1. SKOLASTİK DÜŞÜNCE
Ortaçağda gün yüzüne çıkmış olan skolastik düşünce, teoloji’ ye dayanmaktadır. Patristik felsefe düşüncesinden etkilenerek ortaya çıkan skolastik düşünce Hristiyanlığı felsefe ile harmanlamak istemiştir. Bu yüzden orta çağ denilince felsefik düşünüş olarak akla skolastik düşünce gelmektedir. Aristotales salt düşünüş olarak tanrıyı bilmek, bilgi ve olgular ile ilgilenmesi onu skolastik düşüncenin önde gelen ismi yapmıştır. Teolojiyi sistematikleştirerek anlamlandırılmasını kapsayan düşünüş, yeni bir şeyler üretmek çabasında olmayıp mevcutta bulunanların skolastik düşünceye uygun olanlarını temellerini oluşturmak, uygun olmayanların ise çürütülmesini sağlamak amacı gütmüştür. Dini inançlar, bilgileri anlamlandırmak için bulunmaktadır. Böylece bir tek doğru bulunmaktadır ve ona bağlı olan doğrular sisteminin varlığını da kabul etmektedir. Burada önemli olan mutlak iyiye uygun olarak davranış sergilemektir çünkü tanrı iyi olan ve iyiyi buyurandır. Felsefi bilgi ve inancı birleştirme çabası çok da başarılı olamamıştır.
16. yy. başlarına kadar Avrupa’da siyasi, sosyal ve ekonomik alanda en yetkili kurum Roma Katolik kilisesi ve bu kiliseyi temsil eden Papalıktır. Batı roma imparatorluğunun çöküşünden sonra otorite boşluğundaki Avrupalılar Hristiyanlığı temsil eden bu kiliseye bağlanmışlardır. Skolastik düşüncenin erken dönemde ortaya çıkışı Batı Romanın yıkılmasıyla beraber sosyal ve diğer alanlarda yeni bir düzenin oluşmaya başlaması ile olmuştur. Avrupa halkı kiliseye ve kilise mensuplarına saygılı davranarak kurtuluşa ereceğine inanmıştır. Egemen güç kilisedir ve devlet işleri dahi kilisenin onayından geçmektedir. Okuryazarlığın neredeyse hiç bulunmadığı bu toplum din adamlarının buyrukları altında yaşamaktadır. Kilisenin önde gelen ismi olan Papa emir ve itaatlere uyum sonrası vaadi cennettir. Okuma yazması bulunmayan bu insanların çoğunluğu araştırmada yapamadıkları için kendilerine denilenlere uymak zorunda kalıyorlar ve işin garip tarafı bunları iyi ve uyulması gereken dinin emrettiği kurallar olarak görüyorlardır. Bilim ve düşünceye pek de izin vermeyen skolastik düşünce zamanında din adamlarının devlet alanlarında çok büyük rolleri bulunmaktadır. Özgür bir düşünce mümkün değildir. Bu yüzden de sanatçılar, müzisyenler, düşünce adamları gibi kişilerin özgür düşüncesinden bahsetmek de mümkün değildir.
Özetle skolastik düşünce, özgürlüğü kesin bir dil ile yasaklayan düşünmeyi ve düşünülerek elde edilecek pozitif bilimleri bilimsel sonuçları tamamen reddeden ve sadece kilisenin doğrularını doğru olarak kabul eden düşünce tarzına verilen isimdir.
2. POZİTİVİZM
Bu akımın öncüsü bilindiği üzere Auguste Comte’ dur. Comte’un 19. Yy’ da ortaya attığı bu düşünceyi ilk kullanan düşünür ise Saint Simon olarak karşımıza gelmektedir. Olgularla desteklenen ya da olgularla ilgili verilere dayanan bilginin tek sağlam bilgi türü olduğu görüşün ana fikrinin bir özetidir. Olgularla ilgilenip bu olgular ise deney ve gözlem yolları ile incelenir. Tüm evreni açıklama çabası mevcuttur. Bilimsel bilginin en sağlam bilgi ve bilimlerin en somut olanı olduğu bu kuramın özelliklerindendir. Metafiziğe, dinsel kavramlara ve teolojiye karşı çıkmaktadır. Pozitivizm sosyal dünyanın doğa dünyasıyla özünde aynı olduğu, ikisinin de en iyi şekilde doğa bilimciler tarafından geliştirilen “bilimsel yöntem” kullanılarak araştırılabilecek nesnel gerçekliğe sahip oldukları kabulüne dayanır. (Slattery, 2018: 71).
