"Artık sefer saatlerini kaçırıyorum." Il diario: quarta parte

"Artık sefer saatlerini kaçırıyorum." Il diario: quarta parte
  • 3
    0
    0
    0
  • "Bir bütünden gelip bir tekliğe ulaşırken ukala bir başkaldırıyla

    En güzel duygulardan olan dinginliğin ellerinde can vermekte bir genç hatıra"

     

     Bir eşikten atladıktan sonra üzerime hücum ederken koca bir ovada tek başına yürümenin korkusu, bir şafak vaktinde bileğimde dört çizgi ile "Merhaba" diye seslendim kapımda beliren düşünceye. Diz boyu karda yürürken zorlukla beraber alınan derin hazzın kaybı sonrası gibi bir dönem geçirdiğim şu dönem. Sanki vücudumda deriden başka bir şeyin varlığını hissetmiyor gibiyim. Bileklerim karıncalanıyor yürürken. hem gitmek istiyor hem de giderken maruz kalacağım yükten çıldırasıya korkuyorum. Beni öfkelendiren tek şey bunca karanlığın içerisinde attığım yumrukların hedefini bulmaması. 

    Bir Sisyphos misali cezalandırılmış gibi yuvarlanıyor önümde yaşamımdaki kayalar. Ve bu günlerde ancak sonraki yarınlarda tepede durması işe yarayacak taşları sabahları yukarı taşıyor ikindi vakti aşağı yuvarlıyorum. İste sırf bu yüzden beklenen ana kadar olan her hareket bir ızdırap vadisini seriyor önüme. 

    Bunca umutsuzluğun arasında aşk şarkıları ya da eğlenecek bir şeyler yazabilmek, söyleyebilmek çok zor. Hatta bundan daha da zor olan acabalarla geçen bir ömrün muhabbetinde hayata tutunduran bir seslenişi yitirmenin korkusu. Bu hayatta onca şey arasından bir tek tutunulacak dalın sevmek olduğuna inanan bir kahraman olduğumla övünmüşümdür hep kırdığım kalplerin ya da üzerinde şımarık bir çocuk edasıyla tepindiğim hayallerin yok olmasını izlerken. Aslında bir yalandan yalandan daha fazlasıdır bu bilirim. Yalandan fazla olan şey gerçekten kırılmış bir kalp taşımanın nasıl rezilce sıkıntılı olduğunu bilmemdir. Asıl yalandan fazla olan şey bir korkak gibi kendi işime gelir yolu seçip sevgi sözcüklerini bir kalp kırıklığından sonra yüreğimi yamayamarak tüm dünyaya olur olmaz yerde söyleyerek ardımda kötü hikayeler bırakmamdır. Asıl yalandan fazla olan şey bunca kötü ve aciz durum karşısında bir de inatla kendi içimdeki kibre yenik düşerek "Aşk ne büyük meziyettir, bu bedbahtlığın sonu hayra alamet değildir sevgili dostum. Bir ahu gözlüye yüreğini vererek bir ömrü geçirmek gerekir ancak biz yapamamaktayız." demektir.

    "Halbuki ömründeki sıkıntılı günlerinden bir miktarını geçirmekte olan ve bu sıkıntının ve karanlığın ortasında gülümseyecek bir damla gözyaşı arayan senin kaçırdığın nice tren seferi olacak bilesin. Çünkü sevmenin gerçek fıtratının cesarette olduğunu bilemeyecek kadar korkak ve körsün. Korkaksın, çünkü hala bir büyük sevdanın arkasında yaşayacağın kalp kırıklıklarından kaçmak için neşeden ve dalga geçmeden örülü bir duvar örmüşsün ve dünyaya çıkacak cesaretin yok. Körsün, çünkü bunca göz önündeki halin karşısında hala inatla bacak bacak üstüne atarak bir keyif sigarası yakmış bu acınası hayatına sakinlik katıp adamakıllı bir şiir yazman gerektiği gerçeğini göremiyorsun."

     

    "Bu gidişle sevgili bedbaht, sen daha nice tren seferi kaçırırsın." İşte tam olarak bu, tahlildir.

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.