Eğer bu 7 bölümlük Netflix mini dizisini henüz bir oturuşta izlemediyseniz, neden izlemeniz gerektiği hakkında kısa bir açıklama getirelim! Yazının ilerleyen bölümleri -SPOILER- içerir. Evet, herkesin bildiği üzere dizi satranç hakkında. The Queen's Gambit yaklaşık bir ay önce izleyicileriyle buluştu ama şimdiden 62 milyon gibi rekor sayıda Netflix abonesi tarafından etkileşim aldığı belirtildi. Tabii Netflix'in iki dakikalık bir izlenmeyi bile bu sayıya dahil ettiğini de belirtmek gerek. 

Hikayede satrançtan çok daha fazlası olduğu aşikar. Anya Taylor-Joy tarafından canlandırılan ana karakter Beth Harmon, 1960'larda Kentucky'de yaşayan yetim kalmış bir çocuk. Annesinin ölümünün ardından bir yetimhaneye getirilen Harmon'a, burada kalan diğer çocuklar gibi sakinleştirici ilaçlar veriliyor ve Beth kısa süre içerisinde bu ilaçlara neredeyse bağımlı hale geliyor. 

Satranç oynamaya yetimhanede görevli olan Mr. Shaibel sayesinde başlayan Beth Harmon, yeteneği ve azmi sayesinde dünya çapında üne kavuşuyor ve tüm bu turnuvalar bizi farklı dillerdeki 60'lar dekorasyon, iç mimari ve moda ögelerine götürüyor. Tabii şu ayrıntıyı da bilmeniz gerek ki Cincinnati, Las Vegas, Mexico City, Paris ve Moskova olarak izlediğimiz sahnelerin tamamı Berlin'de filme alınıyor. The Queen's Gambit'in yapım tasarımcısı Uli Hanish, Architectural Digest'e yaptığı açıklamada Berlin'in tarihinde doğu ve batı şeklinde ayrılmış olmasının çekimlerde nasıl bir kolaylık sağladığını belirtiyor. Berlin'in batı yakası 60'lar Batı dünyasını yansıtırken, doğu yakası ise Moskova atmosferine fon oluşturmuş.

Uli Hanish ve set tasarımcısı Sabine Schaaf, Berlin'de bulunan belediye binasını Cincinnati'deki kurgusal Gibson Hotel'e; 50'lerde Bruno Grimmek tarafından tasarlanan Palais am Funkturm binasını Las Vegas'taki Hotel Mariposa'ya ve Friedrichstadt-Palast tiyatro binasını Mexico City'deki Art Deco esintili otele dönüştürmüş. Tiyatro binasının orijinal olarak geniş pencereleri ve renkli mozaik camlarından Berlin'in görünmemesi için desenler folyo üzerine çıktı alınarak camlara yapıştırılmış.

 

Sette kullanılan yüzyıl ortası mobilyaları, Hollanda'dan bir tüccar aracılığıyla getirtilmiş. Hanish, her bir şehir için en büyük klişenin izleyicilere o anda nerede olduklarını bildirmek olduğunu söylüyor. Ama izleyicilerin de fark ettiği üzere satranç dahisi nereye giderse gitsin onu her zaman desen ve daha çok desen takip ediyor. Las Vegas'taki otelinin duvar kağıdında bulunan yeşilimsi mavi, beyaz be kahverengi elmas desenleri ile yatak örtüsü, perdeler ve sandeyelerde kullanılan mavi-kahve desenler bunun yalnızca küçük bir örneği. Buna rağmen duvar kağıtlarının en ilgi çekici kullanımına, Beth'i evlat edinen ve Marielle Heller tarafından hayat verilen Alma Wheatley'nin evinde rastlıyoruz. Sabine Schaaf bu evin dekorasyonunu 'havai fişekler' olarak tanımlıyor. Bu döneme ait Amerikan evlerinin fotoğraflarına baktığında birbiriyle eşleşen desenlere sahip döşeme ve duvar kağıtlarına sahip evlere rastlayan Schaaf, dekorlarda da bu fikri uygulamaya karar vermiş. Desenleri farklı katmanlar halinde birbiri üzerine kullanmışlar ve sonuçta birbirleriyle eşleşmiyor bile olsalar aynı renk şemasına sahip bir görünüm elde ettiklerinde sonuçtan memnun kalmışlar.

Alma Wheatley'nin yatak odasının duvarlarında ve abajurlarında kullanılan, Sanderson markasına ait Giselle deseni.

Beth'in odasının duvarlarında ise Voyage markasına ait Roseship Nairna duvar kağıdı tercih edilmiş. "Beth'in ilk kez odasına girişini gördüğünüzde odayla hiç de uyumlu olmadığını görüyorsunuz", diyor Uli Hanish.

Salonda kullanılan Morris & Co. markasına ait Larkspur duvar kağıdı.

Almanya'da vintage eşyalar satan pek çok yer olduğunu belirten Sabine Schaaf, bu tarz yerlerden oldukça eski duvar kağıtları bulduklarını ama bunları yeni duvar kağıtlarıyla birlikte kullandıklarını söylüyor. Yemek odasında ise orijinal vintage bir duvar kağıdı karşımıza çıkıyor.

Beth evi kendi zevkine göre yeniden dekore ettiğinde Borastapeter markasının Jubileum Retro duvar kağıdı, oturma odası için tercih ediliyor.

Beth'in iç mekanları seven bir insan olduğunu fark ettiğini söyleyen Hanish, çekimlerin bu sayede Berlin'de gerçekleşmesinin mümkün olduğunu ekliyor. Burada ise Paris'teki otel odası için uygulanan Morris & Co. markasının Bullerswood duvar kağıdı.

Umarız ki bu yazı, The Queen's Gambit dizisinde kullanılan dekorlara dair merakınızı gidermiş ve size yeni bir bakış açısı kazandırabilmiştir.

 

 

Kaynak