2021 Lcs Değerlendirmesi

2021 Lcs Değerlendirmesi
  • 1
    0
    0
    0
  • Hevesimi kursağımda bırakan 2020 sezonunun ardından bu kadar sansasyonel bir transfer sezonu beklemiyordum. LCS’in yine beklentileri karşılayamadığı, hiçbir takımının Worlds grup aşamasını geçmeyi beceremediği ve özellikle TSM’in birinci torbadan girdiği grubu 0 galibiyetle sonuncu olarak tamamlaması tam bir skandal. Lig adına uluslararası arenadaki bir başarısızlık daha artık akıllara LCS’in “Major region” sınıfını ve birinci takımının Worlds’te birinci torbadan gruplarda yer bulmayı ne kadar hakettiğini sorgulattı. Kısacası LCS adına yine başarısız ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir sezon geride kaldı. LCS’in iddialı takımları ise bundan iyi bir ders çıkarmış gibi görünüyor. Gelin 2021 yılı için iddialı hamleler yapan takımlara kısaca bir göz atalım. Şimdiden uyarayım yazı Team Liquid, TSM ve Cloud 9 hakkında olacak.

    Team Liquid

    İlk olarak Team Liquid’i konuşmak gerektiğini düşünüyorum çünkü yapılan hamleler Jatt'e bir güven oyu niteliğinde. Koç kadrosunu neredeyse baştan sona yenileyen takım Jatt’in kendi ekibini kurmasına izin verdi ve orta koridoru Jensen ile 3 yıllık toplam 4.2 milyon dolar değerinde sözleşme bir sözleşme imzaladı. Takımın uzun yıllardır emektarı Impact ve beklentilerin çok altında kalan Broxah ile yollarını ayıran takım hiç şüphe yok ki bu yıl daha iddialı olacak. Geçen yıl Flyquest’in Worlds’e gitmesinde uzun yıllar sonra zirveye çıkardığı formuyla önemli bir pay sahibi olan ve takım içi liderlik gösterebilen Santorin ile bir yıllık sözleşme imzalandı. Impact’in yerini doldurmak zor görünüyordu lakin Steve bir kez daha en iyi bildiği işi yaptı ve kesenin ağzını açtı. Yüksek kaliteli kadrosuna rağmen geçen mevsim sonuncu olan Origen’de takımın karanlıkta parlayan yıldızı Alphari ile yıllık 1 milyon doların üzerinde bir sözleşme imzalandı. Şu an itibariyle görünen o ki TL, Cloud 9 ile birlikte şampiyonluğun en büyük iki adayından biri. Hatta TL'i bir adım öne koymak mümkün çünkü genel olarak daha garanti hamlelere gitti.

    TSM

    Evet öncelikle Bjergsen ve Doublelift’in emekliliklerini açıklamaları üzerine buraya birkaç damla gözyaşı ve ligi domine eden kariyerlerinden ötürü saygılarımı bırakıyorum. Bjergsen’in koç pozisyonuna geçmesi bende Worlds faciasının onu oldukça rahatsız ettiği, takımda gidişatı yeterince kontrol edemediği ve bunun için kolları sıvadığı izlenimini yarattı. İlk olarak takımda pek tartışılan isimler arasında olmasa da yerli statüsünde olmayan Broken Blade ve 6. Adamlık görevini pek yerine getiremeyen Treatz ile yollar ayrıldı. Emekli olan Bjergsen’in yerine PowerOfEvil transferi açıklandı. Faker’ı almadığınız sürece mevcut seçenekler arasında en mantıklı isim kesinlikle o ve harika bir yılı geride bıraktı.

