Çoğu kişinin “salt gürültü” olarak atfettiği, gerçekten seveni çok az olan ama bunların da son derece bağlı olduğu bir müzik türüdür, metal.

Bu tip insanlara biz Türkçe’de metalciler deriz ama aslında İngilizce’de özel bir adı vardır bu metal-sever grubun: metalheads. Bence Türkçe’de kullandığımız sıfattan çok daha güzel ve anlamı açısından da metal-sever gruba tam oturuyor. Tam çevirisi, “metal kafa.” Gayet anlamlı çünkü bizim gibilerin kafası gerçekten de metalden yapılma. Düşünsenize, çoğu insanın kafasının kaldırmadığı ve asla da kaldıramayacağı kadar “agresif, gürültülü ve çok sesli” bu müziği biz günde neredeyse sekiz saat, hatta belki daha fazla dinliyoruz. Artık kafamızın metalden olması normal değil mi sizce de? :)

Bu işin bir de headbang boyutu var ama oraya hiç girmeyelim isterseniz, girersek çıkamayız çünkü ve bu yazı amacından sapar. Headbang = saçların açık halde kafanı daire çizerek sallamak = dünyanın en eğlenceli aktivitesi. :) (Ayrıca metalcilerin saçlarının genelde uzun olduğuna dair yapılan genelleme de bu aşırı eğlenceli aktivite yüzünden ortaya çıkmıştır.)

Şimdi, bu nispeten kısa girizgâhın ardından artık bu yazının asıl amacına geçiş yapabiliriz. 

Biliyor musunuz bilmiyorum ama son zamanlarda yeni bir grup türedi. Adamlara ne dinliyorsun diye soruyorsun, Metal diyor. Metal fanları çok iyi bilirler ki dışarıda, özellikle de okul ortamında metalci birine denk gelmek oldukça zordur; o yüzden biri bize ben Metal dinliyorum dediği anda, o kişi bulunmaz hint kumaşından hâllice olduğu için, adeta üstüne atlarız. Aynı şey bu grubun mensubu olan kişilerde de oluyor. Onlarla konuşunca da doğal olarak seviniyoruz ve üzerlerine atlıyoruz gibi oluyor ama buradaki olay şurada: aniden, o heyecanın da getirisiyle, sabırsızlıkla “hangi grupları dinliyorsun?” diye soruyoruz, ama çok kısa bir süre sonra aldığımız cevap bizi fazlasıyla hayal kırıklığına uğratıyor: “Metallica.”

Tabii ki burada Metallica’ya laf etmiyorum, sonuçta metal türünün öncülerinden biri onlar, hatta Metal’in dört büyüklerinden biri, yani olmazsa olmazlarından da biri. Şunu da demeden geçemeyeceğim ama, eğer gerçek bir metal fanıysanız ve sadece türle değil, aynı zamanda dinlediğiniz müziğin kültürüyle de ilgileniyorsanız zaten biliyor olmanız gereken, bilmiyorsanız da kusura bakmayın ama kendinize metalci diyemeyeceğiniz bir gerçek vardır ki o da şu: Metallica işi biraz karışık. 

Önce biraz neden bu diline bir “Metallica” dolamış gidenlerin bizi irite ettiğinden bahsedeyim. Birincisi, Metallica görüp görebileceğiniz en popüler metal grubu. Başka hiçbir grubun, özellikle de heavy metal türünde müzik yapan bir grubun bu kadar popüler olduğunu bir daha görebileceğimizi sanmıyorum. Popüler olan her şeyde olduğu gibi, Metallica da bir yerden sonra bozuldu. Metal müziği sadece Mettalica’yla sınırlandıramayacağımız gibi, artık Metallica’yı bir metal grubu olarak sınıflandırabilir miyiz, işte ondan yıllardır gerçek bir metal dinleyicisi olan biri olarak pek de emin değilim. Özellikle son yıllarda Metallica’nın daha çok hard rock’a doğru kaydığını görüyoruz. Ha bu geçiş bir nebze doğal olabilir ama her ne kadar aynıymış gibi görünse bile, aslında hard rock ve metal birbirinden çok farklı iki tür.

Bunu söyledikten sonra, bu yazının asıl amacına, yani birbirinin aslında alt dalı olan ama çok yakın duyulduğu için özellikle de ayırt etmesi oldukça güç olan, benim “Müzikal Kuzenler” demeyi tercih ettiğim türleri nasıl ayırt edeceğimiz konusuna geçiş yapabiliriz. 

