Fransızca: Candide, ou l'Optimisme
Voltaire, bu kitabında Alman filozof Leibniz'in "var olan her şey en iyidir", "mümkün dünyaların en iyisi" felsefesini eleştirmiş. Yani bu filozofa göre dünyadaki her şey olanaklı olanın en iyisidir. Kitapta Candide adlı karakterimizin dünyayı dolaşma serüveni anlatılıyor. Başından bin bir türlü olay geçen Candide, olan biten her şeye rağmen akıl hocası Pangloss'tan öğrendiği "her şey iyidir, eğer bu yaşanıyorsa en iyisidir." felsefesini aklından çıkarmıyor. Acı çekiyor, yaralanıyor, hastalanıyor, ama mümkün dünyaların en iyisinde yaşıyor(!).
Hatta Candide'in akıl hocası Pangloss bir yerde "Burun, gözlük takmak için yaratılmıştır. Bunun içindir ki gözlük kullanıyoruz. Bacaklar dizlik giymek için yaratılmıştır. Onun için dizlik kullanıyoruz." diyerek her şeyin en iyi olduğunu bir de böyle savunuyor.
Kitabı okurken fark ediyorsunuz. "Bu nasıl en iyi dünya ya?" diye sormamak olanaksız. Zaten Voltaire de bu düşünceyle dalga geçiyor. Kötülük var. Savaş, kölelik, hoşgörüsüzlük ve bencilliğin olduğu yerde en iyiden nasıl bahsedilir? O kadar acı, savaş, ölüm göreceksin; birisi sana: "Mümkün dünyaların en iyisi bu yavrum..." diyecek. Cinnet geçiçirdim ben.
Kahramanımızın hikayesi Vestfalya'da, Baron Thunder-ten Tronckh'un şatosunda Matmazel Cunégonde ile yakınlaştığı için şatodan kovulmasıyla başlıyor. Candide Almanya, Hollanda, Fransa, İtalya derken en sonunda Türkiye'ye; İstanbul'a geliyor. İstanbul'da karşılaştığı yaşlı bir adamın "Bahçemi yetiştiriyorum." sözü üzerine bu iyimserlik felsefesi üzerine düşünüyor ve olaylar gelişiyor.
Voltaire aslında "Dünyaların en iyisi mevcut değildir, en iyi dünyayı bireyler kendileri oluşturmaya çabalamalıdır." diyor.
Yorum Bırakın