Pentagram, Türkiye'de heavy metal müziğin gelişimine öncülük etmiş gruplardan biri olarak bazen inişli bazen çıkışlı bazen de malesef duraksamalı yolculuğuna 33 yıldır devam ediyor. Bu yolculukta birçok acı ve tatlı hikaye yaşamış, Türkiye'ye yeni bir alt kültürün yerleşmesi konusunda bedeller ödemiş gruplardan biri olarak halen sahnelerde olmaları çok kıymetli. Bu süreçte Pentagram'dan birçok müzisyen geldi ve geçti hatta Pentagram hayranları solistlere, albümlere, gitaristlere göre klasik derin müzik muhabbetlerinde yaşanan kutuplaşmaları yaşadılar. 30'uncu yıllarındaki akustik turneden beri grup, hatrı sayılır bir zaman diliminde Pentagram'da yer almış hemen hemen bütün müzisyenleri bir araya getirdi ve üç yıldır hem konserler hem de stüdyo kayıtları bu şekilde devam ediyor. Aslında Pentagram'ı çok sıkı takip eden birisi olarak bu işin sadece 2017'de özel olacağını düşünüyordum ama grup bu kolektif yapıyı hayranlarının da hoşuna gidecek şekilde sürdürmeye devam ediyor. Tabii ki bu vesileyle bireysel müzik kariyerlerinde de çok başarılı olan Murat İlkan, Ogün Sanlısoy, Demir Demirkan ve -yalnızca bazı kayıt ve konserlerde- Ozan Tügen de grubun bir parçası olarak devam edince hayranlar arasındaki tatlı-sert bölünme de son bulmuş oldu. 

Pentagram bu yeni oluşumla ilk olarak Akustik albümü yayınlamış ve bizleri geçmişe götürmüştü. Bu çok güzel oldu derken üstüne bir de elektrikli set ile gerçekleştirilen konserlerde Murat İlkan, Ogün Sanlısoy ve Demir Demirkan'ı yeniden Pentagram ile dinlemek özellikle bizim kuşak için harika olmuştu. 2017, Pentagram hayranları için unutulmaz bir yıldı. Pandemiye kadar devam eden bazen elektrikli bazen akustik konserlerle birlikte Pentagram, sosyal medyada ya da basında duyurmadan yeni şarkıları hazırlamaya başlamıştı. Pandemi süreciyle bütün grup üyelerinin sosyal medyayı daha etkin kullanmasıyla yeni şarkılar, dedikodudan çıkıp somut bir heyecan unsuruna dönüştü. Şahsi konuşmam gerekirse elbette şarkının türü ve çıkacağı tarih hakkında zorlasam bilgi alabilirdim ama heyecanımı korumak için şarkı çıkana kadar hiçbir detayı kurcalamadım ve bekledim.

Pentagram, yayınlanmasına birkaç gün kala şarkının adını "Bu Düzen Yıkılsın" olarak duyurunca çok şaşırmıştım. Çünkü Pentagram'ın hiçbir şarkısında görülmemiş kadar keskin bir ifade, daha şarkının isminde kendini belli etmişti. Pentagram'ın şarkılarında benim hissettiğim şeyler, müziğin sertliği bir yana şarkı sözlerindeki "olgun" duyguydu. Pentagram, en satirik hatta en politik şarkısında bile -en azından Türkçe şarkılarında- bu kadar direkt bir "haykırış" diline başvurmamıştı. Ama bu sefer belli ki slogan dolu ve derdini net biçimde ifade eden bir "marş" geliyordu. 

Şarkının klibindeki "kırmızı ışık" metaforu.



Şarkı çıkar çıkmaz gecenin 12'sinde oturup defalarca kez dinlemeye başladım. Bu yazıyı da bu kadar bekleyip de şimdi yazma sebebim zaten şarkıyı iyice sindirmekti. Söz konusu Pentagram gibi kitlesi olan bir grup olunca şarkının ilk yayınlandığı andaki tepkiler aşırı uç oluyor. Örneğin benim ilk tepkim: "Müziği güzel ama sözlerden emin değilim." şeklindeydi. Ama benim kadar gri düşünen insan sayısının çok az olduğunu gördüm ve tepkilerden etkilenmek istemedim. Fan kulübe ait olan grubumuzda ve sosyal medyada ya "Olmamış!" ya da "Mükemmel!" arasında gidip gelen yorumlar vardı. Ben açıkçası müzik konusunda yorum yaparken eski alışkanlıklarımın aksine en az bir hafta beklemeyi tercih eden biri olarak o durumda bu yazıyı yazamazdım. Zaten sonrasındaki deprem nedeniyle kliple ilgili derin bir inceleme yapmaya ve tartışmaya da vaktimiz olmadı.

