Kendilerini İstanbul-Boston'lı indie pop ikilisi olarak tanıtan Düşün, yine kendilerinin bir janr olarak değil de bir tarz olarak tanımladıkları "bedroom pop"un ülkemizdeki yepyeni temsilcileri. Ağustos'tan beri şarkılarını dinleyicileriyle paylaşıyorlar. Hatta geçtiğimiz ay Anahit Sahne'de Ati ve Aşk Üçgeni'nden önce ilk konserlerini verdiler.
Dinleyene Rex Orange County tadı veren ikili, bir türle sınırlanmak istemediklerini ve hali hazırda çıkarmış oldukları üç teklide, hatta daha çıkmamış olan şarkılarında hep farklı şeyler denediklerini, bunun da onlara heyecan ve hız kattığını söylüyorlar.
Grubun iki biribirinden heyecanlı ve samimi üyesi Onur Ata Çeliker ve Arsan Salaryfar ile birer yaseminli yeşil çay üzerine Düşün ve yaptıkları müzik hakkında, yeni projeleri hakkında konuştuk.
Öncelikle ikinizin de kendinizi tanıtmasını isteyeceğim. Nerede okuyorsunuz, neler yapıyorsunuz, müzikle nasıl yollarınız kesişti?
Onur Ata Çeliker: Onur ben Abi. Bilgi Müzik'teyim. 20 yaşındayım. Müziğe 11 yaşında gitar çalmaya başlayarak başladım. Sonra şarkı söylemeye falan başladım. Cover yapıyordum kendi kendime. Sonra Arsan'la lisede tanıştık, grup kurduk, Vodafone Freezone Liselerarası Müzik Yarışması'na katıldık. Orada ben En İyi Vokal seçildim. Sonra "olabiliyormuş demek ki, müzik yapabiliyorum" dedim. Sonra şarkı yazmaya başladım ve gelişti. Sonra da Düşün oldu.
Arsan Salaryfar: Ben 20 yaşındayım. Ben de sanırım 11 yaşlarında başladım müziğe. Sonra metali keşfettim ve çok hoşuma gitti. Gitar çalmaya başladım ben de. Ondan sonra bir grup keşfettim, Dream Theatre. Çok manyak hoşuma gitti müzikleri ama hiçbir şey anlamıyordum. O yüzden o grubun şarkılarını çalışmaya başladım. Hani nasıl yapılıyor, ters mühendislik stiliyle biraz. Lisede okul grubunda çaldık Onur'la. Üniversitede de müzik okumaya karar verdim ben de. Berklee College of Music'e başvurdum. Yetenek sınavına girdim, kabul aldım. Bundan sonra sadece gitardan çıkıp, caz, hiphop falan dinlemeye başladım. Bu yaz döndüm, sonrası Düşün'ün kuruluş hikayesi.
Buradan oraya geçelim o zaman. Düşün nasıl oluştu?
A.S: Ben bu yaz döndüm. Yazın bir gün Onur'lardaydık. Dedik hadi müzik yapalım. Benim geçen yaz yaptığım bir müzik vardı, işte Basit Güzel Şeyler'in müziği. Onur da onun üstüne doğaçlama bir şeyler söylüyordu. Sonra Basit Güzel Şeyler dedi ve bu benim çok hoşuma gitti. Sonra oturup ona söz yazdık ve böylece Düşün kuruldu.
O.A.Ç: En başta biz sadece yapıyorduk aslında. Yayınlamak falan istiyorduk ama bu kadar net bir fikrimiz yoktu. Sonra isim bulma olayı gelişti. Sonra da yayınlamaya başladık şarkıları.
İsim bulma olayı nasıl oldu peki?
O.A.Ç: Şöyle, oturduk isim düşünmeye başladık. Dedik madem bunları yayınlayacağız, isim lazım. Saçma sapan şeyler söylemeye başladık, böyle her şeye "aa bu" falan diyip sonra "yok be" oluyoruz. Ama her zaman süreçte bu gerçekleşiyor. "Abi düşün, bulucaz" diyoruz birbirimize. Sonra bir an şey oldu "Düşün neden olmasın?" ve Düşün oldu.
Bireysel bir şeyler soracak olursak Arsan, Berklee'deki iki senen seni ve Düşün'ü nasıl etkiledi?
A.S: Bir kere etrafımda herkes orada benden milyon kat iyi müzisyenler. Yaptığım her konuşma iki yıl boyunca müzik üzerineydi. Sabah kalkıyorum oda arkadaşımdan bir şey öğreniyorum. Dersten hemen önce birinden bir şey öğreniyorum. Tabi derste bir şey öğreniyorum. Hem bir çalışma disiplini aşılandı hem de sanırım okuldan aldığım en önemli şey bir şeyi duyduğumda "hım güzelmiş" demek yerine "aa bu derste gördüğümüz olay burada var" diyerek kafamdaki sesleri ve zevkimi somut bir şeye tercüme edebilme yetisi oldu. Bu sene Düşün'e yoğunlaşıyorum. Önümüzdeki sene tekrar gideceğim.
