Nereden Çıktı Şimdi Orgazm Filan

Nereden Çıktı Şimdi Orgazm Filan
  • 20
    0
    0
    0
  • Kadın cinselliğini; tabulaştırılmış duyguların, davranışların, düşüncelerin kuşatması altında haksız yere karanlık bir mahzene kilitlenmiş, ufak penceresinden göğe çığlık atan bir mahkuma benzetebiliriz. Kadın cinselliği için bugün en büyük iddiamız, ataerkil ideolojinin zindana hapsettiği cinselliği özgürleştirmek, çığlıkları da tutsaklıkta değil orgazmda duymak olabilir. 

    Cinsel terapinin ortaya çıktığı zamanlarda kadınların orgazm yaşamamaları pek terapiye getirilen sorunlar içerisinde yer almıyordu. Kadınlar her cinsel birliktelikte orgazm mı yaşıyordu? Buna inceden alaycı bir gülüşle cevap vermekle yetinebiliriz. Bunun sorun olarak görülmemesinin altında, patriarkal egemenliğin, kadınların orgazm olmalarını önemsememesi, aksine bu hazzı engellemesi yatar. Var olan erkek egemen kültürde, cinsellik de eril tahakküm altında gerçekleşmektedir. Bu da demek oluyor ki, kadın ve kadın bedeni metalaştırılarak, erkeğin haz doyum nesnesi halini alır. Kadınların bedeni üzerinde kurulan tahakküm, kadınların kendi bedenlerine yabancılaşmasını da beraberinde getirir. Bugün, mücadelelerle kazanılan kadınların kendi bedenleri üzerindeki erillikten arınmış anlayışları, yüzyıllardır süregelen kültürün pürüzlerini de barındırır. O zaman şu soruyu sesli bir şekilde sormamız gerekir: KİM İÇİN ORGAZM OLACAĞIZ?

    Seks esnasında ve sonrasında yatak odası çoğu zaman tiyatro sahnesine dönüşür. Bu sahnede başroldeki kadın, partnerini üzmemek, gücendirmemek, kırmamak için orgazm rolünü doğaçlamalarıyla sergiler. Seksi, kişinin kendi bireysel doyumunu sağlamaya çalıştığı etkileşimsel bir iletişim olarak ifade edebiliriz. Toplumsal cinsiyet rollerinin sağlıksız inançlarının seksin doğasında da bozulmalara yol açtığını görürüz. Cinsel birlikteliklerde salt olarak kadına yüklenen erkeği mutlu etme rolü, partner ile kurulacak etkileşim, paylaşım ve dayanışmayı bozmaktadır. Sekste kadının adı, duyguları ve hazzı göz ardı edilmekte veya engellenmektedir. Eğer kadınlar orgazmı yaşamak istiyorlarsa, göz ardı edilen veya engellenen hazlarını saklandığı yerden kurtarmalıdır. Bu da kadınların cinsellikleri, bedenleri ve seks ile ilgili bilinçlenmeleriyle ve bu kavramlar üzerinde kendi kararlarını alabilecekleri bir anlayışla mümkün olabilir. Yani bu konuda kısaca şunu belirtebiliriz; sekste kadınların gösterdiği emeğin, önemsemenin ve duygunun, partnerleri tarafından da gösterilmesi, anlaşılması ve beden üzerinde eril hâkimiyet kurulmaması doyurucu bir cinsel ilişkiye davetiyedir. 

    Tarih boyunca cinsellik üzerine erkeğin tatmini ve sorunları literatürdeki çok büyük bir yeri kapladı ve kaplamaya da devam ediyor. Kadınların yaşadığı cinsel problemler birkaç cümleyle geçiştirilirken bazı sorunlara hiç değinilmiyor bile. Orgazm, değinilmeyen veya erkek ‘iktidarına’ karşılık çok az yer verilen konulardan biri olarak karşımızı çıkar. Orgazmın yaşanmamasında; anatomik, fiziksel, kültürel, psikolojik ve sosyolojik birçok etken yer alabilir. Sosyolojik boyutta baktığımızda kadının orgazm olması çoğu zaman kötü olarak değerlendirilmiştir. Ataerkil egemenliğin yarattığı çarpık ve yanlış bilişler, var olan sorunu sorun olarak değil de normal yaşantı olarak saymıştır. Kadın bedeninin objeleştirilerek erkeğin haz kaynağı haline getirilmesi ve doğurganlığının sömürülmesi ile orgazm gerekli görülmemiş, hatta birçok kültürde tabulaştırılmış ve yasaklanmıştır. Bu eril zihnin, kadın için cinselliğin yalnızca doğurmak ve çok kıymetli soyun devamı için var olduğunun dikta edilmesidir. 

