Kapanmayan Yara: Aziz-Barthélemy Katliamı

Kapanmayan Yara: Aziz-Barthélemy Katliamı
  • 5
    0
    0
    0
  • Saint-Barthélemy günü olarak da bilinen Aziz Barthélemy katliamı 24 Ağustos 1572’de Paris’te Protestanların kanlarının akmasıyla başladı ve 20’den fazla şehirde günlerce, haftalarca ve hatta aylarca sürdü. Bu “Din Savaşları (Des guerres de Religion)” adını verdiğimiz olaya sadece dini bir faktör dememiz son derece yanlış olur. Bu katliama Katolik ve Protestan arasındaki ayırım, Guise hanesi ile Chatillon-Montmorency ailesi arasındaki kan davası, dini, politik ve sosyal faktörlerin birbirine karışması sebep olmuştur.

    Katliama giden yol

    Katolikler ve Protestanlar arasındaki barış antlaşması, Protestanların Jarnac’taki yenilgisiyle ve 1569’da şefleri Condé’nin suikastiyle sonuçlanan, üçüncü savaştan sonra 1569’da Protestanların lideri, Kral IX. Charles ve Amiral Gaspard de Coligny arasında imzalandı. Katolikler bu barışın ardından mali zorluklar çeken Kral’ın konseyinde hem de Papa’ya rağmen, Katoliklerin gözünün önünde yükselmeye başladı. Peki nasıl mı? Tüm iktidarların zaafı olan para ile…

    Düğün ve nefret

    Kraliçe Catherine de Médicis ve oğlu kral IX. Charles tekrardan bir savaşın başlamasını istemiyorlardı. Bu barışı somutlaştırmak isteyen Catheriene de Médicis kızı Marguerite de Valois’yı gelecekteki IV. Henri olacak olan Protestanların prensi Henri de Navarre ile evlendirmeye karar verdi. Bu evlilik, ne gelenekçi Protestanlar tarafından ne de bu nişanın Protestanlar ile değil Katolikler ile olması gerektiğini söyleyen Papa tarafından kabul görüyordu. Hatta güneyden İspanya Kralı II. Philippe bile bu evliliği şiddetle kınamıştı.

    Kıvılcım görünüyor

    Düğün, Protestanlar da dahil olmak üzere krallığın tüm büyüklerinin bir uyum ve uzlaşma ruhu içinde davet edildiği görkemli şenlikler vesilesiyle 18 Ağustos 1572’de kutlandı. Düğün, Paris’te prenslerine eşlik etmeye gelen çok sayıda Protestanı da bir araya getirmişti. Bununla birlikte, aşırı Katolik olan Parisliler Protestanların varlıklarını kabul etmiyorlar ve şehir birden bire Huguenot* karşıtı oluyordu. Parisliler’in tek derdi dinleri değildi. Parisliler mutsuzdu, hasat kötüydü; Kraliyet düğünü vesilesiyle fiyatlardaki artış ve lüks, öfkelerini ikiye katlamıştı. Tek sinirli olan Parisliler değildi. Mahkeme heyeti de aşırı bir gerginlik içerisindeydi çünkü Catherine de Médicis bu istisnai evlilik için Papa’nın onayını almamıştı. Bu yüzden de Fransız Başrahipler arada kalıyor ve bu evliliği benimseme konusunda tereddüt ediyorlardı. Bu sırada büyük ailelerin arasındaki çekişme tekrar ortaya çıkmıştı. Guise ailesi Montmorency’i bırakmaya hazır değildi. Montmorency Dükü ve Paris Valisi François, kentteki huzursuzluğu kontrol edemiyordu. Bu tehlikeye karşı direnci kırılan François, düğünden birkaç gün sonra şehri terk etmeye karar verdi.

    *Huguenot: Fransa'da örgütlenen Protestan cemaati. 

    Sonun başlangıcı; ilk kurşun

    22 Ağustos 1572’de Gaspar de Coligny’ye, Louvre’dan ayrılırken ve oteli Béthizy’ye doğru henüz yola çıkmışken, bir tüfek ile saldırı gerçekleşti. Amiralin sağ elinin işaret parmağı kopmuştur ve sol koluna bir mermi saplanmıştır. Şüpheler çok hızlı bir şekilde Guise’in yakın akrabalarına yöneltilir ve birisi kraliçe anne Catherine de Médicis’nin bu suikasti yaptırdığını söyler. Peki bu saldırı niçin yapılmıştır? Barışı sabote etmek için mi? Ancak katliama en hevesli olanlar bunu ilahi bir ceza olarak görür. Bugün bu saldırıyı yapanın bilinmesi imkansızdır ama tarih üç ismi hep yazdı; 1-) Guise Ailesi, 2-) Albe dükü Ferdinand Alvare de Tolède, 3-) Catherine de Médicis.

    Coligny’ye yönelik suikast girişimi, krizin katliama yol açacak olan tetikleyici ilk eylemidir. Protestanlar, en saygın liderlerini hedef alan bu saldırıya karşı seslerini çıkarttılar ve intikam talep etiler. Başkent, Guise ile Huguenot arasındaki iç savaşın eşiğinde bulunuyordu. Kral, Coligny ve Protestanları sakinleştirmek için mahkemesiyle birlikte yaralıların başucuna gelir ve onlara adalet sözü verir. Guise ailesi başkenti terk ediyormuş gibi yapıp kral ile kraliçeyi korkutmayı başarmıştı. Bir akşam, Kraliçe yemeğini yerken Protestanlar adalet istemek için büyük bir gürültüyle sarayı bastı. 23 Ağustos 1572 akşamı Kral ne yapılacağına karar vermek için danışmanlarıyla bir toplantı yaptı. Konseyden çıkan karar ise şuydu: “Olağanüstü adaletle (justice extraordinaire)” ilerlemeye devam etmek ve Protestan liderleri ortadan kaldırmak…

