GÖĞE BAKMA DURAĞI
İkimiz birden sevinebiliriz, göğe bakalım
Şu kaçamak ışıklardan, şu şeker kamışlarından
Bebe dişlerinden, güneşlerden, yaban otlarından
Durmadan harcadığım şu gözlerimi al, kurtar.
Şu aranıp duran korkak ellerimi tut,
Bu evleri atla, bu evleri de, bunları da,
Göğe bakalım..
Falanca durağa şimdi geliriz, göğe bakalım.
İnecek var deriz, otobüs durur, ineriz.
Bu karanlık böyle iyi, afferin Tanrı'ya.
Herkes uyusun, iyi oluyor, hoşlanıyorum.
Hırsızlar, polisler, açlar, toklar uyusun.
Herkes uyusun, bir seni uyutmam, bir de ben uyumam
Herkes yokken biz oluruz, biz uyumayalım.
Nasıl olsa sarhoşuz, nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda,
Beni bırak, göğe bakalım.
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum, göğe bakalım.
Tuttukça güçleniyorum, kalabalık oluyorum.
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi, ağaçlar gibi.
Suların ısınsın diye bakıyorum, ısınıyor.
Seni aldım, bu sunturlu yere getirdim,
Sayısız penceren vardı, bir bir kapattım,
Bana dönesin diye bir bir kapattım.
Şimdi otobüs gelir, biner gideriz.
Dönmeyeceğimiz bir yer beğen, başka türlüsü güç.
Bir ellerin, bir ellerim, yeter belliyelim yetsin.
Seni aldım, bana ayırdım, durma kendini hatırlat,
Durma kendini hatırlat,
Durma göğe bakalım.
Turgut Uyar
SONE 58
Tanrı beni ilk başta sana kul yaptı sonra
Keyfine el koymamı yasak etti
Ya da özlem duymamı hesaplı zamanlara:
Kölenim ya boş vaktin olsun diye bekletti.
Ah bırak katlanayım el pençe divan: değer
Senin özgürlüğünün tutuklu yokluğuna;
Her mihnete sabreder her azara baş eğer
İncittin diye hiç suç yüklemez bile sana.
Sen nerede olursan ol yetkin güçlü özgürsün;
Hâkimsin dilediğin gibi kendi vaktine:
Canın neyi isterse varsın o keyfini sürsün
Kendine suç işlersen kendin bağışla yine.
Beklemek cehennemdir ama beklerim seni
İyi kötü demeden suçlamadan keyfini.
William Shakespeare
YERÇEKİMLİ KARANFİL
Biliyor musun az az yaşıyorsun içimde,
Oysa ki seninle güzel olmak var,
Örneğin rakı içiyoruz,
içimize bir karanfil düşüyor gibi
Bir ağaç işliyor tıkır tıkır yanımızda,
Midemdi, aklımdı, şu kadarcık kalıyor.
Sen o karanfile eğilimlisin,
alıp sana veriyorum işte.
Sen de bir başkasına veriyorsun, daha güzel,
O başkası yok mu, bir yanındakine veriyor,
Derken karanfil elden ele.
Görüyorsun ya bir sevdayı büyütüyoruz seninle,
Sana değiniyorum, sana ısınıyorum, bu o değil
Bak nasıl, beyaza keser gibisine yedi renk,
Birleşiyoruz sessizce...
Edip Cansever
( 1928 - 1986 )
SENİ DÜŞÜNMEK
Seni düşünmek güzel şey,
ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey...
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil,
şarkı söylemek istiyorum...
Nâzım Hikmet Ran
( 1902 - 1963 )
AŞK
Sevgilim sabahın erkenini seviyor,
ben geceyi ve esmerliğini onun,
o dorukları seviyor, korkuyor bundan
Ben rüzgârla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
ona bir yeşil gülümsüyor,
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
diyorum, seni de öyle.
O kendi boşluğunda oyalanan günlerde
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
ben göğe bakıyorum geceden,
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
diyorum, yanında,
o sabahları eğilip öpüyor denizi.
Çıplağın çıplağımda, rüzgârın dağımda olsun,
esmerliğin gecemde, öyle kal.
“Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla” diyorsun,
yağmur bir yalıyor yüzümü,
bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme
öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım.
Su ve rüzgâr, dağ ve doruk, sonsuz hepsi,
oysa camdaki sardunya gibi üşür
bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir
bir, çıplağın çıplağımda.
Rüzgârın dağımda olsun, esmerliğin gecemde
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.
Birhan Keskin
O VE BEN
Sana koşuyorum bir vapurun içinden
Ölmemek, delirmemek için...
Yaşamak; bütün âdetlerden uzak
Yaşamak...
Hayır değil, değil sıcak
Dudaklarının hâtırası;
Değil saçlarının kokusu
Hiçbiri değil.
Dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde
Ben onsuz edemem.
Eli elimin içinde olmalı,
Gözlerine bakmalıyım,
Sesini işitmeliyim,
Beraber yemek yemeliyiz,
Ara sıra gülmeliyiz.
Yapamam, onsuz edemem.
Bana su, bana ekmek, bana zehir;
Bana tat, bana uyku
Gibi gelen çirkin kızım,
Sensiz edemem!
Sait Faik Abasıyanık
(1906 - 1954)
SEVGİLİM, BEN ŞİMDİ..
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte
seni düşünmekteyim
Elimde uçuk mavi bir kalem,
cebimde iki paket sigara
Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz,
"Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz"
Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
O gülün yüzü gülmüyor sensiz
O köklensin diye
pencerede suya koyduğun devetabanı
Hepten hüzünlü bu günlerde
Gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
Masada tabaklar neşesiz
Koridor ıssız
Banyoda havlular yalnız
Mutfak dersen - derbeder ve pis
Çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
Vantilatör soluksuz
Halılar tozlu
Giysilerim gardropda ve şurda burda
Memo'nun oyuncak sepeti uykularda
Mavi gece lambası hevessiz
Kapı diyor ki açın beni, kapayın beni
Perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
Radyo desen sessiz
Tabure sandalyalardan çekiniyor
Küçük oda karanlık ve ıssız
Her şey seni bekliyor, her şey gelmeni
İçeri girmeni
Senin elinin değmesini
Gözünün dokunmasını
Ve her şey tekrarlıyor
Seni nice sevdiğimi.
Cemal Süreya
( 1931 - 1990 )
siz de en sevdiğiniz şiirleri yorumlarda benimle paylaşın:)
Yorum Bırakın