     

    Destek rolünde  ise yıllardır uluslararası başarıyı kovalayan ve geçen yıl ilk kez bu kadar yaklaşmasına rağmen yine başaramayan Swordart ile anlaşma sağlandı. Swordart transferinde yeni bir meydan okuma aradığını söyledi lakin 2 yıllık toplam 6 milyon dolarlık kontratın da etkisini unutmamak gerek çünkü kabul edelim ki Suning ile başarıya ulaşma ihtimali TSM’den çok daha yüksek. Yine de neresinden bakarsak bakalım bu transfer TSM adına oldukça büyük bir başarı. Swordart’ın hem ligi hem de takımı ileri taşıyacak bir süperstar olduğuna hiçbir şüphe yok. Biofrost’un geleceği ise şimdilik belirsiz ama forma bulması artık mucizelere kalmış durumda. Paragrafın ilk kısımlarında bahsettiğim gibi BB yerli statüsünde olmaması dolayısıyla gönderildi ve dedikodular onun yerine Huni’nin alınacağı yönünde. İzninizle biraz bu olası hamleyi eleştireceğim. Çünkü TSM yabancı statüsünü ne kadar iyi kullanıyorsa yerli statüsünü de bir o kadar kötü kullanıyor. Huni geçen yıl Dignitas ile 2 yıl için 2.3 milyon dolarlık bir sözleşme imzaladı ama kolay oyundan düşüşü, düştüğü zaman takıma olması gerekenden fazla zarar vermesi, taşıması gereken oyunlarda beklenen performansı gösterememesi gibi birçok sebepten dolayı yine Huni’ye inanılmaz sözleşmeyi sunan Dignitas ilk mevsim sonunda oyuncu ile yollarını ayırdı. Yaz mevsiminde ise üst koridorda sıkıntı yaşayan Evil Geniuses ile yerli statüsünün kendisine getirdiği avantaj sayesinde LCS'de forma bulmayı başardı ama oradaki performansı da özellikle normal sezonda pek de iç açıcı olmadı. TSM kazanmak istiyorsa Huni’den sürekli tam verim almalı ama bunu son birkaç yılda başarabilen hiçbir takım yok. Dolayısıyla bu transfer gerçekleşirse tam bir yazı tura olacak. Son olarak emekli olan Doublelift yerine ismi geçen kişi ise akademi takımından Lost. Açıkçası bu tercih beni pek şaşırtmadı çünkü elde pek alternatif kalmış değil ve Lost yeni kural sayesinde Yeni Zelandalı olmasına rağmen yerli statüsünde sayılacak. Kendisi gelecek vaat ediyor bu bir gerçek ama doldurması gereken boşluk çok büyük. Yanında Swordart gibi çok yetenekli ve tecrübeli bir isim olacak ama yanındaki isim onu ezip geçebilir de. Spica ise geçtiğimiz mevsim başarısız geçen ilk tecrübesinin aksine daha iyi bir sınav verdi ve geçen mevsimden ana kadroda kalan tek isim. Sonuca gelecek olursak TSM şampiyon olmak istiyorsa sınırları zorlaması gerekecek çünkü rakipleri de elinden geleni ardına koymuyor.

     

