Paris’te bulunan Louvre Müzesi, dünyanın en ünlü sanat müzelerinden sadece biri değil, aynı zamanda en büyük ve en çok ziyaret edilenlerden. Popülerliğinin sebebi elbette 35.000 paha biçilemez eser ve antika koleksiyonlara ev sahibi olması. Aynı çatı altında toplanmış bir çok ustanın en gözde eserlerinin her biri dünya mirası için büyük birer hazine. Louvre müzesi o kadar büyük ki tek bir ziyarette bütün eserleri görmek imkansız. Bizde size bizce Louvre Müzesine gittiğinizde görmeniz gereken 10 eseri sıraladık.
Birinci sırada elbette dünyanın en popüler eserlerinden biri olan gizemli gülüşü ile Mona Lisa var. Sadece bu eseri görmek için bile binlerce kişi Louvre'a geliyor. Hatta öyle ki Mona Lisa 1911 yılında müzeden çalındığında bile binlerce kişi boş duvarı görmek için müzeye gelmiş. Mona Lisa'yı çok yakından göremiyoruz çünkü bir camın ardından bizlere gülümsüyor. 
Francesco del Giocondo'nun karısı, Lisa Gherardini Portresi başlığı altında sergileniyor fakat tablodaki kadının kim olduğu hala tartışılıyor. Mona Lisa’nın dünyanın en önemli tablolarından biri olması yıllarca tartışılmaya ve büyüleyici ifadesi ve esrarengiz gülüşü dikkatleri her zaman üzerinde toplamaya devam edecek.
Görülmesi gereken diğer eserlerden biride Helenistik dönem heykeltraşlarından Alexandros of Antioch tarafından yapılan, Antik yunan heykel sanatının en ünlü eserlerinden biri olan “Venus de Milo”. Ünlü eser 1820 yılında Milos adasında bir köylü tarafından 2 parça olarak gün yüzüne çıkarılmış. Venus de Milo'nun kayıp kolları, sayısız sanat tarihçisine konferans, tartışma konusu oldu ve hatta kayıp olan tek şey kolları da değildi. Üzerinde bilezikler küpeler gibi takılarında olduğu söyleniyor, ancak heykel üzerinde bu takıların sabitlenmesi için açılan deliklerden bu aksesuarlar hakkında bilgi alabiliyoruz. Bu esrarengiz eksiklik ona kusurlu bir mükemmellik katıyor.
Helenistik sanatın başyapıtı olan nefes kesici klasik heykel, "Kanatlı Zafer Heykeli". Yunan mitolojisi zafer tanrıçası Nike'ın MÖ 3. yüzyıldan kalma mermer heykeli. Gizemli bir güzelliği olan eser, dünyadaki en eski ve en etkili heykellerinden biri. Heykeltraşı bilinmiyor. Helenistik formu, kanatları ve heybetli duruşu ile Louvre'un görülmesi gereken eserleri arasında yerini oldukça hak ediyor.
Güç, özgürlük ve zafer duygularını çağrıştıran tablo Fransız resim sanatının başyapıtların biri. Fransız romantik ressamlarından Eugène Delacroix tarafından yapılan yağlı boya tablo 1830 senesinde Kral 10. Charles’in devrilişine yol açan üç günlük halk ayaklanmasının anısına yapılmış ve ilk olarak 1931 yılında sergilenmiş. Tablodaki elbisesi yırtık ayakları çıplak kadın özgürlüğü temsil ediyor ve peşindeki devrimci insanlara öncülük ediyor. Resimdeki eli tabancalı çocuk figüründe Victor Hugo’nun Sefiller romanındaki Gavroche karakterinden esinlenildiği düşünülüyor. Resimde bulunan tüm figürler halkın farklı sınıflarındaki insanları içermektedir.
New York’ta bulunan Özgürlük Anıtı Delacroix’in tablosundaki kadın örnek alınarak yapılmış ve Fransa tarafından Amerika Birleşik Devletlerine hediye edilmiş.
Neoklasik başyapıtlardan sayılan Le Sacre de Napoléon, Napolyon'un resmî ressamı olan Jacques-Louis David'in 1805-1807 arasında bitirdiği eserlerinden.
[caption id="attachment_52680" align="aligncenter" width="811"]
Le Sacre de Napoléon (Detay)[/caption]
Tabloda Napolyon eşi Josephine de Beauharnais'ye taç giydirdiği an resmedilmiş. Ayrıca tabloda Napolyon'un annesi, kardeşleri, Papa gibi bir çok karakteri de görebiliyoruz. Tablonun bir kopyası ise Versay Sarayı'nda sergilenmektedir.