Pozitivizme göre bilimsel araştırmanın amacı bilimsel açıklamadır. İnsan davranışlarının evrensel nedenlerini ve yasalarını keşfetmeyi, belgelemeyi amaçlamaktadır. Toplumsal gerçekliği tanımlama şekli, gerçekliğin sadece gerçek olduğunu ve orada mevcut olduğunu söyler. Gerçeklik sadece keşfedilmeyi beklemektedir o zaten kendiliğinden vardır. Toplumsal gerçeklik ise rastlantısal olarak oluşmaz, belli bir düzeni vardır. Bilimde bu düzeni keşfetmeye yarayan bir araçtır. Nesnelci bir eğilim bulunmaktadır. İnsanlar kendi çıkarları için, zevk peşinde koşan rasyonel memelilerdir.
İnsan doğasında nedenlerden birisi herkeste aynı sonucu vermektedir. Mekanik bir insan modeli ve davranışçı yaklaşımı kendine yakın görmektedir. İnsan eylemliliğinde determinist ilişkilere odaklanmaktadır. Gruplar, bireyler, toplumların üzerindeki dış güçlerin etkilerine vurgu yapmaktadır. Özgür seçim ve iradenin çok da önemli olmadığı görüşündedir. Zihinsel süreçler yerine koşullar olaylarda daha büyük etkiye sahiptirler. Bilim ve bilim-dışı arasında net bir çizgi bulunmaktadır. Doğruyu bulmanın en doğru yolu bilimdir. Sağduyu bilime fikirler ödünç verir lakin tamamen bel bağlamaz. Böylelikle sağduyu bilimden aşağıda yer alır. Pozitivizm genel yasalara dayanmaktadır. Bilimle birlikte toplumun neden böyle olduğu nedensel yasaları keşfederek açıklar. Pozitivizmde tümdengelimci mantık kullanılır.
AGORA FİLMİ ANALİZİ SONUCU BULUNAN BULGULAR
Agora (Yunanca : Ἀγορά, Agorá), antik Yunan kentlerinde, şehirle ilgili politik, dini, ticari her türlü faaliyetin gerçekleştiği, tüm kamu binalarının etrafında sıralandığı halka ait geniş açık alan olup, Helenistik dönemde şekillenip Roma İmparatorluğu’nda ortaya çıkan forumların öncülüdür. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Agora)
Agora
Film, 4. yüzyılın sonlarına doğru Roma imparatorluğu çöküşünün başlamasıyla Mısır eyaletinde bulunan İskenderiye de ve burada bulunan ve en büyük kütüphane olduğu bilinen mekanda geçmektedir. Burada bulunan kütüphanede Paganlar tanrılarına ibadet etme amacı ile kullanmaktalar ve böylelikle kütüphane bölgenin sadece kültürünü değil dinini de simgelemektedir. Gelenekselleşen Pagan ibadeti burada bulunan Yahudilerle ve Hristiyanlarla birlikte yapılmaktadır. Hristiyanlık istenmeyen din olarak görülmektedir.
Ana karakter olarak görülen Hypatia isimli kadın felsefeci, matematikçi ve astronomi ile ilgilenmektedir. Bulunduğu mekanda ki kütüphane sayesinde araştırmalarını sürdürmekte ve yeni keşifler yapma peşinde koşmaktadır. Bilinen bilgileri sorgulayıcı karakteristik bir özelliğe sahiptir. Bu özelliği onun skolastik düşünce dönemindeki sorgulamanın yasak olduğu görüşüyle zıt olarak gerçekleşmektedir. Dünyanın, güneşin ve gezegenlerin hareketlerinin nasıl bir şekilde ilerlediğini irdelemekte ve bu bilgileri öğretme çabası bulunmaktadır. Skolastik çağdaki düşünme yasağı ve olana inanma zaruriyeti gibi olgular Hypatia çevresinde gerçekleşmektedir. Hypatia dünyayı pozitif bilimler aracılığı ile tanımlamaya ve keşfetmeye çalışan bir gökbilimcidir.
