Advertisement
Advertisement

Makyajın Kökenleri Nereye Dayanıyor?

Makyajın Kökenleri Nereye Dayanıyor?
  • 1
    0
    0
    0
  • Marilyn Monroe şu sözleriyle dikkatleri üzerine çekmiştir: “Gülümsemek bir kadının yapabileceği en güzel makyajdır.” Ancak şunu da eklemek gerek ki gülümsemek 1900’lerin Amerika’sında çoğu kadının yapabileceği tek makyajdı. Bésame Cosmetics kurucusu ve makyaj tarihçisi Gabriela Hernandez, bir zamanlar makyajın aldatıcı bir unsur olarak görüldüğünü söylüyor. “Geçen yüzyılın başlarında makyaj, bir kadının zorunlu aksesuarı olarak kabul edilmiyordu. Üstelik makyaj karşı cins tarafından da dürüst bulunmuyordu çünkü gerçek olmayan bir şeyi sergiliyordunuz.” diye ekliyor Hernandez. 21. yüzyıla geldiğimizde -2018’de makyaj malzemesi satışlarının 8.1 milyar dolara ulaştığı bir dünyaya- makyajı artık toplumun ayrılmaz bir parçası olarak görmemek imkansız. Her gün sosyal medya üzerinden çeşitli içeriklere sahip, sayamayacağımız kadar çok makyaj paylaşımı ile karşılaşıyoruz. Gabriela Hernandez’e göre, makyajın popülaritesi ve bugün sahip olduğu milyar dolarlık pazarı 1920’lerde Hollywood tarafından öne sürüldü. “Hollywood filmleri yapmaya başladığımızdan bu yana aktrisler makyaj yapıyor ve onlar tarafından desteklenen bu görünüm kadınlar arasında yaygınlaşıyor ve kabul görmeye başlıyor.” diye açıklıyor Hernandez. Flapper kadınları, 1920'lerde ortaya çıkan Swing akımının bir yaşam tarzı haline gelmesiyle dönemin özgür kadınları arasında yer alıyor ve moda adına bir başkaldırı olma niteliği taşıyorlar. Flapper kelimesi, 'aykırı davranışlarda bulunan genç kadın' anlamına geliyor. Eşi Zelda Fitzgerald da bu akımın öncülerinden olarak görülen Scott Fitzgerald ise Flapper kadınlarını "Hoş, pahalı ve yaklaşık 19'unda" olarak tanımlıyor. Kozmetik kullanımı konusunda geniş çaplı bir etki yaratıp; koyu renk göz makyajı ve dudakları çerçeveleyen, şeklini öne çıkaran  “Cupid’s bow” da dahil olmak üzere dönemin makyaj akımına yön veriyorlar. Hernandez, “Cupid’s Bow”u şu sözlerle açıklıyor: “Belirgin, sivri hatlı bir üst dudak ve altta daha küçük bir kısım oluşturan çerçeve.”. İkinci Dünya Savaşı sırasında makyaj malzemesi üretimi düştüğünde, kozmetik endüstrisi 1950’lerde büyük bir geri dönüş yakaladı. Gabriela Hernandez’in Fox News’a yaptığı açıklamaya göre bu ''erkekler savaştan döndükten sonra kadınların evlenmek, karşı cinse çekici görünmek ve çocuk sahibi olmak için yarattığı bir çeşit dalga'' idi. Ultra feminen bir makyajı destekleyen pastel renkler, bele oturan elbiseler, sivri uçlu sütyenler ve büyük, uçuşan etekler. “50’lerle birlikte dudaklar daha kalın ve geniş bir hale geldi, kaşlar daha kalın ve belirgin, eyeliner ile birlikte kedi gözü makyajı da daha vurgulu.” diyor Hernandez ve ekliyor “Kadınlar üzerinde nasıl görünmeleri gerektiğine dair büyük bir baskı vardı ve bu da kendileriyle barışık olmalarını engelleyen türden bir şeydi. Her zaman mükemmel eş rolünü üstlenmek zorundaydınız.” Kaynak: 1, 2

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.