Kafka'ya Mektuplar XXII

Kafka'ya Mektuplar XXII
  • 8
    0
    0
    0
  • Kafka,

    Sanırım aklım ve ellerim pas tuttu, varlıkları yoğun sisler arasından el sallıyor; çünkü mutluyum. Artık kelimelerle eskisi kadar görüşemediğim için şövalyeliğimi de elimden aldılar, kaldık yine baş başa. Uzak olduğumuz için ve yılların tanışıklığına güvenerek sadece senin anlayışına sığınıyorum. Evdeki çiçekleri sulamayı unutuyorum, böcekleri öldürüyorum, bazen köpeğimle ilgilenmeyi ihmal ediyorum; beni bunlar için de affeder misin? Kafka, şuan oturduğun yerde beni bir kere hatırlar mısın? O zamanlar içim yemyeşil bir ormandı, nefes alınca burnuma mis gibi kokular gelirdi; her yerden binbir çeşit çiçekler yeşerirdi, her sokak güzel her cümle özeldi. Çünkü ağaçları ben dikerdim, çiçekleri ben sular cümleleri ben kurardım. Hevesim taptazeydi. Şimdi mutsuzluğa yakın bile değilim ama mutluluğun da kekremsi bir tadı var. Bu nankörlüğüm hoş görülsün istemek beni bencil biri yapsa bile boynu tutulan binlerce insanın arasında yalnız değilim. Sadece bir gün elimde bu kalem de kalmazsa diye çırpınıyorum. Onaylanmasını beklemediğim, emin olduğum, sırtımı dayayıp kendimi bırakabileceğim tek şey bu çünkü. Yetersiz, yanlış, yalan olsa bile; benden.

    Sense o yemyeşil bahçenin içerisinde kök salmış bir zeytin ağacısın. Gururun, zaferin, bilgeliğin, aklın, arınmanın ve yeniden doğuşun sembolü. Etrafında yapraklar dökülse, toprak kurusa, sel olsa ve üstüne harfler kazınsa bile oradasın ve gülümsüyorsun. Bir yaza, bir de bana inancın var. İzninle yine yanıbaşında, yani bu görkemli ağacın gölgesinde dinleniyorum.

    Senin.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.