    Cloud 9

    Evet gelelim asıl olaya. Ben olaylara kronolojik bakacağım ve en büyük parantezi C9 için açıyorum ki bu transfer sezonunu şimdiye kadar bütün transfer sezonları arasında en iyisi haline getiren takım olduklarını iyice anlayalım. Hem de Rekkles’ın G2’ya gitmesine rağmen. Bahar mevsimini süpürmekten 2 maç uzakta olan takım yaz mevsiminin ikinci yarısında dağıldı ve dünya şampiyonasına gidemedi. Tabi bunun birçok sebebi var ama insan yahu bu takım bir mevsim önce oyunu silip süpürüyordu. Bunu bir istatistik ile destekleyecek olursak LCS bahar mevsimi maç ortalaması 34 dakika iken C9 maçlarını 31 dakika ortalamayla kazanmayı başardı. Yaz mevsimine 9-0 başlayan takımın acaba bu mevsimi süpürüp süpüremeyeceği tartışılırken bir anda her şey tepetaslak oldu ve takım bırakın finali Worlds potasına bile giremedi. Kulüp tarihinde ilk defa Worlds’e katılamayan takım için erken biten sezonla birlikte transfer sezonu da başlamadan bitmiş gibi gözüküyordu çünkü C9 2021 yılında da aynı kadroyla devam edeceğini açıkladı. 14 Eylül’de lig ve belki de League of Legends tarihinin en iyi koçu Reapered ile yollar ayrıldı. Bu beklenen bir şeydi çünkü Reignover 2019 yılında koç takımına katıldığından beri Reignover’ı uzun vadede takımın ana koçu yapmak gibi bir planları vardı ve belli ki bu pozisyona artık hazır. Tabi bir Reapered hayranı ve uzun süredir çalışmalarını yakından takip eden birisi olarak onun koç olmadığı Lol Espor dünyası biraz eksik olacak altını çizmek isterim. 7 Ekim’de ise bütün planları baştan yazdıran bir gelişme oldu ve Riot Games Okyanusya Ligi’ni kapattığını ve Okyanusya Bölgesi oyuncularının LCS’te yerli statüsünden sayılacağını açıkladı. Giriş paragrafında bahsettiğim gibi LCS’in düştüğü duruma içi pek el vermemiş gibi görünüyor. Tabi bu karar neresinden bakarsanız skandal ama burada vakit kaybetmek istemiyorum belki ileride sonuçlarını değerlendiririm. İlk olarak takımın en değerli oyuncu Licorice’in gönderileceği açıklandı. Licorice takımın bonservis için en büyük şansıydı ve yeri para ödenmeden akademi takımından ana takıma yükseltilecek Fudge hamlesiyle doldurulabilirdi. Takım Licorice’in yanında 2 oyuncusunu daha Flyquest’e sattı ve buradan önemli bir gelir elde etti. Jack Etienne’in söylediğine göre bir akademi oyuncusu daha satılacak. En son Nisqy ile de yola devam edilmeyeceği söylentileri dolaşmaya başladı ve kendi kendime bu takım napıyor acaba dedim. Çünkü elindeki yıldızları satıyordu ve üst sıralardan giderek uzaklaşan bir çizgi çiziyordu. Ta ki ana plan ortaya çıkana kadar. Meğer hepsi çok daha büyük bir planın parçasıymış. Çünkü Cloud 9’ın bile bu yatırımı yapmak için paraya ihtiyacı var. Avrupa tarihinin en başarılı oyuncusu, Perkz. Perkz’ün alt koridor rolünde mutlu olmaması, G2’nun bazı ortaklarının Perkz’den memnun olmaması ve Rekkles’ın G2’ya transfer olma ihtimali gibi sebepler bu transferin önünü açan gelişmelerden sadece bazıları. Ama bunlar bile yeterli değil çünkü işin maddi boyutu da var. 11.75 milyon dolar. Tekrar ediyorum 11.750.000 $. İsterseniz soldan sağa isterseniz sağdan sola isterseniz aşağıdan yukarı okuyun bu bedel inanılmaz ve Cloud 9 bu hamle için elinden geleni ardına koymadı. G2 efsanesi, 4 EU LCS, 4 LEC, 1 MSI kazanan ve 1 kez de Worlds finaline çıkan avrupa tarihinin en başarılı oyuncusu Perkz için bonservis+ 3 yıllık sözleşme pakedine toplam 11.75 milyon dolar bütçe ayrıldı. Ayrıntılar açıklanmasa da bütün rekorları alt üst ettiklerine şüphe yok. En son Nisqy Fnatic’e satıldı ve oradan da bir gelir elde edildi. Bu yine de maddi açıdan çılgın bir yatırım ama hiç şüphe yok ki LCS bu adam sayesinde bambaşka bir boyut kazanacak. Perkz şimdilik hiç olmadığı kadar motive görünüyor ve attığı bir tweette “2021 NA’in EU’dan daha yüksek bir noktada olacağı ilk yıl olacak.” diye idddialı bir açıklama yaptı. Perkz’ün gelmesi C9’ı ne kadar şampiyonluk için en iddialı 2 takımdan biri yapsa da şampiyonluk için tek aday olmalarının önündeki en büyük soru işareti Fudge’ın nasıl performans göstereceği ve Zven’in bir aşağı bir yukarı devam eden performansının ne yönde olacağı. Bunu da bekleyip göreceğiz.

     

    LCS’in 3 büyük takımı 2021’e bomba gibi hazırlanıyor ve daha Evil Geniuses ve 100 Thieves gibi bu üçlüyü zorlayacak takımlara değinmeye fırsatım bile olmadı. Şüphe yok ki bizi geçmiş yıllara göre çok daha iyi bir LCS bekliyor.

    Teşekkürler...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.