Bu bekleyişin ve sabırla şarkıyı sindirme sürecinin sonucunda bir toplu ulaşım aracında kendimi şarkıyı defalarca kez dinlerken buldum ve şarkı en sonunda kafamda kıyaslamalardan ve beklentilerden sıyırılarak başlı başına değerlendirilebilecek bir hale geldi. Benim sözlerle ilgili beklentim, şahsi zevklerim nedeniyle daha alt metinli olmasıydı. Yani Pentagram şarkılarını dinledikçe ve zaman geçtikte sözlerin anlamını daha iyi çözmüş biri olarak ilk dinleyişte bu kadar net idrak edebileceğim bir şarkı beklemiyordum. Buna bizi alıştıran da Pentagram'ın ta kendisi zaten. Bu bir hayal kırıklığı unsuru olabilir mi bilmiyorum ama şarkının daha uzun olabileceğine dair beklentim vardı ama bu tamamen nicelikle orantılı bir şey olduğu için üzerine uzun konuşulabilecek bir konu değil. Müzik kısmına gelirsek temel olarak MMXII soundu ile Demir Demirkan ve Murat İlkan'ın da etkileriyle Anatolia'dan da esintiler barındıran bir hissiyat yarattı. Açıkçası memnunum ve ileride daha da memnuniyetle dinleyebileceğime inandığım bir müziği var.  Şarkının sözleri konusunda benim tarzımda çok fazla eleştiri olsa da kliple beraber o kısım da kafamızda biraz daha oturdu. Klip özellikle sinematografik açıdan bir müzik klibinin çok daha ötesinde olmuş. Pentagram'ın bir önceki klip setinde bizzat yer almış biri olarak bu konuya ne kadar önem verdiklerini biliyorum ve yine emekten feragat etmemişler. Bu anlamda tebrik edilmesi gerekir emeği geçen herkesin. Son olarak şarkıya gelen eleştiriler hakkında konuşalım.

Şarkı hakkında yapılan mesnetsizce olumsuz ve fanatikçe olumlu yorumları dışarıda bırakarak birçok ciddi yorumu ve grubun bazı röportajlarını okudum.  Özellikle Deniz Durukan'ın gerçekleştirmiş olduğu ve Gazete Duvar'da yayınlanan röportajda Tarkan Gözübüyük'ün "Şarkının meydanlarda haykırılmasını hayal ettik." minvalindeki beyanatı oldukça dikkatimi çekti. Bu şarkı, nostaljik bir Pentagram şarkısı bekleyen biri için sözler anlamında farklı bir his yaratmış ve yadırganmış olabilir ancak bir anlamda da sanatçılardan duyarlılık beklentisinin çok yüksek olduğu bu dönemde, kadınlar, çocuklar, öğrenciler, işçiler, sokak hayvanları, çevre ve özellikle pandemi koşullarında hayatı zorlaşan sanatçılar vs. düşünüldüğünde Pentagram'ın bu derece net bir şekilde haykırması da saygı duyulası bir durum. Böyle şeylere ihtiyacımız var. Pentagram bu anlamda belki de bazı eleştirileri göze alırken diğer yandan çok daha önemli olacak bir şekilde net bir eleştiri yapıyor ve umut aşılıyor. Yazıyı bitirirken bir öneri olsun, bence grubun röportajlarını okumakta yarar var. Türkiye'deki müzik röportajlarına oranla çok iyi tespitler ve derin fikirlerden oluşan birçok Pentagram röportajı bulunuyor internette. Kısacası şahsi olarak heyecanla bekleyip, sabırla ve keyifle dinlediğim; yer yer yadırgasam da özet olarak sevdiğim ve konserlerde eşlik etmeyi beklediğim bir şarkıyla karşılaştım. Umarım sağlıklı günlerde yine konserlerde görüşür ve özlem giderebiliriz. Müzikle kalın!

Kapak fotoğrafı: Fethi Karaduman


Şarkının Klibi:


Spotify: