İstanbul Sözleşmesi Yaşatır!

İstanbul Sözleşmesi Nedir? Neden gereklidir ve iptali neden asla ama asla düşünülmemelidir?

Gün geçmiyor ki bir kadın daha şiddet görmesin, bir kadın daha tacize uğramasın, bir kadın daha öldürülmesin. Son olarak 27 yaşındaki üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'in vahşice öldürülmesiyle birlikte gündem haline gelen İstanbul Sözleşmesi tam olarak nedir ve neden uygulanmalıdır?

Kamuoyunda “İstanbul Sözleşmesi” olarak anılan sözleşmenin, resmi adı, “Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi”dir.

İstanbul Sözleşmesi kadınlara yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, kadınların her türlü şiddetten korunması, kadınlara yönelik şiddetin faillerin kovuşturulması, yargılanması ve cezalandırılmasına ilişkin hükümler içeren; kısacası kadınları "yaşatma" amacı güden sözleşmedir.

Aslına bakılırsa 11 Mayıs 2011’de imzaya açılan İstanbul Sözleşmesi’ne ilk imzayı Türkiye adına, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu attı. İlk imzacı olunmasına rağmen uygulamada maalesef ki uygulanmamaktadır. Hatta son zamanların gündeminde ise "iptali" konuşulmaktadır.

Sözleşmenin amacı ve kapsamını anlamak için sözleşmenin ilk iki maddesine bakmak yeterli oluyor. Sadece bu iki madde bile kanaatimce iptali düşüncesinin kalkması için yeterlidir.

Madde 1 – Sözleşmenin Maksatları

1-  Bu sözleşmenin maksatları şunlardır:

a.  kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak;
b. kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak;
c.  kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak;
d.  kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti ortadan kaldırma amacıyla uluslararası işbirliğini yaygınlaştırmak;
e. Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak.

2- Tarafların söz konusu Sözleşmenin hükümlerini etkili bir biçimde uygulamalarını sağlama amacıyla bu Sözleşmede spesifik bir izleme mekanizması oluşturulmuştur.

Madde 2 – Sözleşmenin Kapsamı

1- Bu Sözleşme, aile içi şiddet de dahil olmak üzere, kadınları orantısız bir biçimde etkileyen, kadına karşı her türlü şiddet için geçerli olacaktır.
2-  Taraflar bu Sözleşmeyi tüm aile içi şiddet mağdurları için uygulamaya teşvik edilir. Taraflar bu Sözleşmenin hükümlerinin uygulanmasında toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin kadın mağdurlarına özel olarak dikkat göstereceklerdir.
3-  Bu Sözleşme, barış zamanında ve silahlı çatışma durumlarında geçerli olacaktır.

İstanbul Sözleşmesi Şiddetin Hangi Türlerini Kapsar?

İstanbul Sözleşmesi psikolojik şiddet, ısrarlı takip, fiziksel şiddet, tecavüz, zorla evlendirme, kadın sünneti, kürtaja zorlama, zorla kısırlaştırma, tecavüz ve taciz dahil cinsel şiddet olmak üzere kadına yönelik şiddetin tüm türlerini içeriyor.

Sözleşme çerçevesinde eviçi şiddet, aynı evde yaşıyor olsun ya da olmasın mevcut ya da eski eş ya da partnerler arasında yaşanan her türlü şiddet edimini içerecek şekilde anlaşılır.

Dolayısıyla “aile” olmayı, evlilik birliği içinde bulunmayı ya da aynı evi paylaşıyor ya da paylaşmış bulunmayı gerektirmez.

Peki İstanbul Sözleşmesi Ne Değildir?

İstanbul Sözleşmesi, “aile”ye materyalist çerçeveden baktığı bilgisi yanlıştır. Sözleşme, “aileye” toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı üzerinden bakar ve kadın ve erkeği eşit olarak konumlar.

“İstanbul Sözleşmesi, Türkiye toplumuna dayatılıyor” düşüncesinin hiçbir karşılığı yoktır. Çünkü, Sözleşme, Türkiye’deki kadın hareketinin öncülüğünde dünya kadın hareketinin mücadelesinin sonucu ortaya çıktı. Tam da bu topraklardan çıktığı ve İstanbul’da imzalandığı için adı İstanbul Sözleşmesi’dir.

“Bu sözleşme Müslüman toplumun âdet, töre, örf ve din gibi temel değerlerini ortadan kaldırmak için düzenlenmiştir.”. Kimi çevrelerce yayılmaya çalışılan bu ifadenin de hiçbir gerçekliği yok. Sözleşme, şiddet gören kadınları korumayı, şiddeti önlemeyi, hedefler.

İstanbul Sözleşmesi, aile düşmanı değildir. Ailede yer alan bireyleri eşit konumlandırır ve “kadının beyanı esastır” ilkesini benimser.


Kadınların ölmemesi, öldürülmemesi dileğiyle.