Ölümle Satranç Oynamak: Det Sjunde Inseglet (1957)

Ölümle Satranç Oynamak: Det Sjunde Inseglet (1957)
  • 21
    0
    1
    16
  • ''İnanç taşıması zor bir yüktür. Ne kadar yüksek sesle çağırırsan çağır, karanlıktan sıyrılıp hiç gelmeyen birini sevmek gibi.''

    Orta çağ karanlığını olduğu gibi yansıtan film. O dönemde gerçekleşen haçlı seferleri ile birlikte güç kazanan kilisenin insanları nasıl kontrol altına aldığının gerçek bir kanıtı.  Öyle ki kilise, Avrupa'da pekçok insanın ölmesine neden olan veba salgınını Tanrı tarafından günahkarlar için gönderilmiş bir ceza olarak nitelendiriyor. İnsanlar bu fikre körü körüne inanarak,  vebalı olanları günahkar olarak görüp, ölümden sonraki yaşama (?) temiz gitmeleri için diri diri ateşe veriyorlar. 

     

    ''+Mutsuz görünüyorsun.

    -Canımı sıkan biriyleyim.

    +Kim?

    -Kendim.''

    Bu kez, filmdeki ana karakterimiz haçlı seferlerinde on yıl savaştıktan sonra, ülkesine yorgun düşerek dönen bir şövalye: Antonius Block. Ölümün soğuk yüzünü kendisine göstermesi üzerine, ona satranç oynamayı teklif eder. Eğer şövalye kazanırsa, ölüm onun canını bağışlayacaktır. Şövalye silahtarı Jöns ile birlikte yolculuğuna devam ederken, ölümle olan oyunu da devam edecektir. Bana kalırsa, Jöns filmdeki en önemli karakterlerden biri. O dönem için fazla sayılabilecek bir anlayışa sahip. Materyalist ve şüpheci. Şövalye, Tanrı'ya ve ölüme dair olan sorularına cevap ararken, Jöns başkalarına yardım eder. 

    İkili yolculukları esnasında: Jof, Mia, Mikael, Skati Plog, Ravan gibi karakterler ile karşılaşır. Çok geçmeden, şövalye ölüme yenilir. Artık, sadece şövalyenin değil, yolculuklarına daha sonradan dahil olan karakterlerin de canı alınacaktır. Şövalye, oyun esnasında bilerek taşları yere düşürerek ölümün dikkatini dağıtır ve Jof-Mia-Bebek üçlüsünün hayatlarını kurtarmasını sağlar.

    Filmin sonuna doğru, kalan karakterler Şövalye'nin evinde toplanmıştır ve bu esnada şövalyenin eşi Karin, kutsal kitaptan filme adını veren Yedinci Mühür bölümünü okur. Ölümün, eve gelmesi ile film müthiş bir sessizliğe bürünür.

    Ölümün ardından onun dansına ayak uyduran insanlar ve Şövalye'nin hayatını kurtardığı ailenin görüntüsü ile film biter. Bu sahne sinema tarihinde 'Ölüm Dansı' olarak yer alırken, yönetmen Ingmar Bergman, bu filmi için ''Yedinci Mühür'ü çekmek beni ölüm korkusundan kurtardı.' yorumunu yapar.


    Yorumlar (1)
    • Bu filmi Beyoğlu'nda açık hava sinemasında izlemiştim. Karamsar bir atmosfere sahip olmasına karşın izlerken sıkılmadım. Uzun süre aklımda kalacak...

      Yorum Bırakın

      Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.