Yıllar önce Tool’un The Pot şarkısının klibi  olarak düşündüğüm -çoğumuz böyle içselleştirdik- kısa filmin peşine düşmüştüm. Karşıma Fransız bir yönetmen ve onun sancılı filmleri çıkmıştı.  O zamanlar pek anlamasam da -şu anda da tam anlamıyla çözdüğüm söylenemez-  La Planéte Sauvage’i izleyip hayran olmuştum, daha sonra devamı gelmişti tabii. Bir kere tadını alınca devam ettirmek istiyorsunuz bu yönetmenin filmlerini. Gelelim Les Escargots’a..

Kadın imgesi üzerine kurulu bir dünya ile başlıyor Les Escargots. Kadın doğurganlığı temsil eder, örneğin Havva insanlığın devamlılığını sağlamıştır.  Dünyanın kadının ayakları altında olmasına bu açıdan yaklaşılabilir. Ardından yavaşça minik bir kasabada yaşlı çiftçinin sakin yaşamına geçiş yapılır. Çiftçi, ürünleri için bolca emek gösterir. Bakar ki emek acılı bir şey, bunu sonuna kadar kullanır; ölüm düşüncesi de buna dahil, bir kafatasına bakıp daha fazla ağlar mesela. Neticede çiftçi başarılı olur, tarlasında kocaman mahsuller yetişir ve ardından tarlayı salyangozlar basar. Bu salyangozlar, kocaman hayvanlara dönüşür ve kasabaya sığmaz şehre giderler. Şehirde, bir binanın penceresinden çıplak bir kadını gören salyangoz, onu takip etmeye başlar. Maya mitolojisinde salyangoz, cinsellikle bağdaştırılır. Böyle yorumlanırsa, bu sahne için çiftçinin bastırılmış hazlarının dışa vurumu denilebilir. Mahsulleri kocaman olan tarlayı salyangozların basması, çiftçinin korkularını temsil ederken daha de derinde saklanan hazlara bu şekilde vurgu yapılır. 

Les Escargots ve La Planète Sauvage arasında çoğu yerde benzerlikler var. Örneğin; La Planéte Sauvage çiftleşme sahnesiyle biter. Aynı şekilde, Les Escagots’da bir ovanın ortasında salyangozların çiftleşme sahnesi bulunur.

Film, bir kasabadan şehre geçiş, cinselliği arzulayış, geri dönüş üzerine kuruludur. Salyangozun kullanılması, özellikle kabuğu, yeniden doğuş, var oluş imgesi olarak görülebilir. İnsanın kabuğundan sıkılıp yeni şeyler keşfetmek istemesi, sonra kendi kabuğuna geri dönmesi gibi.

Salyangoz metaforu çoğu filmde mevcuttur. Örneğin Tolga Karaçelik, Sarmaşık filminde neden salyangoz kullandığını soranlara, cevabını net bir şekilde vermeyerek anlam bulma işini izleyenlere bırakmıştır. Netflix yapımlarından biri The Platform’da da  başkahramanın en sevdiği yemek olan escargotsun hazırlanışının özellikle üzerinde durulmuş, The Ruben Brandt, Collector’de ise trenler geçerken orada dolaşan bir salyangoza yer verilmiştir.

Varoluşçu yaklaşıma sahip filmlerde, yönetmenler belki salyangozun biraz fantastik durmasından belki de ona atfedilen anlamlardan dolayı bu metafora sıkça yer vermişler, bazıları ise bunun bir anlamı olmadığını iddia etmişlerdir. Ancak metaforik anlamlarına bakıldığında bu esrarengiz görünümlü hayvanın filmlerde kullanılması pek de rastlantısal durmuyor. 

Kabuğunuza iyi bakın!