Her şeyden önce şu konuda bir anlaşalım çok kıymetli okuyucularım, eğer tür olarak hard rock’tan bahsediyorsanız, buna sadece ‘rock’ diye hitap edemezsiniz. Yapabileceğiniz bundan daha büyük bir hata olamaz, özellikle de gerçekten bu kuzenleri birbirinden ayırabilmek istiyorsanız. Peki neden bu, ölümcül olabilecek seviyede büyük bir hata olur? Biri ne dinliyorsun diye sorduğunda özele indirgemeden sadece ‘rock’ diye cevap vermek? 

Bu sorunun cevabı çok basit aslında: çünkü Rock, çok geniş kapsamlı, pek çok alt türü içine alan bir şemsiye terim. 

İsterseniz neden böyle olduğunu anlatmaya biraz gerilere giderek, Rock’ın doğuşunu anlatarak başlayayım. 

Rock müziğin doğuşu, tahmin ettiğinizden de eski. Ciddiyim. Ben ilk okuduğumda bayağı bir şaşırmıştım, hatta inanamamıştım. Siz belki biliyorsunuzdur ama benim gibi bir tarih manyağı değilseniz bilmiyor olmanız çok normal. Ben de lisede bu konu hakkında sunum yapana kadar bilmiyordum aslında. Niye daha önce araştırmadığım konusunda hiçbir fikrim yok, ama araştırdıktan sonra gerçekten de çok şey değişti. Her şey bir anda aşırı mantıklı gelmeye başladı. Artık çok severek dinlediğim müziğin tarihini, nasıl doğduğunu, nereden geldiğini ve nerelerden geçerek bugünlere geldiğini de biliyordum ve o günden sonra gerçekten tamamlanmış hissettim. Umuyorum ki bu yazıyı okuduktan sonra siz de aynı şekilde hissedeceksiniz. :)

Pek çok kişi, büyüklerinden duymuştur: meşhur Rock n’ Roll, Elvis Presley, The Beatles... Bunların hepsi çok ünlü isimler, bilirsiniz. Çok da yanlış sayılmaz aslında Rock müzikle ilgili bu bilginiz, çünkü Rock müziğin ilk zamanları gerçekten de bu isimlerle fazlasıyla yakından bağlantılı. Rock çok geniş, tahmin edilemez, sürekli kendini geliştiren ve yenileyen bir tür, bu nedenle de tarihi ve ilk ortaya çıkışı hakkında kesin bir şeyler söylemek zor. Kesin olarak bir kanıya varılamasa da, ilk ortaya çıkışı 1940’ların sonuna kadar gidiyor.

Şaşıracaksınız ama Rock, her ne kadar şu an pek alakası yokmuş gibi görünse de, Blues ve Country türlerinden oldukça etkilenmiş bir tür. Evet, hatta elektronik gitarların kullanılmaya başlanması ve bu atılımın müzik çevresine getirdiği yeni soluk aslında Rock’ın doğuşuna zemin hazırlamıştır. İnternette bu konuya dair bir arama yaptığınızda, kimi kaynağın bu doğuşu 1940’lara dayandırdığını, kimi kaynağın ise asıl başlangıcının 1950’lerde olduğunu iddia ettiğini göreceksiniz. İşte Rock bu kadar değişken, bu kadar bağımsız bir tür. O kadar ki, başlangıcı ve kökleri konusunda bile ortak bir yargıya varılmaya çalışıldığında fazlasıyla zorlanılıyor. Ancak şunu söylemek mümkün, öncü Rock sanatçıları ve Rock & Roll’un temelini atan önemli isimler, 1950’lerden itibaren aktif olmaya başladılar, böylece bu yeni müzik türünün temelleri Amerika’da atılmaya başlandı.

İlk zamanlarında Rock & Roll, klasik Blues temellerinin üzerine daha özgürlükçü bir yaklaşımla, daha önce işlenmeyen ve daha çok gençlik ateşinden beslenen konularla yazılan şarkılardan oluşmaktaydı. Elvis Presley, Elton John, Chuck Berry gibi etkileri günümüzde bile süren sanatçılar bu yeni doğmuş türün ilk ürün verenlerinden. Onların 50’lilerde öncülük ettiği bu tür, 60’lar gibi en başta Birleşik Krallık olmak üzere diğer İngilizce konuşulan ülkelere yayıldı, bunun da Chuck Berry’nin izinden yürüyen The Rolling Stones sayesinde mümkün olduğunu söylemek çok da yanlış olmaz sanıyorum. 60’larda İngiltere’de Beatles’ın doğması ile kapsamını genişleten bu serüven, 70’lerden itibaren gittikçe genişlemeye ve yeni alt türlere ev sahipliği yapmaya başladı, kısaca evrilmeye başladı. Mesela 60’ların sonuna doğru ortaya çıkan Hippi akımı ile birlikte doğan folk rock gibi...

