Sitcom türünün efsaneleşmiş isimlerinden The Office, aynı zamanda "mockumentary" türünün gönlümüzde taht kuran örneklerinden biri. Aynı isimli İngiliz aslından uyarlanan ve dokuz sezon toplam 201 bölüm süren Office, günümüzde hala güncelliğini koruyor. DunderMiflin isimli kağıt şirketinin Scranton şubesinin çalışanlarına, aşklarına, dostluklarına ve (daha çok) absürtlüklerine odaklanan bu diziyi ilginç kılan unsurlardan biri sahte belgesel dediğimiz formatta çekilmesi. Arada kameraya atılan bakışlar, karakterlerin karşımıza geçip konuşmaları bizim de ofisin bir parçası gibi hissetmenizi sağlıyor. Sadece izlemiyoruz, bizzat ofise dahil oluyoruz!

The Office aynı zamanda çok gerçekçi, elbette ana amaç izleyiciyi güldürmek bu yüzden karakterlerin absürtlüklerinden ve gerçeğe yakın olmayan abartma tekniklerinden faydalanılıyor ama işin özünde hepsi sıradan ve monoton bir işe sahip, yolunda gitmeyen evlilikleri, ödeyemedikleri borçları ve hayatlarında ki sorunlarla boğuşan bir grup insan. Gösterinin özünde bu var ve insanlar bunu seviyor; gerçek bir anlatı olmasını, her şey pozitif değil. Eh, "welcome to the real world!" 

Ve Michael Scott! Bu diziyi harika yapan unsurlardan biri, Ricky Gervais alınmasın ama Steve Carell tam bir efsane. Son iki sezon eksikliğini bize çok hissettiren Michael ofisimizin patronu. En başında ısınamayıp göz devire devire izlediğimiz bu karakterin diziye veda edince ağlatacağını nereden bilebilirdik...İnsanların bulunduğu yeri hak etmediğini ileri sürdüğü, yetersiz görülen, olur olmadık yerlerde patlattığı buz gibi esprilerle bizleri delirten Michael ofisi çok seviyor ve içindeki her bir kişiyi (toby hariç, zavallı toby...) onları ailesinden biri gibi görüyor ve onlar için elinden geldiğince iyi bir işyeri oluşturmaya çalışıyor. Yaptığı anlamsız toplantılar, her gün bambaşka partiler ve inanılmaz karakter tiplemeleri, özellikle Prison Mike ve Date Mike unutulmazlardan. 

    *Prison Mike

  

Ayrıca her ne kadar herkes bulunduğu konum için yetersiz olduğunu söylese de Dunder Mifflin'in en istikrarlı ve en iyi satış rakamlarına sahip şubesinin Scranton olması da Michael'in başarılı olduğunu gösteriyor. O nasıl başarılı olduğunu bir türlü anlatamasa da!

•"Dwight you ignorant slut!" 

•"I'm not superstitious, but I am a little stitious."

•"NO GOD! NO GOD. PLEASE NO, NO. NO, NOOOOOO..."

Question, ofisin vazgeçilmezi iki numaramız kimdir? Dwight K. Schrute, hırslı, sadık, azılı Jim düşmanı, pancar çiftçisi ve işini çok seven bir satış elemanı. Diziye inanılmaz renk katan ve davranışlarıyla kırıp geçiren Dwight diziyi sırtlayan karakterlerden. Battlestar Galactica hayranı, garip mi garip bu karakter bize kendini dokuz sezonda öyle sevdirdi ki gerçekten inanılmaz! Karakter gelişimi çok iyi işlenmişti, Jim ile olan atışmaları tekrar tekrar izlenip hep güldürür. Angela ile tutkulu ancak bir o kadar da garip olan ilişkileri de hafızaya kazınanlardandır. Dwight hep büyük bir şeylerin parçası olmak, otorite olmak istiyor ve bunu kesinlikle kötü karakter olarak yapmamak...Başta aptal bir yalaka olduğunu düşünebilirsiniz ama sizi yanıltacak ve bazen de haklı çıkaracaktır, seviyoruz be!

   

•"When someone smiles at me, all I see is a chimpanzee begging for its life."

•"Whenever I'm about to do something, I think 'Would an idiot do that?' And if they would, I do not do that thing."

•“I signed up for Second Life about a year ago. Back then, my life was so great that I literally wanted a second one. Absolutely everything was the same. Except I could fly.”

Güzeller güzeli resepsiyonistimiz, yetenekli sanatçımız, Pam Beesley. İlk sezonlarda kendini bulamamış ne istediğini bilemeyen, değer görmediği bir ilişkinin parçası olan bir karakter olarak karşımıza çıkan ve bu yolculukta kendini bulan Pam. Son bölümde son kez kameranın karşısına geçtiğinde yaptığı o konuşma zaten duygusal açıdan harap olan office hayranlarını tekrar ağlatmıştır. Jim ile beraber Dwight'a yaptıkları şakalar, Michael ve Dwight gibi iki zor karakterin en yakın arkadaşı olması, her zaman bir çıkar yol bulması ve Jim ile olan tatlı ilişkileri. Bu diziye kattığı şeyler yadsınamaz şekilde değerliydi.

•"And I feel God in this Chilli's tonight"

•“So, look out world, cuz ol’ Pammy is getting’ what she wants. And, don’t call me, Pammy.”

•“I did the coal walk, Michael. You couldn't even do that. Maybe I should be your boss."

Jim Halpert, ofisin yakışıklı ve en aklı başında insanı, kameraya attığı bezgin bakışlarıyla popüler, Dwight'ın azılı düşmanı, Pam'e platonik şekilde aşık olan işini hiç sevmeyen bir satış danışmanı. Jim'in bu işi ne kadar sevmediğini tartışmaya gerek var mı? Sürekli kağıt satmanın sıkıcılığından bahseder ve bazen yeni gelen çaylakları görünce "Burada bu kadar uzun süre kalmayı hiç hesaplamadığının" aydınlanmasını yaşar. Sonra gerçekten heyecanlı olduğu bir işe sahip olacak elbette (no more spoiler!) Neredeyse hiç kontrolsüz şekilde bağırdığını görmeyiz oldukça sakin ve alaycı bir karakterdir, sevilir, dizinin olmazsa olmazlarındandır.

•"I miss Dwight. Congratulations, universe. You win."

•"Fact: Bears eat beets. Bears. Beets. Battlestar Galactica."

•"And plan a was marrying her a long, long time ago. Pretty much the day I met her."

Geçici eleman, en genç yönetici, dahiyane iş fikirleri, yükselişler ve düşüşler yaşadığı onca sezon ve hiç bırakmadığı aşkı Kelly Kapoor(!) Normal bir insan olarak bu ofise gelip normal bir şekilde çıkamazdı zaten, anlıyoruz seni Ryan. Çok iyi anlıyoruz...

Tembelliği ile de ünlü olan Ryan, Michael Scott Paper Company bölümlerinde altın üçlüden biri olarak biz izleyicilere kendini oldukça sevdirmiştir.

•"Earth. You don't have to be crazy to lovers here, but it helps."

•"I have nothing but ideas. The thing is, they all require money." 

•"KELLY, I KNOW YOU ARE WİTH SOMEONE BUT I LOVE YOU. I WİLL WAİT FOREVER."

Umarım yazıyı beğenmişsinizdir!

"That's what she said!" :)))