Machiavelli Ve İbn Haldun Perspektifinden Covid-19 Pandemisi

Machiavelli Ve İbn Haldun Perspektifinden Covid-19 Pandemisi
  • 17
    0
    0
    6
  • Hepimizin de çok iyi bildiği üzere, Aralık ayının başlarında, Çin’in Wuhan kentinde patlak vermiş olan COVID-19 tüm dünyayı yerinden oynattı ve bunun sonucunda Dünya Sağlık Örgütü, pandemi ilan etti. Küreselleşmenin de çok büyük rol oynaması nedeniyle her coğrafyaya, her ülkeye yayılmış olan bu virüs, etkisini sürdürmeye devam ediyor. Her ne kadar devletler ‘’normalleşme’’ adı altında belirli politikalar izleyip eski hayatımıza geri dönme yoluda belirli adımlar atmaya çalışsalar da COVID-19 Pandemisi bizim için hala büyük bir tehdit. Haziran ayı itibariyle, COVID-19 Pandemisi’nin 7. ayını dolduruyoruz. Peki bu 7 ay boyunca insanlar, toplumlar ve devletler neler yaptılar? Eğer bu soruyu dünya genelini baz alarak cevaplayacak olursak, birçoğumuzun evlerde karantinaya girdiğini ve zorunlu olmadıkça dışarıya çıkmadığını söylemek mümkündür. Devletler tarafından ise çoğunlukla belirli sosyo-ekonomik, psikolojik vb. ihtiyaçları içerisinde barındıran yardım paketlerinin topluma dağıtıldığı kampanyalar yürütüldü. ‘’Yeni bir düzen mi gerekiyor?’’, ‘’COVID-19 ile devletler nasıl mücadele ediyor, hangileri daha iyi?’’ vb. gibi sorular ve bu soruların devamında tartışmalar gündeme geldi. Siyasi ve toplumsal açıdan hayatımıza birçok değişiklik getirmiş olan bu virüsün, gelecek günlerde de -belki de yıllar boyunca- iyi-kötü ayrımı yapmaksızın gerek toplumlar, devletler, insanlar seviyesinde de birçok değişikliğe neden olacağı göz ardı edilemez bir gerçektir. 

    Tam da belirsiz değişimlere yelken açıyor olduğumuz bu günlerde, zamanında eskiden kopup yeniye yönelen ve Çağdaş Siyasetin temelini atan devlet adamı Machiavelli ile mevcut durumu açıklamak istiyorum. Machiavelli’yi anlamamız için öncelikle anlamamız gereken belirli argümanlar, konseptler ve varsayımlar vardır. Fortuna ve Virtu bu kavramların en önemlileridir. Fortuna (talih) için Machiavelli, ‘’Talih coştuğu zaman ovaları basan, ağaçları ve yapıları yıkan, toprağı bir yerden söküp bir başka yere koyan coşkun, taşkın bir ırmağa benzetiyorum.‘’[1] demiştir. Yani fortuna, karşımıza her an çıkabilir ve neler getireceği belli olmaz. Virtu (erdem) ise tesadüfü karşılama yeteneğidir. Machiavelli için siyaset de değişime hazır bulunma, yani virtu sayesinde fortunaya dirayetli olabilme işi olarak tanımlanabilir. Virtu’nun hayvani tarafını olduğunu da söyler ve bunlar aslan ve tilkidir. Aslan zor kullanır, tilki ise zihnen güçlüdür ve bir prensin (yöneticinin) bu iki özelliğe de sahip olması gerekir çünkü fortunanın ne getireceği belli değildir.[2] Ayrıca Machiavelli siyaseti her şeyden ayırır ve Cumhuriyet savunucusudur çünkü Cumhuriyet, herkesin virtusunu filtreleyebilecek tek yönetimdir.

