Yetinmek; sözlük anlamı olarak “bir şeyi kendisi için yeter bulup daha çoğunu istememek, elinde bulunanı yeterli görmek” anlamına gelir. Kendi kendine yetmek ise daha öznel bir kavramdır. Bu aslında gelişim açısından her insanın varmak istediği bir hedeftir. Hedefe ulaşmanın yolu kuşkusuz eğitim ve gelişimden geçmektedir. Gelişim; döllenmeden başlayarak yaşamın sonuna kadar devam eden, sürekli ilerleme kaydeden, sistematik bir değişimdir. Bir değişimin gelişim olması için mantığa bürünmüş ve sistemli olması gerekir. Dolayısıyla her değişim gelişim değildir. Bu ayrımı yapabilmek için gelişim ve öğrenme psikolojisini bilmek önem taşımaktadır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisine değinerek başlamak isterim. İnsan doğası gereği istek ve ihtiyaçları olan bir varlıktır. Görselde gördüğümüz herhangi bir basamakta eksiği olan birey her zaman kendi kendine yetme durumunda sorun yaşamaya müsaittir. Çevremizde rastladığımız tartışmaların ve psikolojik vakaların birçoğunun temelinde de bu yatmaktadır. En üst basamağa ulaşmış birey ise artık kendini tanır ve ihtiyaçlarının farkındadır. Dolayısıyla hayatla barışmıştır ve artık gelişime açıktır. Gelişime açık olan birey kendi kendine yetebilme becerisinde de başarılı olacaktır. Birçok ünlü düşünür bu konu üzerine çalışmalar yapmıştır. Örneğin; Aristoteles: “Mutluluk kendi kendine yetinenlerindir” diyor. Nietzche de ‘üst insan’ tanımında farkındalığa varan bilinciyle, kitle yığınının değerlerine uymayan kendi ahlaki değerlerini oluşturması, sözleriyle dolaylı olarak kendini tanımak kavramını ele almıştır. Farabi, bu düşünceyi şöyle destekliyor; “kendinden başka bir şeye ne kadar çok bağımlı olursan, o kadar az mutlu olursun.” Yanlış anlaşılmamalıdır ki insanın insana ihtiyacı yoktur, herkes kendine yetebilir. Hayır. Burada bahsedilen hayatını denge içinde yönlendirilebilmektir. Psikiyatr Carl G. Jung ise günümüzde koçluk ve terapi seanslarında da sıkça kullanılan bir yaşam çemberiyle katkıda bulunmuştur. Bu çalışma için görseli indirerek çıktı alın. Çember içindeki her yaşam alanınız ile ilgili kendinize bir skor belirleyin. En yüksek skor olan 10 derecesi, o alanda idealinizdeki yaşam vizyonunuz ile ilgilidir. Bu çalışma, arzu ettiğiniz yaşam şekline ne kadar yakınsınız sorusu üzerine odaklanır. Yaşam dengelerimizi bozan sorunların varlığında etkili çözümler sağlayabilecek yaşam becerileri geliştirmeli, uyum yeteneklerimizi artırmalı ve kaynaklarımızı harekete geçirmeliyiz. İçinde bulunduğumuz durumu ve nerede takıldığımızı fark etmek, hareketi başlatır. Etkileyen Faktörler Nelerdir ?
  • Alışkanlıklar
  • Korku
  • Yaş
  • Hazırbulunuşluk
  • Çevre
  • Kalıtım
Gestalt bilişsel öğrenme kuramında ‘öz yeterlilik’ algısını etkileyen faktörleri şu şekilde sıralamıştır;
  1. Doğrudan yaşantı : Daha önce yaşadığın bir olayı tekrar yapabileceğini söylemek.
  2. Dolaylı yaşantı : Modelin yaptığını ben neden yapamayayım düşüncesidir.
  3. Sözel ikna : “Sen yapabilirsin” demek.
  4. Psikolojik durum : Duygusal durum

Hem Kendine Yeten Hem Sosyal İnsan Nasıl Olur?

İnsani ilişkilerde; bağımlı olmadan ama sadık kalarak, pes etmeden ve kararlı olarak, kimseye mecbur olmadan ama insanları kaybetmeyerek, yalnız kalmayarak ama anlamsız kalabalıkta boğulmayarak, anlık zevkler peşinde değil genel huzuru yakalayarak, kendini tanıyarak ve ne istediğini bilerek bir yaşam sürmeliyiz. Gelişim ve kendini bulmak varoluş devam ettiği sürece olacaktır. Bu yüzden kolaylıkla ve çabucak olması beklenemez. Bunu gelişimin devamlılığı ve bireyin bir şeyleri tecrübe etmesi sonucu elde edeceği bir ödül olarak düşünebiliriz.  Son olarak ‘kendi kendine yetmek’ durumunu kişinin kendine ait standartlar oluşturarak davranış gerçekleştirmesi ve öz düzenleme yapması olarak tanımlayabiliriz. Seçimlerimizi ve ihtiyaçlarımızı yöneterek hayatımızı kolaylaştırmanın önemine değinen ‘Az çoktan fazladır' videosuna da " target="_blank" rel="noopener noreferrer">buradan ulaşabilirsiniz. Kaynak: 1 , 2