A.S: Bir de ben burada geçen Basit Güzel Şeyler hakkında bir fun fact paylaşmak istiyorum. Onun müziğini yaptığımda bir arkadaşımla oturuyorduk. Arkadaşım da barista olarak bir yerde çalışıyordu. Milkshake'ler hakkında ders veriyordu bana. Milkshake'le smoothie'nin farkı hakkında falan. Orada milkshake'e alternatif kelimeler bulmaya çalışıyorduk ve arkadaşım "fruitmilk" dedi. Çok tatlı geldi bu kelime, ben de gittim "fruitmilk" diye bir grup kurdum kafamda. Onların yapacağı potansiyel şarkı olarak Basit Güzel Şeyler'in müziğini yaptım.
Bir milkshake'in yapabileceği bir şarkı gibi mi?
A.S: Aynen öyle.
Kendiniz ayrı ayrı müziklerinizi yaparken neden birleştiniz? Neden birliktesiniz Düşün'de?
O.A.Ç: Bizim şarkı yaparken çok sağlıklı işliyor süreç.
A.S: Evet, çok güzel bir kimyamız var.
O.A.Ç: Hiç "Abi şunu da yapalım, bunu da yapalım." olmuyor mesela. O an ikimizin de istediği oluyor.
A.S: Fikir ayrılığına düştüğümüz tabi oluyor ama fikir ayrılıkları hep şeyle bitiyor. "Aa, doğru haklısın."la bitiyor.
O.A.Ç: Evet, genelde insanlarda öyle olmuyor çünkü.
Ne tür müzik yapıyorsunuz? Nedir bu "bedroom pop"? Örnek aldığınız yerli/yabancı sanatçılar kimler oldu? Ne dinlediniz de bu gelişti?
A.S: Bedroom pop bir türden çok, bir akım da demek istemiyorum. Bedroom pop dediğinde insanların aklına bir sound gelmiyor aslında ya da bir tür. Ama bedroom pop'un olayı özellikle 2013-14 sonrası, Amerika ve İngiltere'de yine güzel tatlı pop müzik ama bağımsız ve adı üstünde "bedroom pop" yani evde kaydedilmiş şeylerdi.
O.A.Ç: Yaptığımız tür... Bence direkt tür olsun diye yapmıyoruz. O an öyle gelişiyor. Düşün'e oranla etkilendiğimiz sanatçılar biraz farklı aslında özellikle Arsan'ın. Ben mesela uzun zamandır genelde vokal şarkıları çok dinliyorum. The 1975 falan seviyorum, sahne şovları çok hoşuma gidiyor. Jeff Buckley çok severim.
A.S: Aslında bizim sound'a benzeyen çok şarkı dinlemiyordum. Ama lise sonda daha çok indie pop ve hiphop dinlemeye başladım. Alakalı olarak Mac DeMarco, Rex Orange County çok sevdiğim gruplar. Ama beni kişisel olarak daha çok etkileyen, jazztronica diye bir tür var mesela. Elektronik müzik, ama daha cazımsı elementler var içinde. Genelde beni parçalarda içine çeken şey beklenmedik teknik bir kısmı olması. Bana ilham veren de o oluyor.
Peki bu aralar en çok hangi şarkıları, sanatçıları dinliyorsunuz?
O.A.Ç: Abi ben Nothing But Thieves'i çok seviyorum ya. Evet. Bu aralar da The 1975'ın bir şarkısı var onu çok dinliyorum. I Like America & America Likes Me.
A.S: Bu sene en çok dinlediğim sanatçı, Tennyson diye bir ikili var, Kanada'dan. İki kardeş, kız kardeş bateri çalıyor, erkek kardeşi de klavye falan çalıyor. Onların da L'oiseau qui danse diye bir şarkıları var. Onu çok dinliyorum.
Şu ana kadar üç single'ınız çıktı. Şarkı yazma, kaydetme süreciniz nasıl oluyor? Kim yazıyor, kim çalıyor, kim söylüyor?
O.A.Ç: Biz yazın çok şarkı yaptık. Orada da bir şey görüyoduk, etkileniyorduk. Diyorduk "hadi biz de böyle bir şey yapalım." Arsan çalıyor enstrümanları. Ben vokalleri yapıyorum. Sözleri de ben yazıyorum. Onun dışında şarkının genel hatlarına beraber karar veriyoruz. Bu böyle çok iyi, şu şöyle kalsın. Öyle birlikte düşünüyoruz genelde.
A.S: Evde yapıyoruz her şeyi. O yüzden biraz daha rahat oluyor, düşünmek. Ana enstrümanım bas diyebilirim. Onun dışında her şarkıda olmazsa olmaz çaldıklarım: bas, gitar, klavye, bateriyi de bilgisayardan yazıyorum. Genelde hızlı bir şekilde bitiriyoruz şarkıları.
O.A.Ç: Şey süreci oluyor. Genelde yapıyoruz ve arabaya binip orada dinliyoruz şarkıları. Öyle bir gaza getiriyoruz kendimizi.
