Bohem tarz, köklerini 19. yüzyılın bohemya yaşamından, yani toplumun dayattığı kuralları reddeden sanatçıların, yazarların ve gezgin ruhların özgür dünyasından alarak günümüze ulaşan, spontane, rahat ve sınır tanımayan bir estetik anlayışıdır; bu stilin özü, modayı bir ifade biçimi olarak gören ve giyinmeyi bir tür içsel özgürlüğün dışavurumuna dönüştüren bir felsefeye dayanır.

1960’ların karşı kültür hareketi, hippie akımı ve Doğu kültürlerine duyulan hayranlık bohem tarzın modern şeklini oluştururken, doğal kumaşlara, etnik desenlere, el işçiliği detaylarına ve doğayla uyumlu bir sadeliğe duyulan ilgi bu akımı güçlendirdi; çünkü o dönemin gençliği, savaşların ve sert politik iklimin yarattığı baskıdan uzaklaşmak için daha özgür, daha ruhani ve daha organik bir estetik arıyordu. Bohem stil, bu yüzden doğayla iç içe bir yaşamı, yolculuk hissini ve köşeleri yuvarlak bir ruh halini taşır; dökümlü elbiselerin rüzgârla hareket eden hafifliği, pamuk ve keten gibi nefes alan kumaşların tenle kurduğu yumuşak bağlantı, işlemeli detayların el emeği hissi, saç örgülerinin dağınık ama bilinçli doğallığı ve bronz tonlu makyajın sıcak dokusu bu estetiği bir yaşam biçimine dönüştürür. Etnik motifler, tribal desenler, şal dokumalar, halhal ve doğal taş takılar ise stilin kültürel derinliğini gösterir; bohem ruh, farklı coğrafyalardan parçaları bir araya getirerek kendi hikâyesini anlatır, bu yönüyle her kombin bir gezginin bavulundan dökülmüş izlenimler gibidir. Janis Joplin, Stevie Nicks, Talitha Getty ve Kate Moss gibi isimlerin özgün ve umursamaz şıklıkları bohem modanın ikonlarını oluştururken, bu stilin gücü hiçbir zaman mükemmel olma çabasına dayanmamış; aksine doğal, rahat, hafif kusurlu ama duygusal olarak güçlü bir estetik yaratma arzusuyla büyümüştür. Bohem tarz, günümüzde festival kültürüyle, sürdürülebilir moda akımlarıyla ve “slow living” felsefesiyle yeniden değer kazanmış; hızlı tüketim yerine el emeğine, organik dokulara ve anlam taşıyan tasarımlara yönelen modern tüketicinin ruhuna dokunan bir tarza dönüşmüştür. Renk paleti genellikle toprak tonları, yanık turuncular, hardallar, zeytin yeşilleri ve kum bejleriyle doğanın ritmini yansıtırken; dökümlü kesimler, kat kat giyim, püsküller, tığ işi detaylar ve vintage esintiler bohem stilin zamansız imzalarıdır. Bugünün moda sahnesinde bohem tarz yalnızca rahat bir kıyafet seçimi değil; bireyin kendi ritmini, özgürlüğünü, sınır tanımazlığını ve içsel yolculuğunu taşıdığı bir kimlik ifadesidir — yani aslında bohem giyim, yaşamın kendisine duyulan romantik bir bağlılığın giyilebilir hâlidir.