1)Starry Night – Vincent van Gogh (1853-1890)
Yıldızlı Gece-Vincent van Gogh
Hollandalı art izlenimci ressam Vincent van Gogh'un yaptığı bu yağlı boya tablosu; şu anda Museum of Modern Art (New York) müzesinin kalıcı koleksiyonunda bulunmaktadır.Van Gogh çok sevdiği Fransız ressam olan Paul Gauguin'le yaşamış olduğu bir tartışma sonucu kulağını kesti. Bunun üzerine Saint Remy de Provence'de (Fransa) bulunan senatoryuma kaldırıldı.
Resim sabaha karşı yapılmış, mutlaka Van Gogh da uyumamıştır. Kestiği kulağını, Gauguin'in görüştüğü bir kadına teslim edip, ondan bunu saklamasını istemiştir. O sabaha karşı pencereden baktığı Saint-Remy köyünü zihninde tutup tuvale geçirmiş. Köye bakarken neler düşündüğünü kimse kestiremediği için bu tablo hakkında da kısıtlı yorumlar yapabilmiş. Van Gogh, Saint-Remy'de Yıldızlı Gece haricinde 300'e yakın resim daha yapmış. Kardeşi Theo'ya yazdığı mektupta, resim yapmanın onu iyileştirdiğini belirtmiş.
Bu tablo sadece bir manzara resmi değildi elbette... Güneş'in ve Ay'ın bir arada olduğu, ağaçların tıpkı yükselen bir ateş, gökyüzünün adeta yarılmakta olduğu derin duygularla dışavurulmuş bir resim.Güneş ve Ay'ın birlikteliği hakkında ilginç bir detay da şu ki; dindar olduğu ve bir dönem vaizlik yaptığı da bilinen Van Gogh'un Tevrat'taki bir ayeti köyle birlikte vermek istemiş olabileceği söyleniyor. Ayet şudur ve Yusuf'un hikayesi diye de bilinir: ''Bir rüya gördüm. Güneş'in, Ay'ın ve on bir yıldızın bana doğru eğildiklerini gördüm.'' Tekvin 37:9
*Ressamın bu ayete göndermede bulunduğu düşünülüyor ve Ay ve Güneş'in dışında tam on bir yıldız bulunmakta.
2) Mona Lisa – Leonardo da Vinci (1452-1519)
Mona Lisa – Leonardo da Vinci (1452-1519)
Leonardo da Vinci, Mona Lisa ya da (Madonna Lisa di Antonio Maria Gherardini)’ nin portresini Floransa’daki atölyesinde çizmeye başladı. Lisa henüz 15 yaşındayken, tüccar olan Francesco del Giocondo ile evlenmişti.
Francesco, Santa Maria Novella yakınlarında büyük bir ev satın almıştı. Muhtemelen evin duvarlarını için bu portre sipariş verildi. Floransalı arkadaşlarıyla rönesansa damga vuran Leonardo da Vinci, Mona Lisa’ yı kariyerinin sonlarına doğru 16.yüzyılın başlarında tamamladı. Lisa ve kocası portreyi beğenmedi. Yapılan resmin Lisa’ya benzemediğini söylediler ve resmi almadılar.
Portre, Leonardo’nun elinde kaldı. Hayatının sonuna kadar sürekli üzerinde çalıştı. Leonardo da Vinci, 1519 yılında Cloux’da son nefesini verdiğinde yanında olan resimlerden biri de Mona Lisa’ydı. Bundan dolayı “Bitmeyen Portre” de denmektedir.
Sadece bir tablo iken
Mona Lisa, 300 yıl boyunca Fransız saraylarında öylece bekledi. Sonra, Napolyon’ un dikkatini çekti ve Louvre Sarayı’ na getirildi. Louvre’da asılı rönesans tablolarından sadece bir tanesiydi. 21 Ağustos 1911 sabahına kadar da kendi halinde bir tablo idi.
Ve 1911’ de Herşey Değişti
Mona Lisa, 1911 yılında Louvre Müzesi’ nden çalındı. İki yıl boyunca bulunamadı. Bu sürede Mona Lisa’ ya karşı büyük bir merak ve ilgi oluştu. Pablo Picasso’ nun çalmış olabileceğinden bile şüphelenildi. Gazetelerde haber oldu.