Hypatia
Dünyanın işleyişini araştıran filozof doğada var olan ve açığa çıkmayı bekleyen yasaları araştırmakla pozitivizm çerçevesinde bu görüşlerini oluşturmakta olduğunu görürüz. Skolastik düşüncede değindiğimiz dönem yan, Hristiyanlığın artmaya başladığı ve İncilin değiştirilip din adamlarının ağzından çıkan sözcüklerin doğru sayıldığı döneme geçiş yavaş yavaş filmde işlenmiştir. Hristiyanların Paganların yapılarına olan saldırıları iki tarafı birbirine düşürmüş ve sonunda orta yolu bulmakla görevli olan vali Hristiyanların kütüphanede hak sahibi olduklarını söyleyerek Paganların kütüphaneden sürülmesine ve kütüphanenin Hristiyanlar tarafından tahrip edilmesine eserlerin yakılması ile sonuçlanmıştır. İskenderiye’ de bu karışıklık sonucunda Paganların kurban kesmesi, ibadet etmesi, tapınakların ziyareti gibi durumlar yasaklanmış ve yapılmaları durumunda büyük cezalara maruz bırakılmışlardır. Kütüphane alındıktan sonra çok sayıda Pagan Hristiyan olmuştur. Burada skolastik düşüncede ki gibi dini sorgulamayan ve belli bir tabirle cahil olan toplumlar üzerindeki dinin etkisini görmekteyiz. Din insanların maneviyatları ile oynayarak onları kendi tarafına çekmiştir.
Pagan
İmparatorluk böylelikle ikiye bölünmüştür. Hypatia isimli kadın filozofun Keplerden önce dünyanın elips şeklinde Güneş’in etrafında döndüğünü bulduğu ancak bu kadın filozofun zamanın Hristiyanları tarafından recm edilmesi ile eserlerinin ve buluşlarının günümüze ulaşamadığı söylenmektedir.
Kütüphaneden sürülen Paganların yerini Hristiyanların almasıyla beraber kutsal kitabın emrettikleri olarak insanlardan kendi çıkarları doğrultusunda eylemleri artmaya başlamıştır. İnsanların ilkel yollarla birbirlerini taşlayarak öldürmeleri gibi durumlar filmde işlenmiştir. Dönemin valisi değişip Hypatia’nın arkadaşına devredilmesiyle onun iktidar tarafından korunması çalışmalarını devam ettirmesine olanak sağlamıştır. Bu sırada Agora’da devam eden iç savaş, bölge psikopozları ile ortak bir görüş çevresinde valinin de dinsel olarak İncil’ e inanmasını ve onun izinden gitmesini istemleriyle karşı karşıya gelmiştir. Hypatia’ yı koruyan vali bunu kabul etmemiş psikopozla karşılıklı bir konuşma sırasında “İncil’de yazılanların değil Hristiyanlığın başta gelen din adamlarının söylemleri olduğunu ve bu yaptırımların kendi çıkarlarınca uygulanmak istediğini” söylemiştir. Kısaca Vali bu sözünde bize Skolastik düşüncenin ufak bir özetini sunmuştur. Vali daha sonralarda bu dinsel baskıları Hypatia’ ya kabul ettirememiş ve onun iktidar altındaki korumasının sona ermesiyle, Hristiyanlar tarafından öldürülmesi ile sonuçlanmıştır. Hypetia’ nın öldürülmesi ile vali görevinden alınmış ve Hristiyanlık tamamen birincil güç olmuştur. Burada skolastik düşüncedeki kilisenin, incilin ve Papa’nın dediklerinin yapılması ve bunların dışına çıkılmaması maddesi çiğnenmiş sonuç olarak ölüm cezası verilmiştir. Dönemin ilkel bir olgusu olarak kölelik sistemi de bulunmaktadır. Paganların köleleri onların gündelik işlerine yardım etmekle yükümlülerdir. Hypatia’nın ölümü özgür düşüncenin, bilimsel bilginin de o dönemde öldürüldüğünün göstergesidir. Bilim bu şekilde barbarca öldürülmeseydi daha fazla bilginin açığa çıkması keşfedilmesi de mümkün kılınacaktı belki de.
Kütüphanenin bulunduğu mekan ve çevre heykellerde antik dönem eserleri ve çizimleri görülmektedir. Bu eserlerin harap olması bölgeyi ele geçiren Hristiyanlarla beraber olmuştur. Din ve onun adamları kendinden önceki düşünceleri yıkmakla kalmayıp, yıktıkları dinin somut ve ona bağlı göstergelerini de yok etmek istemişlerdir.
Kütüphanenin bulunduğu bölge yukarıdaki filmden alıntı olan resimde görülmektedir.
Paganların Agora içerisinde ibadet yaptıkları mekan resimde görülmektedir.
Yukarıda Agoranın içerisinde bulunan sosyal faaliyetlerin yapıldığı alanın mimarisi görülmektedir.
KAYNAKLAR
SLATTERY Martin, Sosyolojide Temel Fikirler, Sentex Yayınları, Bursa 2018.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Agora
Filmin sonunda izleyicileri bir miktar üzecek belki duygulandıracak bir son bekliyor diyebiliriz. Şimdiden izleyecek olanlara iyi seyirler. :)
Yorum Bırakın