Korkunun Yaşadığı Aydınlık

Korkunun Yaşadığı Aydınlık
  • 2
    0
    0
    0
  • "Korkuyorum" dedi. Karşısında olmayan bir noktaya dalmıştı.

    "Neden korkuyorsun?"

    "Bugünü yaşamanın bir anlamı olmamasından. Uyanmanın  önemsiz olmasından. Sahip olmak için gece gündüz çabaladığım hiçbir şeyi elde edememekten." 

    "Dahası da var mı?"

    "Olmaz mı? Daha şimdiden ağzımdan çıkacak her bir  sözden,  yaşanmamış birçok güzel günün hiç gelmeyecek olmasından,  yaptığım hataların geri alamayacağım zincirleme gelişen sonuçlarından. Ben, var olmanın getirdiği her şeyden korkuyorum."

    "Korkarak yaşamayı seçiyorsun. Böyle bir hayat kabul edilemez."

    "Kabul etmeden de bu hayatı yaşayabilirim." 

    "Buna bir son vermek istemez misin?"

    "Her gün bunu düşünüyorum. Ama son sandığım şeyin geri alınamaz daha ağır sonuçları olmasından korkuyorum."

    "Ne gibi?"

    "Bugün, hatta tam şu an hayatımı sonlandırırım. Bütün bu korkulardan arınırım. Ama ya öyle olmuyorsa. Asıl korkuyu, asıl acıyı çeken, bütün zaman boyunca bedenimiz değilse. Ben nefes almayı bırakabilirim. Ama ya ruhum. O acı çekmeye devam edecek olansa. Bununla nasıl yaşarım. Daha doğrusu bu acıya nasıl katlanırım."

    "Bedenin olmadan aynı korkuları yaşamak neden daha acı verici olsun ki? Aksine sadece ruhsal bir işkence, her açıdan bedenin üzerimize yüklediği fazlalıklardan daha hafif olacaktır."

    "Beni korkutan bilinmeyenlere yeni bir tanesini daha eklediği için olabilir mi?" 

    "Ölünce bu bilinmeyenlerin hepsinden kurtulup, yeni ve sadece bir tane bilinmeyenle yüzleşeceksin. Bu daha iyi bir seçenek değil mi?"

    "Bilmiyorum."

    "Bunu düşünmek için yeterince zamanın var mı?"

    "Sanırım yok. Bu kapıdan çıkmam lazım. Yeni bir günün yeni bilinmeyenler getirmesine izin vermem lazım."

    "O zaman git. Düşünmek için yeniden zaman yaratırsın ama bir gün önünde serili. Onu kaçırırsan tekrar yakalayamazsın."

    "Geldiğimde yine burada olacak mısın?"

    "Ben, sen burada olduğun sürece burada olacağım."

    Kapıyı çekti ve çıktı. Korkularnı hapsettiği odanın ışıklarını söndürmeyi yine unutmuştu. Bunu kendine itiraf etmese de korkularının karanlıktan korkmasından korkuyordu. Her seferinde kapıyı kapattıktan sonra ışıkları hatırlamak bilinçaltıyla vardığı anlaşmanın sonucuydu. O odaya haftalarca girmeyecekti. Işığı da haftalarca sönmeyecekti. O sırada korkuları da orada yaşamaya devam edecekti. Bu sırada düşünmesi gereken bir konu daha vardı; Her yanını bildiğimiz rutin korkular mı yoksa yeni ve tanımadığımız tek bir korku mu? Hangisi yaşanmayı talep ediyordu? Bunu düşünürken karşısına çıkan başka korkuların esiri olarak yaşamaya devam edecekti. Buna yaşamak denirse.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.