Rammstein'ın Yeni Klibi ’’Angst’’ Ne Anlatıyor?

Rammstein'ın Yeni Klibi ’’Angst’’ Ne Anlatıyor?
  • 3
    1
    1
    0
  • Üç yıllık aranın ardından 29 Nisan’da yayınladıkları Zeit albümüyle takipçilerini sevindiren Rammstein, albümün sekiz numaralı şarkısı Angst’a (korku) çektiği kliple politik içerikli eserlerine bir yenisini daha ekledi. Son olarak Almanya’nın hikayesini anlattıkları Deutschland klibiyle olay yaratan grup; klipte Hitler dönemine dair kesitlerin ve Holokost uygulamalarının sunulması sebebiyle eleştirilmiş, İsrail Dışişleri Bakanlığı sözcüsü klibin yayından kaldırılmasını talep etmişti. Peki Angst klibiyle ne anlatılıyor, grup bu sefer hangi mesajı vermek istiyor?

    Dikenli Teller Ardında Hapsolanlar

    Klibin merkezinde, günümüz siyasetinin ve toplum yaşamının en önemli meselelerinden birisi olan göç olgusu yer alıyor. Klibin ana teması da göçmen karşıtlığı... Klibin başında, mülteci sorununa sınırlarına tel örgüler çekerek çözüm üretmeyi amaçlayan Avrupalı devletlerin uygulamalarını hatırlatan bir şekilde, dikenli teller içerisine hapsolmuş siyahi bir çocuk ve annesini izliyoruz. Daha sonra şarkı başlıyor ve sahneye ponpon kızlar çıkıyor. İleride yaşanacak olayların fitilini yakacak olanlar da bu kızlar. Deli gömleği giydirilmiş bir adamı iktidara getirecekler mesela. Peki kim bu kızlar, deli gömleği giydirilmiş kızgın suratlı adam kim?

    Kızların hareketleri ve giyimleri birbirlerinin aynısı. Çoğulculuğa ve farklılığa dair hiçbir iz yok. Bu tekdüzelik klip boyunca da devam ediyor. Bu kızlarımız deli gömleği giydirilmiş adamı kendi elleriyle olayların merkezine yerleştiriyor ve bir anlamda da iktidarı ona hediye ediyorlar. Aynı zamanda adamın ateşli destekçisi oluyor, ona tanrısal bir değer atfediyorlar. Totaliter rejimlere özgü detayların hepsini bu kızların hareketlerinde izleyebilmek mümkün. Belki de bu ponpon kızlar günümüz toplumunun kendisini ifade ediyor. Almanya’da Alternative für Deutschland’ı meclise sokan Almanlar, Fransa’da Marine Le Pen’in partisi Rassemblement National’i muazzam bir başarıyla ana muhalefet partisi konumuna yükselten Fransızlar ve Donald Trump’ı dünyanın başına musallat eden Amerikalılar bu kızların ta kendisi. Söz konusu bu isimlerin ortak noktası da göçmen karşıtı siyasetin en ateşli savunucuları olmaları. 

    Deli gömleği giydirilmiş adam ise, yarattığı korku sayesinde iktidarını toplumun her kesimine yayan ve hayatın her alanını söz konusu korku sayesinde denetim altında tutmaya çalışan siyasetçileri ifade ediyor. Bunu yaparken de en etkili silah olarak iletişim kanallarını kullanıyorlar. Klipte de, kırmızı kablolar ve bilgisayar ekranlarıyla bu noktaya vurgu yapılıyor.