Louvre'deki en romantik parçalardan biri olan bu mermer heykel Neoklasik akımın muhteşem bir örneği. Antonio Canova'nın Psyche ve Cupid arasındaki aşk hikayesinin en dokunaklı anlarından birini yakaladığı eserinde Aşk tanrısı Cupid’in öpücüğü ile canlanan, Psyche’yi görüyoruz.
İtalyan maniyerist ressam Paolo Veronese'nin 1563 yılında tamamladığı 660×990 cm boyutlarındaki tablo Louvre Müzesi'nde bulunan en büyük tablo.
İsa peygamberin düğünde, düğün suyunu şaraba dönüştürdüğü bir İncil mucizesini betimleyen tabloda 132 düğün misafiri ve 6 müzisyen resmedilmiştir.
İtalyan Rönesans sanatçısı Michelangelo’nun, kırk yıl süren ve bazı sebeplerden dolayı sürekli ertelenen ve değiştirilen bir proje olan Papa II. Julius için tasarlanan görkemli mezar anıtına ait heykelleridir.
Michelangelo’nun İki Kölesini incelediğimizde tamamen karşıt duygular sunduğunu görüyoruz. Ölmekte olan köle olarak bilinen heykel genç ve yakışıklı olmasına karşılık derin ve sonsuz bir uykuda gibi görünüyor, İsyankar Köle olarak adlandırılan diğer heykel ise tüm vücudu şiddetli bir mücadele içerisinde gibi görünen esaret zincirlerine karşı insani bir direniş gösteren daha kaba bir figürü yansıtıyor.
Mısır Eski Eserler Bölümün de bulunan The Seated Scribe. Bilinmeyen figürler arasında en ünlülerden biri olarak sayılıyor. Mısır’daki natüralizmin nadir örnekleri arasında ki eserdeki figür hakkında adı,hakkında hiçbir şey bilinmiyor. Fakat, 5. sülale döneminde yapıldığı ve bir katip heykeli olduğu bilinmektedir.
Fransız ressam Théodore Géricault’un 27 yaşında tamamladığı ve Fransız romantizminin ikonlarından biri sayılan yağlı boya tablo’da Louvre müzesinde kesinlikle görmeniz gereken oldukça büyük tablolardan bir tanesi. 1816 yılında gerçekleşen deniz kazasının, Fransız fırkateyni Méduse'ün okyanusa sarılmış yolcularının çaresiz bir sahnesinin anlatıldığı eserde Géricault, resmi yeterince gerçekçi çizebilmek için Beaujon Hastanesi'nin morgundaki cesetlerin eskizlerini çizmiş.
Kaynak: 1
1- Mona Lisa / Leonardo da Vinci
Birinci sırada elbette dünyanın en popüler eserlerinden biri olan gizemli gülüşü ile Mona Lisa var. Sadece bu eseri görmek için bile binlerce kişi Louvre'a geliyor. Hatta öyle ki Mona Lisa 1911 yılında müzeden çalındığında bile binlerce kişi boş duvarı görmek için müzeye gelmiş. Mona Lisa'yı çok yakından göremiyoruz çünkü bir camın ardından bizlere gülümsüyor.
Francesco del Giocondo'nun karısı, Lisa Gherardini Portresi başlığı altında sergileniyor fakat tablodaki kadının kim olduğu hala tartışılıyor. Mona Lisa’nın dünyanın en önemli tablolarından biri olması yıllarca tartışılmaya ve büyüleyici ifadesi ve esrarengiz gülüşü dikkatleri her zaman üzerinde toplamaya devam edecek.
2- Venus de Milo / Alexandros of Antioch
Görülmesi gereken diğer eserlerden biride Helenistik dönem heykeltraşlarından Alexandros of Antioch tarafından yapılan, Antik yunan heykel sanatının en ünlü eserlerinden biri olan “Venus de Milo”. Ünlü eser 1820 yılında Milos adasında bir köylü tarafından 2 parça olarak gün yüzüne çıkarılmış. Venus de Milo'nun kayıp kolları, sayısız sanat tarihçisine konferans, tartışma konusu oldu ve hatta kayıp olan tek şey kolları da değildi. Üzerinde bilezikler küpeler gibi takılarında olduğu söyleniyor, ancak heykel üzerinde bu takıların sabitlenmesi için açılan deliklerden bu aksesuarlar hakkında bilgi alabiliyoruz. Bu esrarengiz eksiklik ona kusurlu bir mükemmellik katıyor.
