Külleri Savrulan Avantür Kadın: Seher Şeniz

Külleri Savrulan Avantür Kadın: Seher Şeniz
  • 5
    0
    0
    0
  • Kendi tabiriyle ailesiz kadındı Seher (Başdaş) Şeniz. 1948’de İzmir’de doğduktan sonra babasının onları terk etmesi uzun sürmedi. 1950’de babasız kaldı Seher. Özgürlüğünü almak için her yolu deneyecek kadar da gözü karaydı. 16 yaşına geldiğinde de gelin oldu. Bir erkekle kadının fizyolojik farklılıklarını bilmezken özgürlük uğruna evlendi. 


    1 ay evli kaldı. Artık özgürlüğüne kavuşmuş reşit bir kadındı. Kendisini o kötü sona hazırlayacak dünyaya girmesine çok az bir zaman vardı.




    Sonun Başladığı Gün


    Gazetede gördüğü bir ilan üzere hemen Caddebostan’da yapılan güzellik yarışmasında soluğu aldı. Güzeldi. Birinci oldu. Rakipleri arasında Seyyal Taner bile vardı. Yükselmek ve zaferin heyecanı damarlarında bir uyuşturucu gibi gezmeye başladı. Ertesi sene 1966 Türkiye güzellik yarışmasına girdi ve 2. olarak adını duyurdu. Artık o erkeklerin hayallerini süsleyen bir kadındı. Filmlerde rol almaya başlaması uzun sürmedi ama rol aldığı filmler yeteneğini değil sadece güzel fiziğini ön plana çıkaran filmlerdi. İzleyici için o hep avantür ve erotik Seher oldu. 



    Dergilerde boy boy fotoğrafları yayımlanmaya başladı. Fotoğrafları genç erkekler tarafından magazin dergilerinden özenle kesilip saklanmaya başlayınca sadece bir erotik ikondan ibaret olduğunu anladığında ise ilk huzursuzluğu çöktü içine. Bu duruma pek aldırış göstermedi ve devam etti. Dansözlük de yaptı mankenlikte. Tarkan’ın Viking kanı filminde de oynadı.


    Sona Doğru Yükselişi


    Aşık olmak istedi. İkinci evliliğini Amerikalı biriyle yaptı. Kocasının karşısında bile soyunmaktan utanan aşırı romantik bir kadındı.  Herkes onun vücudunu bilirken o aynada bile kendine bakarken utanan biriydi. 


    “'Dünyanın en romantik insanlarından biriyim. Sevişmektense, saatlerce el ele tutuşup oturmayı severim.” Seher Şeniz


    Ünü artık Türkiye’yi de aşmış ve Playboy dergisine çıkan ilk Türk olmuştu. Evrensel bir güzeldi o artık. Dilini bilmediği genç erkekler de artık posterlerini saklamaya başlayınca huzursuzluğu giderek arttı. O duygusal bir kadınım diye çığlık atsa da bedeniyle var olmaktan öteye gidememenin huzursuzluğu içinde gitgide büyüyordu.





    1980’lere kadar Paris’in ünlü mekanlarında dans etti. Avrupa artık onu tanımaya başlamıştı. Onu izlemeye gelenlerin verdiği huzursuzlukla 1980’e kadar dans etti ama bunu daha fazla sürdüremeyerek Türkiye’ye geri döndü.


    Sonunun geldiği Gün


    29 Haziran 1984'te dört tüp ilaç içerek intihar etmeye çalıştı. Hastaneye yetiştirilip güçlükle hayata döndürülebildi. 


    Bundan sonra tamamen kapalı bir hayata geçti. Ne sinemalarda ne de dergilerde kimse resmini görmedi. 


    1992 yılı Mayıs ayına geldiğinde ise seyahate gideceğini söyleyerek, evinin anahtarlarını abisine verilmek üzere komşusuna bıraktı. 

    14 Mayıs günü abisi Turhan Başdaş daireye girdiğinde kardeşi Seher'in cansız bedeniyle karşılaştı. Seher Şeniz ikinci intihar denemesinde başarılı olmuştu. 





    Ondan geriye sadece vasiyeti ve mektubu kalmıştı.


    Seher Şeniz'in intihar mektubu.


    Nihayet bu iğrenç dünyadan gitmeyi başardım. Ölmenin, ölmeye çalışmanın bu kadar zor olduğunu söyleselerdi alay ederdim. 15 yaşında anladım insanların ne mal olduğunu. Öldüğümü kimse bilmesin. Peruklarımı yakıp küllerimi savurun. Müslüman geleneklerine göre gömülmek istemiyorum. Beni beyaz bir bornoza sarıp her yerimi kapatın o kadar.”


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.