    Yaratılan Korku Bizim Sonumuz Olacak

    Gelelim grup üyelerine. Hepsi küçük çitlerle çevrilmiş bir alan içerisinde ve arkalarında birer bilgisayar ekranı var. Hepsinin keyfi yerinde, yüzler gülüyor. Ne var ki az önce sırtlarını döndükleri ekrana odaklandıkları vakit işler değişiyor. Kırmızı kablolarla ekranlarını bağladıkları lideri dinlemeye başlıyorlar. Liderin korku saçan ifadesi hepsinin yüzünde bir endişenin belirmesine yol açıyor. Egemen siyasetin belirlediği paradigmanın empoze edilmesinde medyanın oynadığı role bir gönderme var. Her şey yolunda giderken telefonumuza gelen bir bildirimle keyfimizin kaçabildiği şu günlerde klipte anlatılanlar oldukça anlaşılır. Liderin yarattığı korku onları bir şey yapmaya itiyor ve çözümü sınırları yükseltmekte, kendi kabuklarına çekilmekte buluyorlar. Para saçarak silahlanıyorlar, komşularını kamerayla gözetliyorlar. O sırada küçük bir köpek de göze çarpıyor. Bu köpek metaforu pek de hayra alamet değil. 

    Şüphesiz lider tarafından yaratılan korkunun nesnesi göçmenler: Avrupa’nın müslümanlar tarafından istila edileceği, Avrupalı kimliğinin ortadan kalkacağı. İşte yükselen duvarların altında yatan korku bu. Peki yükselen sınırlar ve dikenli teller sorunun çözülmesine yardımcı olabilir mi, grup üyeleri tekrar başlangıçtaki gibi mutlu olabiliyorlar mı? Klibin bundan sonraki kısmı ileriye dair bir öngörüyü içeriyor. ‘’Gidişat iyi değil, yaratılan korku bizim sonumuz olacak.’’ diyor Rammstein. Liderin yarattığı korkunun etkisiyle önce silahlar konuşuyor daha sonra duvarlar yıkılıyor ve nihayetinde herkes bir boşluktan aşağı düşüp kayboluyor.

    Peki Bizler Nereye Bakacağız?

    Klipten kendi payımıza bir şeyler çıkarmak ve Türkiye için bir değerlendirmede bulunmak gerekirse akıllara haliyle Ümit Özdağ geliyor. Göçmen karşıtı siyasetin dillendirilmesinde başı kendi ve genel başkanlığını yaptığı Zafer Partisi çekiyor. Bunu yaparken de ilk yaptıkları şey korku yaratmak. Türkiye'nin demografik yapısının ve siyasi sınırlarının değiştirileceği ileri sürülen temel tezler. Hatta iç savaş ihtimalinin dahi kapıda bulunduğu söylenebiliyor.  Bu tezlerin ileri sürüldüğü ve en çok alkış topladığı mecra da sosyal medya. Parti, anket firmalarının yaptığı anketlerde oldukça düşük oy oranına sahipken sosyal medya üzerinden yapılan anketlerde oldukça yüksek sonuçlar elde ediyor. Tıpkı klipte anlatıldığı gibi korkunun yaratılmasında ve toplum tarafından kabul edilmesinde medya çok önemli bir rol oynuyor.

    Peki bizler nereye bakacağız? Grup üyelerinin yaptığı gibi korku üzerinden siyaset yapan ve varlığını o korku aracılığıyla sürdüren siyasetçilere mi? O korku bize yeni duvarlar mı inşa ettirecek? Her şeyin sonunda yok mu olacağız? Bu soruların cevabını önümüzdeki süreçte görmek mümkün olacaktır. Biz o vakte kadar Rammstein dinlemeye devam edelim.


    Yorumlar (1)
    • Bu yazıyı yazan arkadaş nerede yaşıyor acaba merak ettim ? Anladığım kadarıyla kıçı rahat,tuzu kuru,ülkeye giren 13 milyon kaçaktan da gayet memnun görünüyor.Umarım yazıyı yazan şahıs,akrabası,eşi,dostu kaçaklar tarafından tecavüz edilip,başı taşla ezilip,sonra da yakılıp öldürülmez 17 yaşındaki Ayşegül gibi.Umarım !

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.