    COVID-19 Pandemisi de virtu ve fortuna kavramlarıyla yorumlanabilir. Hayatımızı yerle bir eden bu virüs hiç beklemediğimiz bir anda karşımıza çıktı. Ortaya çıkışı fortunaya, devletlerin pandemi ile mücadele etme yöntemleri de virtuya örnektir. Pandeminin başından itibaren bu virüsle Güney Kore gibi iyi şekilde başa çıkan, İtalya gibi başa çıkmakta zorlanan ülkeler vardı. İşte tam da bu noktada bu felaketi daha hafif şekilde atlatan ülkeleri virtusu yüksek ülkeler olarak nitelendirebiliriz çünkü pandeminin yıkıcı etkileri onları çok sarsmamıştır. Ayrıca Machiavelli’ye göre her ülkenin fortunası farklıdır ve bu farklılığa dayanarak aynı tepkilerin verilmesi ya da virtunun yüksek-alçak olması durumu da değişiklik gösterebilir. Devletler ve yöneticileri tarafından pandemi süresi boyunca, ülkeden ülkeye de değişmek üzere, birçok kısıtlama getirildi. Machiavelli’ye göre siyasetten yola çıkarak ortak iyiye ulaşmak için bu kararlar verilmiş olabilir fakat bazı insanlar bu kısıtlamaların hiçbirine uymadılar. Bu duruma bağlı olarak yöneticilerin belirli bir seviyede zor kullanmaları yanlış bir durum olmayacaktır. Çünkü herkesin çıkarını düşünmek onlar için de zor bir durumdur, her zaman iyi olamazlar. Belirli bir amaçları varsa bu yolda ilerlemek zorundalardır ve bu yolda ilerlerken de ister dini, ister ahlakı kullanabilirler ve bu onları ‘’kötü’’ yapmaz. Çünkü Machiavelli ve teorisi için bir amaç yolunda, siyaset adı altında farklı alanları araçsallaştırmak gayet normaldir ve meşrudur. Machiavelli Prens’te prens için hep iyi olmaya çalışırsa kesinlikle yitip gideceğini, eğer tahtını elinde tutmak istiyorsa katı yürekli olması gerektiğini ve kriz anlarında bu sanata başvurması gerektiğini belirtir.[3] Kısacası virüsün azaltılması yolunda alınan kararlar eğer ortak iyiye atıfta bulunuyor ise, sadece belirli bir kitlenin karşı çıkması prensi ‘’kötü’’ yapmaz. Eğer o kitlenin gözünden ‘’kötü’’ adı altında yorumlanabilecekse bile ortada bir amaç olduğu için olması gerekenin yapılmış olduğunu söylememiz mümkündür. Türkiye’de ‘’normalleşme’’ sürecine girdiğimiz günlerden sonra ülkede karışıklık yaratan sokağa çıkma yasağından bahsetmek istiyorum. Hafta sonu sokağa çıkma yasağı olmayacağı açıklandı, bu açıklamadan sonra sokağa çıkma yasağı ilan edildi ve bu ilanın hemen ardından tekrar sokağa çıkma yasağının olmayacağı açıklandı. Doğal olarak herkesin kafası karıştı. Bu kararların alma ve geri çekilme aşaması görünürde tek bir insan, yani ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştirildi. Bu duruma Machiavelli’nin bakış açısı ile yaklaşırsak yanlış bir politika izlenildiğini söyleyebiliriz çünkü Türkiye, kuruluş aşamasında olan bir ülke değildir ve bu yüzden dakika başı karar değiştirilemez. Türkiye, bağımsızlığını çoktan kazanmış bir ülke olduğu için çok sesli virtu (Cumhuriyet) olmalıdır, tek kişinin karar vermesi kabul edilemez. Kararların denetleyici bir mekanizma ile alınması gerekmektedir. COVID-19 tehlikesini hala sürdürüyor ve bu durumun, yazının başında da belirttiğim gibi dünya düzeni de dahil olmak üzere birçok değişiklik getirmesi mümkündür ve Machiavelli de bunu belirtmiştir. Machiavelli’ye göre ‘’Talih değiştikçe insanlar da davranış tarzlarında inat etmeyip koşullara uyum sağlarlarsa mutlu olurlar, uyum bozulursa mutsuz olurlar.’’[4] Bu sözden de yola çıkarak insanların, toplumların ve devletlerin alışkanlıklarının elbet değişeceğini ve virtularını yükseltme yolunda ilerleyeceğini söylememiz mümkündür. Her zaman fortunalar olacaktır, bu inkar edilemez fakat Machiavelli’nin de belirttiği üzere tarihten dersler çıkartılarak ve yardım alınarak bir bakıma virtular yükseltilebilir.

    Machiavelli’nin eksik noktalarını İbn Haldun ile tamamlayabiliriz. Machiavelli, sadece fortunaların olacağını ve değişikliklere yol açacağını söylerken İbn Haldun’un asabiyye (toplumun bireyleri arasındaki bağ) kavramı ile bu değişimin hangi yönde olacağını söyleyebiliriz. Örneğin sosyal mesafenin hayatımıza girmesiyle insanların arasındaki fiziksel yakınlık seviyesi değiştikçe asabiyye de azalabilir. Bir yandan da herkesin aynı durumda olduğunu göz önünde bulundurursak insanların birbirlerine yardım etme eğiliminin olduğunu da gözlemleyebiliriz, bu durum da asabiyyeyi arttırabilir. Devletler seviyesinde düşününce Machiavelli, devletlerin kendilerine ait fortunaları olduğunu belirtirken İbn Haldun da her toplumun kendi kaderinin olduğunu belirtir fakat İbn Haldun bir noktada bu kaderlerin kesişeceğini söyler, her devletin kuruluştan yıkılışına kadar 120 yıl ömrü olduğu gibi. Yani mevcut pandemi sonrası birçok fortunayla yeniden karşılaşabiliriz ve devletler kendi virtularına göre hareket ederken İbn Haldun için ne kadar pandemiyle ya da fortunayla karşılaşırsak karşılaşalım sonu aynı bitecektir diyebiliriz.


     
    [1] Machiavelli, Prens, s. 136
    [2] Machiavelli, Prens, s. 110
    [3] Machiavelli, Prens, s. 100
    [4] Machiavelli, Prens, s. 138


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.