Yerleştirme sanatı ya da enstalasyon, genellikle belirli bir yer veya geçici bir süre için tasarlanmış büyük ölçekli ortam yapılarını tanımlamak için kullanılır. 1960'lardan itibaren enstalasyonların oluşturulması modern sanatın önemli bir parçası haline geldi. Enstalasyon sanatında yapılan esere uzaktan bakmak yerine kendinizi eserin tam ortasında bulabilirsiniz.
Gelin birbirinden ilginç hikayeleriyle 5 enstalasyon örneğini birlikte inceleyelim.
1) Counting Sheep – Kyu Seok Oh
Aslında Kyu Seok Oh sergilerinde koyunlara yer vermeyi oldukça seviyor. 2015 yılında Berlin'in "Obedience" sergisinde "Sheep", Berlin Musevi Müzesi'nde "Wandering Sheep" adlı serileri sergilendi. "Wandering Sheep" adlı projesi 2016 yılında ödüle sahip oldu. Şimdi ise sizlere Times Meydanı'na inen koyunlardan bahsedeceğiz: Counting Sheep. [caption id="attachment_83617" align="aligncenter" width="1984"] Counting Sheep – Kyu Seok Oh – Times Square, NY, 2011[/caption] Kyu Seok Oh'un enstalasyonu, yani koyunları Times Meydanı'nda yer alıyor. Counting Sheep, 1-7 Mart 2011 tarihlerinde, Broadway Plaza'nın 45. ve 46. sokakları arasındaki kuzey ucunda sergilendi. [caption id="attachment_83618" align="aligncenter" width="4134"] Counting Sheep – Kyu Seok Oh – Times Square, NY, 2011[/caption] Counting Sheep, 24 kağıt koyun heykelinden oluşmakta. Tüm koyunlar Kyu Seok Oh'un el yapımı. Kyu Seok Oh doğal ve geleneksel materyalleri içeren emekle ve yoğun bir süreçte onları yarattı. Dünyanın uykusuz, sürekli koşuşturan zamanın akıp gittiği bir yerinde bulunan koyunlar ortamda tezatlık yarattı. Koyunları çevreleyen yüksek binalar ve büyük heyecanlı kalabalıkları rahatlattı, koyunları saymak ve birazcık hızı düşürmek New York'un hareketli yapısına sakinlik sağladı.2) Borders – Steinunn Thorarinsdottir
Borders – Steinunn Thórarinsdóttir – Chicago, 2013Borders (Sınırlar), Brauer Sanat Üniversitesi Valparaiso Müzesi'nden etkilenen ünlü İzlandalı sanatçı Steinunn Thórarinsdóttir'in bir enstalasyonudur. Thórarinsdóttir izleyicilerini eşitlik ve boyut farkı sayesinde figür ve temalarıyla şaşırttı. Dökme demir ve alüminyumdan yapılmış 11 çift boyutundaki heykel, yaşam ve insan koşullarındaki zıtlıklardır. Aydınlık ve karanlık, ağır ve hafif, cennet ve toprak. Thórarinsdóttir'e göre enstalasyon, izleyiciyi doğrudan ve samimi bir şekilde içerir ve insanlığın ve kültürel çeşitliliğin sembolleri olarak görülebilir. [caption id="attachment_83630" align="aligncenter" width="3248"] Borders – Steinunn Thórarinsdóttir – Chicago, 2013[/caption]3) Los Zapatos Rojos – Elina Chauvet
Los Zapatos Rojos (Kırmızı Ayakkabılar), Meksikalı sanatçı Elina Chauvet'in kadına karşı şiddete hayır dediği bir eser. [caption id="attachment_84001" align="aligncenter" width="1200"] Kırmızı Ayakkabı - Elina Chauvet[/caption] Sadece bir gün, cinayet kurbanlarını hatırlamak için değil, aynı zamanda Chauvet bu savaşı günlük bir ilham kaynağı haline getirmek istedi. Chauvet'in yarattığı enstalasyon 33 kırmızı ayakkabıdan oluşuyor, “Los Zapatos Rojos”, 2009 yılında bir kamusal sanat projesi olarak kuruldu ve “kadınları öldüren şehir” olarak adlandırılan Ciudad Juárez'de ortaya çıktı. [caption id="attachment_84002" align="aligncenter" width="1701"] Kırmızı Ayakkabı - Elina Chauvet[/caption]O andan itibaren kırmızı ayakkabılar üzerinde, dünyadaki pek çok kadın tarafından dökülen kanın rengi, 25 Kasım'da kutlanan Uluslararası Kadına Karşı Şiddet Günü'nün sembolü haline geldi.
Elina Chauvet'in şikayetlerini seslendirmek amacıyla, kamusal sanat sergisini buraya getirmek isteyen sanat küratörü Francesca Guerisoli Milan sayesinde, Los Zapatos Rojos da İtalya'ya geldi. Sosyal düzeydeki başarı, İtalya'daki kırmızı ayakkabıların genel olarak kadınlara yönelik şiddetin sembolü haline gelmesine neden olacak kadar güçlü oldu.
Yorum Bırakın