Piyasada bolca alternatif müzik grubu var. Sizce onları öne çıkaracak olan nedir? Siz öne çıkmak için neler yapıyorsunuz?
A.S: Bence bu tarz gruplarda öne çıkaran şey, şarkıların değişik olması. Değişikten kastım ortada bir senfoniye falan girmesi değil. Ama çok alışık olduğumuz sound'dan farklı olması. Çünkü sıkıyor insanı artık o. Akustik gitarla dört akor üstüne şarkı söylemek yerine, eskiden yapılmış şeylere bağlı kalmaya çalışmamak. Bu tarz bilinen alternatif grupların en güzel olayı o bence. Eskiden radyoda dinlediğimiz Türkçe şarkılar gibi olmamaları. Bi' de samimiyet. Bu tarz gruplar sosyal medya hesaplarında çok cana yakın davranıyorlar, sözler tatlı oluyor falan.
2019 yılında her ay bir şarkı gibi bir hedefle başlamışsınız. O nasıl gidiyor, devam ediyor mu, devam edecek mi?
O.A.Ç: Şu anda Aralık, Ocak ve Şubat'ta çıkacak şarkılar hazır.
A.S: Sıradaki şarkımız da Gökyüzü. Genelde bir şarkı yaptıktan sonra, o tarz bir şey yapmak istemiyoruz. Sonra da farklı bir şey yaptığımız için zaten heyecanlanıp, hemen bitiriyoruz. İlk iki şarkımız daha böyle mutlu, enerjik şarkılardı. Üçüncü şarkımız daha melankolik. Dördüncü parçamız da mesela diğerlerinden aşırı farklı oldu. Böyle klavye dolu biraz, romantik bi' parça.
O.A.Ç: Baya romantik.
O zaman Aralık şarkınızı ne zaman bekleyebiliriz?
O.A.Ç: Şöyle, kapak fotoğrafı gelince yayınlayacağız. (gülüyorlar) Mixmaster'ı falan bitti.
Mixmaster'ı, kapak fotoğraflarınızı nasıl yapıyorsunuz?
O.A.Ç: İlk şarkının mix'ini Arsan yaptı. Diğer şarkılarınkini Adham Farid yaptı. Çok sevdiğimiz bir insan kendisi. Kapak fotoğraflarını da İlayda Keskinaslan ve Yağız Yeşilkaya yaptı.
A.S: İkisi de arkadaşlarımız, ikisi de çok yetenekli insanlar. Çok yardımcı oldular bize.
Geçtiğimiz ay Anahit'te Ati ve Aşk Üçgeni ile ilk konserinizi sahnelediniz. Nasıldı? Daha fazla konser var mı önümüzde, böyle şeyler olursa Listenary takipçileri bunu nereden öğrenebilir?
O.A.Ç: Instagram sayfamızdan ve Spotify'dan konser olduğu zaman duyuru yapıyoruz. Daha fazla konser olacak. Hepsi ayarlanma sürecinde. İlk konserimiz güzel geçti-
A.S: Mükemmeldi. Biz genelde ikimiz çaldığımız için hiç böyle grupça çalmamıştık ve konser ayarlandığında "N'apıcaz" olduk. Çünkü hiçbir grup üyesi yok. Bir hafta kalmış. Konser Cumartesi günüydü. Ondan önceki Cumartesi grubu ayarladık. Bateride Mehmet Ali Şimaylı, gitarda Ozan Kınasakal, yine gitarda Enes Küçük. Hepsi yakın dostlarımız ve efsane müzisyenler. Çok sağ olsunlar, bir haftada tüm şarkıları öğrendiler.
Sadece kendi şarkılarınızı mı çaldınız?
O.A.Ç: Evet, çıkmayan üç şarkımızı da çaldık. Toplamda altı parça.
A.S: Hatta çaldığımız şarkılardan biri, iki ay sonra çıkacak. Onu Perşembe günü bitirdik ve onu da hemen öğrendiler. Minnettarız onlara. Gerçekten eğlenceli oldu. Daha çok konser vermek istiyoruz.
Son olarak Düşün ne yapmak istiyor, kimlere hitap ediyor ve ileride nasıl bir grup olsa çok mutlu olursunuz?
O.A.Ç: Düşün, dinleyen herkese hitap ediyor bence. Seviyorsa çok iyi. İleride büyük sahnelerde çalmak istiyoruz, güzel şovlar yapmak istiyoruz. Biz baya istiyoruz, çok şey istiyoruz aslında.
A.S: Gerçekten çok şey istiyoruz ve çok sabırsızız. Bir an önce daha çok şarkı çıkaralım. Daha çok insan dinlesin, daha büyük şeyler yapalım. Yazın uzun bir albüm planımız var. Böyle hiçbir kısıtlama olmadan, hiçbir şarkı formuna da bağlı kalmadan. Değişik enstrümanlar, değişik fikirler olsun istiyoruz. Değişik işlerin daha çok insana ulaşmasını istiyoruz.
https://open.spotify.com/artist/5sr7Y9wyXl23Q7lQ9IV44g?si=6jfEfGnURMSRHcI-vN8u1Q
Yorum Bırakın