Görmek Her Zaman Yeterli Midir? - Scent Of A Woman

Görmek Her Zaman Yeterli Midir? - Scent Of A Woman
  • 1
    0
    0
    0
  • Görmek her zaman yeterli midir? Ya da gördüklerimizi bizim için yeterli midir? Hayata nasıl bir pencereden baktığımız çok önemli. Baktığımız pencere, gördüğümüz manzara ve içinde bulunduğumuz ev... Beynimizin içi tam olarak bu şekilde. Görmek istediklerimiz ve gördüklerimizin şekillendirdiği bir mazaraya sahibiz. Bakmak ve görmek arasındaki ayrımla düşüncelerimiz şekillenirken hayat denen kısa yolculuğumuzda bize eşlik ediyor. 

    Yaşadıklarımızın bizi hayat boyu şekillendirdiği, gördüklerimizin üstüne tuz biber olduğu hayat sürprizlerle doludur. Heyecanını son zamanlarda kaybetmiş klasik bir cüme gibi dursa da, her şeyiyle doğru. 

    İnsanı güldüren aynı zamanda ağlatan ama en önemlisi hayata bakış açısını değiştiren filmleri biliriz. Konusu açıldığında izleyenlerin gözlerinin parladığı, önerirlen heyecan yapılan ya da listelere konu olan. Scent Of A Woman da tam bu anlatılanlara örnek olacak türden. Filmin çekilişi, öncesi, sonrası ve günümüzde bile birçok filme ilham kaynağı olması ise kalitesini anlatan detaylardan. Oscarlık olması ise işin bir diğer boyutu.

    Filmin konusuna gelecek olursak başarılı bir eğitim hayatı olan lise öğrencisi Charlie, para kazanmak için bakıcılık yapmaya karar verir. Fakat bakıcılık terimi ise biraz boyut değiştirir. Akıllarda minik bir çocuğun belirdiği bakıcılık ise aslında  Emekli yarbay Frank Slade içindir. Zor bir insan olan Frank, zamanında omzunda ve isminin hemen başında taşıdığı rütbesinin ağırlığını hala devam ettirmektedir. İşin zorlayıcı kısmı ise kör olması. Zeka ve mantık kavramlarınını sonuna kadar kullanan Frank hayata bakış açısıyla adeta rehber olacak bir adamdır. Görmüş ve geçirmiş kalıbını yeniden yazmıştır.

    Klasik işlerin bir anda değiştiği, ailesinin giderken küçük gezintiler yapmayı unutma diye tembihlenen Charlie, Emekli yarbay Frank Slade’nin hafta sonu için planlarına bir anda dahil olur. New York! Başına geleceklerden habersiz ancak yarbayın tatil planını duyduktan sonra da bir o kadar endişeli olan Charlie ve yapacaklarından tamamen emin ve planlı şekilde ilerleyen Frank'in zıtlıklarla başlayıp bir anda yolun keşistiği olay döngüleri...

    Küçük gezintinin bir anda New York'a dönüştüğü, her sohbetin sonunda biraz daha olgunlaşan Charlie'nin işi hiç de kolay değildir. Hayatın acımasızlığını insanları koyduğu statülerden anlamak mümkündür. Bazen elde olmayan imkanlar sizi haklı olsanız bile haksızlığa iter. Para çoğu zaman güç kaynağı olsa da adaletsizliğin de en temel göstergesidir. Film konu bakımından üzerine çok şey söylenebilir durumda olsa da izledikten sonra her insanda oluşturduğu düşüncelerle anlam kazanmaktadır.

    Aynıı zamanda film verdiği hayat derslerinin yanı sıra unutulmaz tango gösterisi ile de en çok konuşulanlar arasına girmiştir. Klasikleşen Por Una Cabeza müziği ve tangonun eşsiz uyumu ile akıllara yer etmiştir. 

    Al Pacino'nun sinema kariyerini şahlandıran ve emin adımlarla Oscar'a yürümesini sağlayan film çekilmeden önce de üzerinde uğraşılan bir proje olmuştur. Al Paciino, gözleri görmeyen bir adamı canlandırmadan önce böyle bşr hayata sahip olmanın nasıl olacağını daha iyi anlamak adına, gözleri görmeyen insanlarla yaşamaya başlamıştır. Uzun süren incelemeler sonucu bir noktaya odaklanarak uzun süre bakmayı öğrenmiştir. Elbetteki bu öğretilerin getirisi olduğu kadar götürdükleri de olmuştur. Oyuncunun gözlerini gereğinden fazla yorduğu için bozulmasına ve gözlük takmasına neden olan etkenlerden biri de bu filmdir diyebiliriz. 

    Hayatın karmaşıklığı içinde izlerken dinlendiğiniz aynı zamanda yavaş yavaş olgunlaştığınız yönetmenliğini  Martin Brest'in yaptığı film mutlaka izlemeniz gerekenler arasında. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.