Nazım Hikmet'in Stalin İçin Yazdığı Şiir: Hatırlıyorum

Nazım Hikmet'in Stalin İçin Yazdığı Şiir: Hatırlıyorum
  • 2
    0
    0
    0
  • Nazım Hikmet'in 1953 yılında Sovyet lideri Josef Stalin için yazdığı Hatırlıyorum şiiri Türkçe olarak ilk kez yayımlandı! Rus arşivlerinde yürüttüğü çalışmalarla bilinen Dr. Mehmet Perinçek, Toplumsal Tarih dergisinin mart sayısındaki makalesinde Nazım Hikmet'in Stalin için yazdığı Hatırlıyorum şiirine yer verdi. Orijinal adı Vspominayu olan bu şiir Stalin’in ölümünden 5 gün sonra, yani 10 Mart 1953’te Sovyet Yazarlar Birliği’nin gazetesi olan Literaturnaya Gazeta'da (Edebiyat Gazetesi) yayımlanmıştı. Mehmet Perinçek'in Rusçadan çevirdiği Hatırlıyorum şiiri: Hatırlıyorum. On sekiz yaşımdayım. Anadolu’dayım. Anadolu savaşmakta. Yol boyunca gidiyoruz. Sıcak. Gölge yok. Diyor ki yol arkadaşım Köylü Mehmed: “Yakında acılarımız dinecek, Bolşevikler yardım ediyor bize, Lenin ve Stalin. Dökeceğiz gavuru denize.” Hatırlıyorum. Moskova’dayım. Okumaya gelmişim Üniversiteye, Onun adını taşıyan. O gelir, Otururdu bizimle... Getirmişti belki de postallarında Tsaritsın çarpışmalarının tozunu. Bu ceketti belki de üstündeki Petrograd’ı kurtardığında. ...Aklımda Kapkara bıyıkları, Sakin, dikkatli bakışı. Nasıl da cesur ve genç! Öğretmenimiz, Arkadaşımız, Geliyor, Avuçlarının içinde taşıyarak Lenin’in ellerinin sıcaklığını. Hatırlıyorum. Kızıl Meydan. Kar. Bin dokuz yüz yirmi dört yılı. Bir adam asker kaputlu Omuzlamış Lenin’in tabutunu. Hatırlıyorum bu kayalaşmış suratı. Beyazlaşmış gibi şakakları. Kardan olabilir mi? Hayır. Ayrılıktan. Tuttuğu yastan. Hatırlıyorum. İstanbul’dayım. Matbaada. Gece. Basıyoruz anayasayı. Dizgicinin parmakları Türkü söyler gibi. Ertesi gün sabah Türkiye’nin binlerce insanı Okuyor bu satırları. Ve artık onlar için, Gün daha aydınlık, Denizin enginliği daha mavi Ve bir gün Onların topraklarında da Yaşanacak Böylesi bir bayram. Hatırlıyorum. Bursa’dayım. Hapishanede. (Gelmiyor aklıma, Hangi seneydi) Yoldaşlar göndermişti onun portresini, Bir Fransız gazetesinden kesilmiş. O, ulaştı bana kadar. Buldu yolunu. Parmaklıkların ve duvarların arasından Sızdı. Beyaz üniforması üstünde, Yıldızlarıyla göğsünde, Gülümsüyordu başkomutan. Belli ki çekilmişti bu fotoğraf, gri kubbesinde Reichstag’ın Belirdikten sonra Üç Sovyet askeri Ellerinde Askerî Kızıl sancakları ile. Ve bir kez daha, Volga’da, Birkaç sene sonra, Stahanovcu şoför Tasya’nın kabininde Gördüm Portrenin birebir aynısını; O, devam ediyordu gülümsemeye. Kısa bir süre önce de Pekin’deyken, Biz, kongre delegeleri, Gördük Onun son fotoğrafını XIX. Kongre’nin kürsüsünde. Duruyordu yanımda - Kolsuz Koreli bir asker, Fransız bir dizgici Ve Hintli bir şair. Dedim ki: “Babamız genç!” “Gördüm onu Moskova’da, - dedi Fransız, - Delikanlı gibi çıkıyordu merdivenleri!” Ardından mahcup bir şekilde dedi ki Genç Koreli asker: “O, İnsanlığın hayali. Hayal dediğin Yaşlanır mı hiç?” Hintliyse dedi ki: “O, komünizm gibi Ülkesinin çoktandır yol aldığı; Ve komünizm Sonsuz hayattır, Sonsuz gençliktir, Sonsuz bahardır.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.