3- The Winged Victory of Samothrace / -
Helenistik sanatın başyapıtı olan nefes kesici klasik heykel, "Kanatlı Zafer Heykeli". Yunan mitolojisi zafer tanrıçası Nike'ın MÖ 3. yüzyıldan kalma mermer heykeli. Gizemli bir güzelliği olan eser, dünyadaki en eski ve en etkili heykellerinden biri. Heykeltraşı bilinmiyor. Helenistik formu, kanatları ve heybetli duruşu ile Louvre'un görülmesi gereken eserleri arasında yerini oldukça hak ediyor.
4- Liberty Leading the People / Eugène Delacroix
Güç, özgürlük ve zafer duygularını çağrıştıran tablo Fransız resim sanatının başyapıtların biri. Fransız romantik ressamlarından Eugène Delacroix tarafından yapılan yağlı boya tablo 1830 senesinde Kral 10. Charles’in devrilişine yol açan üç günlük halk ayaklanmasının anısına yapılmış ve ilk olarak 1931 yılında sergilenmiş. Tablodaki elbisesi yırtık ayakları çıplak kadın özgürlüğü temsil ediyor ve peşindeki devrimci insanlara öncülük ediyor. Resimdeki eli tabancalı çocuk figüründe Victor Hugo’nun Sefiller romanındaki Gavroche karakterinden esinlenildiği düşünülüyor. Resimde bulunan tüm figürler halkın farklı sınıflarındaki insanları içermektedir.
New York’ta bulunan Özgürlük Anıtı Delacroix’in tablosundaki kadın örnek alınarak yapılmış ve Fransa tarafından Amerika Birleşik Devletlerine hediye edilmiş.
5- Le Sacre de Napoléon / Jacques-Louis David
Neoklasik başyapıtlardan sayılan Le Sacre de Napoléon, Napolyon'un resmî ressamı olan Jacques-Louis David'in 1805-1807 arasında bitirdiği eserlerinden.
[caption id="attachment_52680" align="aligncenter" width="811"] Le Sacre de Napoléon (Detay)[/caption]
Tabloda Napolyon eşi Josephine de Beauharnais'ye taç giydirdiği an resmedilmiş. Ayrıca tabloda Napolyon'un annesi, kardeşleri, Papa gibi bir çok karakteri de görebiliyoruz. Tablonun bir kopyası ise Versay Sarayı'nda sergilenmektedir.
6- Psyche Revived by Cupid’s Kiss / Antonio Canova
Louvre'deki en romantik parçalardan biri olan bu mermer heykel Neoklasik akımın muhteşem bir örneği. Antonio Canova'nın Psyche ve Cupid arasındaki aşk hikayesinin en dokunaklı anlarından birini yakaladığı eserinde Aşk tanrısı Cupid’in öpücüğü ile canlanan, Psyche’yi görüyoruz.
7- Les Noces de Cana / Paolo Veronese
İtalyan maniyerist ressam Paolo Veronese'nin 1563 yılında tamamladığı 660×990 cm boyutlarındaki tablo Louvre Müzesi'nde bulunan en büyük tablo.
İsa peygamberin düğünde, düğün suyunu şaraba dönüştürdüğü bir İncil mucizesini betimleyen tabloda 132 düğün misafiri ve 6 müzisyen resmedilmiştir.
8- The Dying Slave and the Rebellious Slave / Michelangelo
İtalyan Rönesans sanatçısı Michelangelo’nun, kırk yıl süren ve bazı sebeplerden dolayı sürekli ertelenen ve değiştirilen bir proje olan Papa II. Julius için tasarlanan görkemli mezar anıtına ait heykelleridir.
Michelangelo’nun İki Kölesini incelediğimizde tamamen karşıt duygular sunduğunu görüyoruz. Ölmekte olan köle olarak bilinen heykel genç ve yakışıklı olmasına karşılık derin ve sonsuz bir uykuda gibi görünüyor, İsyankar Köle olarak adlandırılan diğer heykel ise tüm vücudu şiddetli bir mücadele içerisinde gibi görünen esaret zincirlerine karşı insani bir direniş gösteren daha kaba bir figürü yansıtıyor.
9- The Seated Scribe
10- The Raft of the Medusa / Théodore Géricault
Fransız ressam Théodore Géricault’un 27 yaşında tamamladığı ve Fransız romantizminin ikonlarından biri sayılan yağlı boya tablo’da Louvre müzesinde kesinlikle görmeniz gereken oldukça büyük tablolardan bir tanesi. 1816 yılında gerçekleşen deniz kazasının, Fransız fırkateyni Méduse'ün okyanusa sarılmış yolcularının çaresiz bir sahnesinin anlatıldığı eserde Géricault, resmi yeterince gerçekçi çizebilmek için Beaujon Hastanesi'nin morgundaki cesetlerin eskizlerini çizmiş.
Kaynak: 1
Yorum Bırakın