Kalp teşhisinde bir kilometre taşı: E-K-G
Tabi kalbi duyumsamak dalgalarını öğrenmek görüntülemek önemli ama kalp gerek hastalık boyutunda gerek ruhsal dünyada ne gördüğümüzden çok nasıl gördüğümüzle ilgilenir… Bu da ne demek mi diye düşünüyorsunuz, hadi ruhani açıdan anladıkta hastalık mekanizmasında bu ne alaka mı diyorsunuz? O zaman 20. yüzyıla ışınlalalım:
Elektrokardiyogram (Günümüzde EKG olarak kısaltılır) bugün dünya çapında kalp rahatsızlıklarını teşhis etmenin nispeten basit bir yolu olarak kullanılmaktadır. Göğsümüze, kollarımıza ve bacaklarımıza hassas elektrotlar yerleştirilmek suretiyle elektrokardiyogram kalp aktivitesi sırasında üretilen küçük elektrik dalgalarını kaydeder. Kısaca EKG'nin olayı bu işte Hollandalı bilim adamı Willem Einthoven, 20. yüzyılın başında ilk pratik elektrokardiyogramı icat etti ve kalbin dalgaları o hep bahsettiğimiz kalbimizin ritmi görünür hale gelmiş olur. Einthoven 1924 yılında bu icadı ile Nobel Fizyoloji veya Tıp Ödülü'nü alır.
Einthoven bu icadıyla kalbin ritmi yayılımı frekansı ile ilgili öncü bir yaklaşımı ortaya koymayı başarmıştır. Fakat şunu biliyoruz ki bir icadın ortaya çıkışı aslında kümülatif bir çaba gerektirir. Yani bir konuyla ilgili başka araştırmacılar başka zamanlarda o konunun bir ucundan tutmuştur. Tamamen konuyu aydınlatmayı başaramasa da o konunun bir noktasını ele almış, gelecekteki araştırıcılar için yol gösterici bilgileri geriye bırakmıştır. Einthoven için de bu böyle olmuştur. O zaman takvimdeki yılları geriye alalım: 1800'lerin ikinci yarısındayız. Doktorlar, kalp atışlarının vücut yüzeyinde zayıf elektrik akımları oluşturduğunu keşfettiler. Bu akımların nasıl değiştiğini gösteren bir şema ortaya koyarak (elektrokardiyogram veya EKG), kalbin nasıl çalıştığının bir resmini sundular. İşte Willem Einthoven'da bilimin kümültif akımına katılarak, doktorların kalbi onun parçalarını, işlevlerini ve hastalıklarını tasvir etme yeteneğini geliştirdi. Bu ilerlemenin bir anahtarıda onun elinde. 1903'te Einthoven tarafından inşa edilen, küçük akımları hassas bir şekilde ölçen tel galvanometre kalp hastalıklarını çözen kapının anahtarını açıyor.
Kalp ne gördüğümüzden çok nasıl gördüğümüzle ilgilenir demiştik en başta. EKG'den bahsettik EKG P, Q, R, S, T ve U dalgalarından oluşan kalp atımlarını elektrokardiyogram üzerine kaydeder. Gördüğümüz şeyler çeşitli harflerle tanımladığımız dalgalar bu görünen ama önemli olan nasıl gördüğümüz bu dalgalar aritminin sinyalini mi verir yoksa bradikardinin ya da başka bir kalpsel meseli mi bunu anlayabilmek nasıl gördüğümüzle ilgilidir.
Einthoven'e Nobel'i aldıran icadın gün yüzüne çıkmasında son dokunuş, bütünleyicilik olarak en büyük pay Einthoven'de olsa da bu yolda katkı sağlayan isimli ve isimsiz pek çok kahraman vardır. Bu isimsiz kahramanlardan bir tanesi de işte bu çizimin sahibi:

Resim, 19. yüzyılda kalbin önden görünüşü. Einthoven'dan neredeyse 100 yıl öncesi. Ama bir temel taşı önemli bir basamak, mühim bir yol gösterici. Tek tek arterlerin ve kalbin bölgelerinin adları resmin üzerine mürekkeple el yazısıyla yazılmıştır. İlmek ilmek işlenmiş bir çalışma. Kalpten çıkan damarlaşmaların tasviri hem çok başarılı hem de insana ağaç köklerine dem vuran bir yapısı var. Ağacın duruşu topraktan aldığı üç enerji bağlantı. Hayata akış yeniden başlayış... Doğanın drenajı ve doğanın içimizdeki şarkısı...
Nikos Kazancakis Zorba'da der ki: ''Herkes kendi yolunu izler. İnsan bir ağaç gibidir. Neden kiraz vermiyor diye incir ağacını hiç azarladığın oldu mu?'' diyor ya işte insan bir ağaç gibi o ağacın kökleri de kalbimizde.



Yorum Bırakın