Bu arada, Mona Lisa ününe ün kattı. Tablonun gizemli ve sıradışı olduğuna dair yazılar, bundan sonra yazılmaya başlandı. Kısa sürede, Mona Lisa portresi dünyanın en meşhur tablosu oldu.Bu linkten Mona Lisa’ yı bütün ayrıntılarıyla inceleyebilirsiniz.https://focus.louvre.fr/en/mona-lisa
Mona Lisa'nın Gizemi
Sfumato tekniği. Bu teknikte, kenarlar arasındaki geçişler bulanık bırakılıyor. Da Vinci de, gözler ve ağızlar etrafındaki geçişleri bulanık bırakıyor. Aslında resim yarım kalıyor. Resmi biz kafamızda tamamlıyoruz. Japonların yarım kalanı zihinde tamamlama oyunu gibi. Bu şekilde mükemmellik sağlanıyor. Hayal gücünün yakalayacağı güzelliği hiçbir şey yakalayamıyor.
3)The Scream – Edvard Munch (1863-1944)
Çığlık-Edvard Munch (1863-1944)
“İki arkadaşımla yürüyordum, güneş batıyordu ve birden gökyüzü kan rengine büründü. Durdum, kendimi çok yorgun hissediyordum, trabzanlara yaslandım. Siyah-mavi vadi üzerinde kan ve ateşten bir dil gibi uzanmış bulutlar ve şehir… Arkadaşlarım yürümeye devam etmişlerdi ve ben ürpertici bir kaygıyla kalakalmıştım, doğanın içinden gelen o sonsuz çığlıkla ürpermiştim.” Edvard Munch, 1893.
Edward Munch'un dünyaca ünlü ‘Çığlık’ isimli eserini günlüğüne yazdığı işte bu cümleler ile tanımlanmıştı.
Peki ama Çığlık tablosunda Munch ne anlatmak istedi ?
İşte bu sorular ile ilgili birçok rivayet var. Bunlardan ilki Munch’un yaşadığı psikolojik sorunlar. Munch’un çocukluğu ve gençliği ailesinde yaşanan ölümler ve hastalıklar ile mücadele ederek geçti. İç dünyasındaki buhranı dışavurumcu bir ressam olarak tuvaline döktü.
Bir diğer rivayette ressamın Nietzsche’den etkilenmiş olabileceği. Resimde ön planda ızdırap çeker gibi görünen bir figür, arka planda ise Ekeberg tepesinden (https://assets.enuygun.com/media/lib/825x620/uploads/image/scream-tablosundaki-yol-31185.jpeg) Oslo'nun genel görünümü yer alıyor. Tuvalde bir taraftan güneş batarken gökyüzü kan kırmızısına bürünüyor. Bir çok tarihçi bu çizimi doğanın çığlığı olarak yorumluyor.
Ancak bazı sanat tarihçileri resimde görülen koyda akıl hastanesinin yer aldığını ve buradan gelen çığlıkların Munh’u etkilediğini söylüyor. Üstelik Munch’un verem olan kız kardeşi de bu hastanede tedavi gördü. Dolayısı ile Munch bu tabloda kardeşinin ve kendisinin yaşadığı ızdırabı resmetmiş olabilir.
4)Girl With A Pearl Earring – Johannes Vermeer (1632-1675)
İnci Küpeli Kız-Johannes Vermeer (1632-1675)
Hollandalı ressam Vermeer'in başyapıtı İnci Küpeli Kız, uğrunda romanlar yazılan, filmler çekilen bir hikayeye sahip. Leonardo Da Vinci'nin Mona Lisa'sından sonra dünyada üzerinde en çok konuşulan tablo olan İnci Küpeli Kız, ''kuzeyin Mona Lisa'sı''olarak da biliniyor.
Tablonun bu kadar ilgi görmesinin sebepleri Barok sanatın temsilcisi olan Vermeer'in sanattaki tüm ustalığını bu tabloya yansıtması.
Peki İnci Küpeli Kız Kimdir?
Usta ressam Johannes Vermeer'e ilham veren inci küpeli kızın kim olduğuna dair net bir bilgi olmamakla beraber, bu kız hakkında anlatılan pek çok rivayet var.
-Bu rivayetlerin içerisinde en güçlü olanı inci küpeli kızın, Johannes Vermeer'in evinde çalışan bir hizmetçi olduğuna dair anlatılan hikayedir.
-Bu hikaye Tracy Chevalier’in İnci Küpeli Kız romanında da aynı şekilde anlatıldığından ve hatta konu hakkında çekilen film de bu romandan uyarlandığından, hikayenin bu şekilde olduğu kabul edilmiş.