    Orgazm, vajina ve pelvik bölgede meydana gelen fizyolojik değişim ve farklı tanımlamalarla duyumsanan öznel deneyim olarak açıklanır. Öznel deneyim, orgazmı yaşayan kadının, yaşadığı durumu betimlemesiyle ifade edilir. Orgazm, kasılma ve kasılma sonunda kasların rahatlaması olarak görülebilir. Özünde, ‘orgazm bir reflekstir’ yorumu kabul gören bir yorum olarak literatürde yer almaktadır. Orgazmın refleks olduğu yorumu beraberinde, orgazmın yaşanması için belirli bir derece olmadığı düşüncesini de getirmektedir: Bir refleksin ortaya çıkması için farklı derecelerde tepkiye ihtiyaç duyulabilmektedir. Bu yorum, kadınların kendi orgazm olma süreleri ve yolları üzerine gerçekleştirdikleri tartışmalarda önem kazanmaktadır. Orgazm, her kadının aynı süre ve aynı yollarla duyumsadığı bir tepki değildir. Bu yüzden normallik ve anormallik çıkarımında bulunurken, bu yorumun akılda tutulması önemlidir. 

    Ataerkil toplumlarda kadınların maruz kaldığı tahakkümlerin başında, kadınların kendi bedenlerine yabancılaştırılması, ondan utanması, eksiklik duyması ve bunun gibi kendi bedeninden uzaklaştırıcı düşünce ve davranışlar gelir. Orgazm üzerine gerçekleştirilen tedavi planlarında ilk olarak kadının kendi bedeniyle kurduğu ilişki öne çıkmaktadır. Bireyin, kendi bedenini tanıması, ondan haz duyması ve bedeninden utanmaması sağlanır. Bunun için kadınların ilk olarak bireysel, yani mastürbasyonda, orgazm olmaları ilk aşama olarak yer alır. Bunu sırasıyla partnerle birlikte, klitoral uyarımla, orgazm olma ve cinsel birleşme esnasında orgazm olma izler. 

    Yaşadığımız toplumun kadın cinselliği üzerine sahip olduğu sağlıksız inançlar göz önüne alındığında, bu kültürün içinde gelişen kadının kendi cinselliğinden utanması sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Orgazm olmak bir kadın için utanılacak, suçluluk duyulacak veya korkulacak bir sonuçtur. Öncelikle kadınların kendi cinsellikleri üzerine ve orgazm hakkında konuşmalarının önü açılmalı ve bu kavramların yaşamın doğallığında gerçekleşmesinin rahatlığı duyulmalıdır. En sık rastlanılan düşünceler, kadının orgazmdan çok hoşlanacağı ve sürekli bunu arzulayacağına ve kontrolü kaybedeceğine dair duyduğu korkudur. Orgazmı kendisi için zorunlu gören ancak kadın için öcüleştiren ataerkil egemenlikten başka biri değildir. Erkeğin aldatmalarını, tacizini ve cinsel şiddetini masumlaştıran, yumuşatan ve doğallaştıran ‘haz’ kavramı, asıl bu şekilde çarpıtılmaktadır. Kadınların, orgazmı korkulacak ve suçluluk duyulacak bir kavram olarak düşünmeleri yine kendilerine kılıf uyduran erkekliğin ‘iktadarının’ sarsılmasına karşı aldığı önlemdir. 

    ‘‘Nereden Çıktı Şimdi Orgazm Filan’’ başlığında incelediğimiz, kadın orgazmına giriş bölümünü böylece sonlandırabiliriz. Tekrar hatırlatalım, kadın orgazmı birkaç cümleyle geçiştirilecek bir konu değildir. Yazının devamı muhakkak gelecektir. 

     

    Kaplan, H.S. (2010). Cinsel Terapi El Kitabı. CK Yayınevi. 

    Leiblum, S. (2013). Cinsel Terapi İlkeleri ve Uygulamaları. CK Yayınevi.

    Masters, W., & Johnson, V. (1966). Human Sexual Response. Boston: Little, Brown.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.