İşçi Üniformasından Anarşinin Sembolüne: Kot Ceket

İşçi Üniformasından Anarşinin Sembolüne: Kot Ceket
  • 1
    0
    0
    0
  • Her yaştan ve her stilden insanın dolabında bulunan “kot ceket”in günümüze ulaşana kadar yaşadığı uzun yolculuğu biliyor musunuz? Her gardırobun anahtar parçası olan kot ceketin yaklaşık yüz kırk serüvenini birlikte incelemeye ne dersiniz? Kot ceketin ortaya çıkışından önce biraz kotun yani “Jeans”in ortaya çıkışından bahsetmekte yarar var. Kot kumaşı, ilk olarak İtalya’nın pamuk şehri olarak kabul edilen Genoa şehrinde üretilmiş ve İtalyan denizcilerin kıyafetlerinde kullanılmış. Daha sonra bu kumaşın dayanıklılığından etkilenen Nîmes kasabasındaki Fransızlar, kumaşı taklit etmeye çalışarak ona “de Nîmes” ismini vermişler. Fakat, Fransızların “de Nîmes” kumaşı orijinal İtalyan kumaşı kadar başarılı olamamış. Fransızların bu başarısız denemesinin ardından Amerika’da yaşanan “the California Gold Rush” çılgınlığı sırasında Levi Strauss adında bir adam “de Nîmes” kumaşını ithal ederek kovboylar, madenciler ve demiryolu işçileri için “jeans” diye adlandırılan dayanıklı pantolonları 1870 yılında tasarlar. İlk “jeans”den bir on yıl kadar sonra yani 1880 yılında yine Levi Strauss tarafından işçi gömleği olarak tasarlanan ilk kot ceket piyasaya sürülür. Yaşam standartlarını en basit düzeyde tutmak zorunda kalan işçi sınıfı arasında bu dayanıklı kumaştan üretilmiş pantolonlar ve ceketler epeyce popüler olur. Ayrıca, kotun o koyu mavi rengi yaptıkları işin doğası gereği ortaya çıkan kirin kolayca saklanmasına ve işçilerin toplum içinde daha düzgün bir şekilde karışmasına olanak sağlar. İşçi sınıfı için kullanılan “mavi yaka” teriminin çıkış noktası da buradan gelmektedir. İşçi sınıfının mavi yakasına kontrast yaratacak şekilde giydikleri beyaz gömlekler nedeniyle de ofis çalışanları için “beyaz yaka” terimi kullanılmaya başlanmıştır. Böylece, “mavi yaka” ve “beyaz yaka” terimleri birer sosyo-ekonomik semboller olarak hayatımıza girdi. Peki ya kot ceket, işçi sınıfı üniforması sıfatından çıkarak gençlerin isyan, anarşi ve karşı kültür simgesi olmayı nasıl başardı? Tabi ki zamanın popüler filmleri ve kişileri sayesinde. Kot ceket, ilk olarak 1953 yılında “Rebel Without A Cause” filminde Marlon Brando tarafından daha sonra da "Jailhouse Rock" klibinde Elvis Presley tarafından giyildi. Öncelikle Elvis Presley olmak üzere bu iki popüler ögenin kot ceketli görüntüsü bu parçanın gençler arasındaki durdurulamaz yükselişini başlattı. “Kötü çocuk” imajına bürünmek isteyen gençler, koşarak kot ceket satın alıp giymeye başladı. Kötü çocuk imajının yanı sıra kot ceket, gençler arasında topluma karşı bir isyan sembolü olarak görülüyordu. Gençlerin topluma ve ailelerine “Sizin bizimle ilgili beklentilerinizi umursamıyoruz.” deme şekilleriydi. Hatta kendi özgün kişiliklerini ortaya koymak için ceketlerini kendilerine göre şekillendirdiler. Gençler arasında oldukça popüler olan ve isyanı sembolize eden bu kıyafet elbette ki yasaklanacaktı. O dönemde pek çok okul, kampüste kot ceket giyilmesini yasakladı. Peki bu yasağın sonucunda ne oldu? Tabi ki her yasakta olan şey: DAHA DA ÇOK İLGİ ÇEKTİ! 1960lı yıllara gelindiğinde kot ceket başka bir karşı kültür ve isyan hareketinin ortak sembolü olmayı başardı: Hippi kültürü. Hippi gençler, genelde politik sloganlı tişörtler üzerine giydikleri kot ceketlerini umutlarını ve benimsedikleri hayat tarzını yansıtan yazı ve tasarımlarla kişiselleştirdi. Kimi zaman kollarını kestikleri ceketlerini çıplak vücutlarının üstüne giyerek tüm vücutlarını kaplayan dövmelerini sergilediler. Böylece, kot ceket, işçi sınıfının beklentisini karşılayan dayanıklı bir kıyafet olmanın ötesine geçerek her türlü eşitsizliğe karşı gelmenin bir simgesi olmayı başardı. Tarihteki ilk unisex kıyafet olma özelliği ile de kadınların kurtuluşunu ve cinsel özgürlüğünü simgeleyen ve destekleyen mükemmel bir kıyafet olarak kabul edildi. Kot ceket, yine 1960larda Modernistler tarafından dışlansa da Punk kültürünün “kendin yap (DIY)” tavrına en uygun kıyafetlerden biri olması sebebiyle hızlı yükselişine devam etti. 1980lerde ise gençler tarafından daha soğukkanlılık ve rahat tavrı simgelediğine inandıkları yıpratılmış kot ceketler popüler olmaya başladı. Hatta aynı dönemlerde yıpranmış kot ceketlere dizi yırtık kotlar da eşlik ediyordu. İlk dizi yırtık kotlar, erkek seks işçilerinin sürekli dizlerinin üzerinde çalışmasından dolayı pantolonlarının o bölgelerinin yıpranmasıyla ortaya çıktı. Ayrıca, 1970ler ve 1980lerde homoseksüel erkekler, aşırı maskülenlikle birlikte yüksek seksapelite kazandırdıklarına inandıkları kot ceketi fazlaca stillerinde kullanmaya başlamışlardı ve bu stile “Clone” görünüşü deniyordu. 1980ler ve 1990lar boyunca Grunge stilinin üniforması olarak kabul edilen rengi solmuş tişörte ve kareli gömleğe eski ve fazlaca giyilmiş kot ceketler eşlik etti. Daha sonra yine 90larda daha düz bir stile sahip olmaya başlayan kot ceketler, tasarımcıların özel olarak tasarladığı pahalı bir kıyafet olmaya başladı. Bu dönemde daha çok hiphop ve rap müzisyenleri ve onların hayranları tarafından kullanılıyordu. Günümüze geldiğimizde ise gerek günlük gerekse gece hayatımızda büründüğümüz her türlü stili oldukça iyi bir şekilde tamamlayan kot ceketler hepimiz için anahtar parçalardan birine dönüştü. Bu kadar uzun bir geçmişi ve birden fazla kullanımı olan kot ceketlere dolabınızda kalıcı bir yer açmayı ihmal etmeyin! Kaynak: 1, 2

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.