-Hikayeye göre İnci Küpeli Kız, fakir ve kalabalık bir aileden gelmektedir. Kızın babası çalışacak durumda olmadığından ve annesinin yaptığı ufak tefek işler artık yeterli olmadığından anne, kızını bir eve hizmetçilik yapması için gönderir.
-Kızın hizmetçilik yapmaya gittiği ev, ünlü ressam Johannes Vermeer'in evidir.
-Vermeer'in eşi hamile olduğundan evde yeni bir yardımcıya ihtiyaç duyulmuştur. İnci küpeli kız olarak tüm dünyanın tanıyacağı kızın hikayesi, böyle başlar.
Vermeer'in Eserine İlham Veren Kız
-Hizmetçi kız, evde çalışmaya başladıktan kısa bir süre sonra ünlü ressamla tanışır. Çalışma odasına hizmetçilerin girmesinden ve eşyalarını olur olmaz yerlere koymalarından hiç hoşlanmayan Vermeer, yaşı çok genç olan bu yeni hizmetçinin, odasını temizlemesine izin verir.
-Kızın yaptığı işten son derece memnun kalan Vermeer, kısa bir süre sonra bu kızda bir şeyler fark eder.
-Kızın yüzü son derece orantılı ve güzeldir. Yani bir sanat eserinde betimlenmek için uygun bir ifadesi vardır.
-Hizmetçi kızın inci küpeli kız olması, Vermeer'in onu model olarak kullanmasıyla başlar.
İnci Küpenin Sırrı
Tablonun en önemli detayı olan küpe, yine rivayetlere göre ünlü ressamın eşinin inci küpesidir.Ressamın kızın son derece orantılı ve düzgün buldugu yüzünün daha da öne çıkması içn kullandığı bu inci küpe,aslında tablonun odak noktası.Işık ve yansıma ustası olarak biilinen Barok ressam Vermeer'in,43 yıllık yaşamında yaptığı 35 tablonun en ünlüsü olan ''İnci Küpeli Kız'',tüm bu özellikleriyle başka tablolara da ilham olmuş.
5)The Garden of Earthly Delights – Hieronymus Bosch (1450-1516)
Dünyevi Zevkler Bahçesi-Hieronymus Bosch (1450-1516)
Üç panelden soldakinde ‘Cennet’ ortada ‘Yeryüzü' ve sağ panelde ‘Cehennem’ i resmeden sanatçı paneller kapandığında ise sular içinde kalan ve etrafını kara bulutlar saran kristal bir küreden oluşan yerküre çizimiyle bizleri etkilemektedir.
Cennet Tasviri
İlk pano Tanrı, Adem ve Havva sembolleriyle Tanrı’nın Adem ve Havva’yı tanıştırması ve Cennet’in güzelliklerini anlatmıştır.
Tanrı’nın, Havva’nın bir elinden tutup onu kutsarken diğer eliyle de Adem’i uyaran bir işaret yaptığı, bir çok havyan türü, elma ağaçları ve hayat veren su olduğu düşünülen bir gölet ve büyük bir çeşme görülmektedir.
Yeryüzü Tasviri
İkinci panoda ise Adem ve Havva’nın bir araya geldikten sonra insanlarla dolup taşan dünya anlatılmaktadır.
Ayrıca ressam insanlar nedeniyle bozulmaya başlayan dünya dengesini göstermek için bolca dev meyveler, tuhaf görünümlü hayvanlar resmetmiş, insanların dünya kaynaklarını sonuna kadar kullandığını, zevklerden fazlasını istediklerini ve bolca cinselliği göstermekten de kaçınmamıştır.
Cehennem Tasviri
Son panoda ise,Tamamen kaos, korku ve kargaşının hakim olduğu karınlık tonlardaki cehennem ise dünya zevklerinin sonunu gösteriyor.
Yer yer alevler, işkenceler, insan kılığına girmiş hayvanlar, ağaç adamlar, günahı sembolizee eden iskambil kağıtları ve dikkat çeken başka bir detay olan dev müzik aletlerinin yanında bir günahkarın poposunda yazılı olan notalar vardır. Yıllar sonra bir sanat öğrencisinin fark ettiği notlar “Cehennem Melodisi”ni oluşturmuştur.
Yerküre
Sular altında kalmış bir dünya ve sol üst köşede Tanrı’nın resmi vardır.
Üst kısımda ise “O söyledi ve oldu, o emretti ve durdu.” yazılmıştır.Yaşadığı zaman diliminde üstün bir hayal gücü yeteneğine sahip olan Bosch sürrealizm ve sembolizm gibi bir çok sanat akımını etkilemiştir.
Yorum Bırakın