    Birinci Katliam

    Bu karardan kısa bir süre sonra Paris belediye yetkilileri çağrıldı. Şehrin kapılarını kapatmaları ve her türlü ayaklanmayı önlemek için kasabalıları silahlandırmaları emredildi. Askeri operasyonların komutanlığı Guise Dükü’ne ve amcası Aumale Dükü’ne verildi. Öldürmelerin başlandığı kesin an bugün hala belirsizliğini koruyor. 24 ağustos akşamı Protestan Amiral de Coligny yatağından alındı. Louvre’da barındırılan Protestan soylular, saraydan tahliye edildi ve ardından ara sokaklarda katledildi. Sarayın önünde toplanan bedenleri önce çırılçıplak soyuldu, sokaklarda sürüklendi ve sonra Seine Nehri’ne atıldı. Guise birlikleri daha sonra Faubourg Saint-Germain’de bulunan Protestan liderlere saldırdı. Şehir kapılarının kapatılmasının ve anahtarlarının kaybolmasının getirdiği aksilik(!), şehir dışındaki Protestanların bir misilleme yapmasına ve kaçmasına yaradı.

    İkinci Katliam

    Katliam’ın üçüncü ve en dramatik perdesi gece başladı: Başta sadece Protestan liderler için olan suikastler gece çökünce yaşı, cinsiyeti veya sosyal statüsü ne olursa olsun tüm Protestanlar için genel bir katliama dönüşmüştü. Askerlerin operasyonunun gürültüsünden ve heyecanından alarma geçen coşkun Parisliler, korku ve şiddet tarafından ele geçirilmişlerdi. Gece yaşanan olayların Protestanlar yüzünden olduğunu düşünen Parisliler, şehirlerini savunmak için askerlerin saflarına katılırlar ve Protestanların peşine düşerler. Bu sırada insanları toplamak için alarmlar, Louvre yakınlarındaki Saint-German-l’Auxerrois kilisesinin çan kuleleri tarafından çalınıyordu. Öldürmeler Kralın durdurma girişimlerine rağmen birkaç gün sürdü. Kasabalılar tarafından kapalı olan şehirden Protestanların çıkması neredeyse imkansızdı. Evleri yağmalanmış ve çıplak cesetleri Seine’e atılmıştı. Bazı Protestanlar akrabalarına sığınmıştır ama şüpheli Katoliklerin de evleri aranır. 24 Ağustos sabahı Masumlar Mezarlığında beklenmedik bir çiçek açmıştır. Bunu ilahi olarak algılayan halkın “arınmanın” erdemlerine olan inancı güçlenmiştir. Kalabalık tarafından bulunan Coligny’nin cesedi, iğdiş edilmiş, Seine nehrine atılmış ve burada Montfaucon’un darağacına asılmadan üç gün önce çürümüştür. Kral, coşkulu Parislilerin kuşattığı Britanya Büyükelçisi Francis Walsingham’ın oteline sığınan Protestanları kurtarmak için, Guise Dükünü ve Nevers Dükünü gönderdi. Diğer Protestanlar ise Hotel de Guise ve Hotel de Nemours’a sığındı.

    26 Ağustos’ta kral, Protestanların idamının sorumluluğunu üzerine aldığını belirten bir beyanat yayınladı.

    Başkent'ten tüm yurda

    Tanıklar, tüccarların mektupları ve Loire Vadisi'ndeki Montsoreau Kontu Jean de Chambes gibi ajitatörler tarafından teşvik edilen taşra kasabaları kendi katliamlarını başlattı. 25 Ağustos'ta, katliam Orleans'a (bin kişinin katledildiği, 16 Ağustos) ve Meaux'ya ulaştı; 26 Ağustos, La Charité-sur-Loire; 28 ve 29'da Saumur'da sonra Angers'ta; 31 Ağustos'ta müzisyen Claude Goudimel'in kurbanlar arasında olduğu Lyon'da; 11 Eylül, Bourges'te; 3 Ekim, Bordeaux'da; 4 Ekim Troyes, Rouen, Toulouse'da; 5 Ekim'de Albi, Gaillac'ta…

    Yetkililerin tepkisi değişkendi, Kralın savcısı olan Meaux katliamları teşvik ederken veya Bordeaux’da Vali Motferrand da katliamlara katılırken bazı yetkililer Huguenot’ları hapse atarak korumaya çalışmıştır. Fakat bu her zaman işe yaramamıştır çünkü her yer gibi hapishaneler de zorlanıyor ve Protestanlar orada da katlediliyordu. Dauphiné’deki Gordes gibi bazı askeri valiler de katliamları önlemeye çalışmıştır.

    IX. Charles, 28 Ağustos’ta bu infazları yasaklamadan önce, Protestanları öldürmek için sözlü emir veren haberciler göndermiştir.

    Bilanço;

    Toplamda, ölü sayısının Paris'te 3.000, Fransa genelinde 5.000 ila 10.000, hatta 30.000 olduğu tahmin edilmektedir. 30.000 rakamı Jacques-Auguste de Thou tarafından ortaya konmuştur.

     

     

    Kaynakça: 1-)Henri Dubief, "L'historiographie de la Saint-Barthélemy", 2-)Barbara B. Diefendorf, "La Saint-Barthélemy et la bourgeoisie parisienne", 3-)Philip Benedict, "The Saint Bartholomew's Massacres in the Provinces", 4-)Wikipedia Francais

     

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.