküsü. Agora Kitaplığı.

    Woolf, V. (1931). Dalgalar. İlgi Kültür Sanat Yayınları

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.