Beynimin kıvrımlarında bir hışırtı olarak fütursuzca yolculuğuna devam ediyor beşeri ve beşere ait her şey. Onun bunun hışırtısı, kendi hışırtım, bir buçuk bazen iki metre çapındaki gölgem... ben... bana dair her şey.
İlahi bir güç tarafından itekleniyorum dünyanın çeperine doğru ya da öyle zannediyorum belki de... ama yaşıyorum.
Kendimi nefret etmeye adadığım her şeyden aldım biraz. Karşısında durduğum hatta savaş ilan etmek gibi ukalalıklar yaptığım her şeyde ve herkeste biraz da ben varmışım meğer. Şimdi şimdi anlıyorum ki en büyük mücadelem kendime karşı verdiklerimmiş. Ayırt edemiyorum ben'i ve "ben"i... "Kimim ben?" sorusu bir hastalık gibi yayılıyor uzuvlarıma.
Kendimle karşı karşıya düşmekten korktuğum kadar korkmuyorum hiçbir şeyden. Bi felaket bu. Bu bir azalarak yok olma hikayesi...
Yorum Bırakın