Serinin 8.filmi/bölümü ''Komşuna karşı yalan yere şahitlik etmeyeceksin.'' öğretisi üzerine kurgulanmıştır ve bu bölümde serinin 2.bölümüne dair net atıflarda da bulunulmuştur.
Etik dersleri veren Zofia adındaki tanınmış bir Profesör, daha önce bazı eserlerini ingilizceye çeviren ve yahudi soykırımından sağ kurtulanları araştırmak için Polonya'ya gelen Amerikalı bilim insanı Elzbieta tarafından ziyaret edilir. Elzbieta, Zofia'nın derslerinden birine katılmayı talep eder. Ders esnasında, öğrencilerden biri dekalog serisinin 2.bölümünde işlenen ahlaki durumu sınıfla tartışır. Tartışma sonucu Profesör: En önemli sonuç çocuğun yaşaması. diyerek, insan hayatının üstünlüğüne-önemine dikkat çeker. Bunun üzerine Elzbieta sessizliğini bozar. Kendisinin de bir hikaye anlatmak istediğini söyler. Anlattığı hikaye, 1943 yılında, Varşova'da geçmektedir. Katolik olduğunda dair yemin edilerek, katolik bir çift tarafından barındırılacak olan 6 yaşındaki Yahudi bir kız çocuğu ile ilgilidir. Çocuk, koruyucu tarafından Katolik ailenin evine gittiğinde, aile fikir değiştirir. Aile, iyi katoliklerin yalan söylemeyeceksin öğretisini çiğneyemeyeceklerini bahane ederek, kızı korumaktan vazgeçer. Bu durumda, o dönem için Yahudi olması büyük sorun teşkil eden 6 yaşındaki kız çocuğu, kesin bir ölüme terk edilmiştir.
İzleyici olarak, Zofia'nın hikayeyi dinlerken sarsıldığını görüyoruz ve çok geçmeden nedenini öğreniyoruz. Elzbetia, bu hikayedeki 6 yaşındaki kız çocuğu iken, Zofia da yalan söyleme konusunda ahlaki iddiada bulunan Katolik kadının ta kendisi. 40 yıldan fazla geçen süreden sonra, Zofia, küçük bir yalana ilişkin küçük bir endişe uğruna ölüme terk ettiği 6 yaşındaki kız çocuğu ile yüzleşiyor. Bu, filmin başında Zofia'nın sınıfında ifade ettiği ahlaki endişenin -bir çocuğun yaşaması- tam zıttında bir davranış.
Bu kadar iyiliksever ve dengeli bir insan gibi görünen Zofia, kırk yıl önce gerçekten bu kadar kalpsiz olabilir miydi? İki kadın, uzun zaman önce yaşanan bu olayı tartışırken, Zofia'nın o dönem için geçerli sayılabilecek başka ahlaki gerekçelerinin olduğunu görüyoruz. Yine de, Zofia o dönem aldığı kararın doğru olmadığını kabul ediyor. Çünkü, o küçük çocuğun hayatının, her türlü değerin üzerinde olduğunu artık yürekten kabul edecek bilgeliğe sahip.
Nihayetinde, filmi iki tür eylemin, göreceli ahlaki önemi ile ilgilenmiş. Somut durumda tek bir hayatı kurtarabilecek somut bir eylem ve çok daha fazla hayatı kurtarma olasılığına sahip politik bir eylem. Zofia'nın ''Hiçbir ideal, bir çocuğun hayatından daha değerli değildir.'' itirafı ile bu konudaki görüşümüz şekilleniyor. Film, seride en çok beğendiğim filmlerden biri oldu. Bir ahlak profesörünün ahlakını sorgulamak.. İşlenme biçimi bakımından kusursuz. Yönetmenin filmlerine hayranlık duymamak elde değil. Bir kez daha kendisini saygıyla andık!
Dekalog serisinin olmazsa olmazı, melek figürünün de bu kez karşımıza sınıftaki bir öğrenci olarak çıktığına dikkat çekerek, içeriği sonlandırıyorum. Şimdiden herkese iyi seyirler diliyorum!
Yorum Bırakın