Şimdi bizi ilgilendiren kısma geçiş yapıyoruz hazırsak. 70-80 dönemi, Rock’ın farklı dallara ayrılmaya başladığı, kültürünün çeşitlendiği ve asıl parlamaya başladığı dönem aslında. Buraya geldiğimize ve bu kadar şeyden bahsettiğimize göre şu konuda bir anlaşalım: Metal vs. Rock diye bir şey yok, çünkü Rock tek başına çok geniş ve tam olarak tanımlanamayan bir tür, oysa Metal, Rock’ın sadece bir alt türü. Bunu şöyle düşünebilirsiniz, Rock bir ağacın gövdesi ve bu ağacın gövdesinden zamanla yeni dallar çıkmaya başladı. Bu dallar yıllar geçtikçe çoğalıyor ve çok çeşitli meyveler vermeye devam ediyor. Metal de, Hard Rock da, Punk da bu dallardan sadece üçü.

Bu üç türün dalları birbirine o kadar yakın ki ama, ve şekilleri de o kadar birbirine benziyor ki, özellikle yeni başladıysanız ayırt etmesi çok zor olabiliyor. Üçünün de tarihleri ve doğuşları hakkında daha çok konuşurdum ama bu, bu yazının amacına bir nebze ters olurdu, o nedenle o taraflara kayıp bu yazıyı daha da uzatmak istemiyorum. Ancak tabii ki istek olursa ve bir gün kafama eserse tarihlerine daha detaylı bir giriş de yaparız, neden olmasın. :) Hatta bunu bir seri hâline bile getirebilirim... 

Bu kadar konuştuktan ve gerekli temelleri attıktan sonra, benzerlik ve farklılıkları ile ayırt etme yöntemlerine geçebiliriz.

Aslında çok detaylı ve teknik bir sürü bilgi verebilir, müzik teorisine girip işi çok karıştırabilirim ama bu müziği yeni dinlemeye başlamış bir çaylak olduğunuzu varsayıyor ve olabildiğince basite indirgemek istiyorum. Şimdi bahsedeceğim özellikler, mavi göz, yeşil göz, sarı saç gibi çok kolay fark edebileceğiniz fiziksel özelliklere benziyor. İşi ben sizin için kolaylaştırmaya çalışacağım evet ama bu ayrımı yapabilmek biraz da tecrübe istiyor, o yüzden evet, olabildiğince fazla pratik yapmalısınız.

Eveet, hazırsak gözlerimizi dört açıp okuyalım. 

Metal, bu üçüzler arasında ayırt edebileceğiniz en kolay tür, hem lirikal hem de müzikal açıdan. Metal müzik genelde iletmek istediği mesajı metaforlar aracılığıyla iletir ve özellikle sözlerde çok belirgin fantastik ögeler mevcuttur. Ayrıca metalin, diğer türlere göre çok daha sembolik, hatta ve hatta mitolojik olduğunu bile söylemek mümkün. Bu söylediğime çok klasik bir şarkıdan örnek vermek istiyorum: Judas Priest’in Painkiller’ı. Sözlerini açıp baktığınızda ne demek istediğimi az çok anlayacaksınız çünkü, “A savior comes from out the skies in answer to their pleas / Through boiling clouds of thunder, blasting bolts of steel” benzeri bir sürü ifadeyi metal parçalarında sıkça görürsünüz. Bu sözler size spesifik bir mitolojik Tanrı’yı hatırlattı mı? Hatırlatmalı bence de :)

Ha her zaman bu sembolik anlam geçerli midir diye sorarsanız peki Metal şarkıların sözleri için, ona da şöyle bir cevap verebilirim: Nü metal hariç evet, her zaman sözler bu şekilde. Çünkü bu metalheadler arasında bir kural gibi bir şey, biz kendimizi toplumdan dışarıda hissettiğimiz için bu felsefik, mitolojik ve sembolik sözler hitap ediyor bize. Çoğu rock alt türünün aksine, metal günümüzde bile hâlâ bu aşırı metaforik olma özelliğini koruyor. Bence bu, bu furyaya ilk düştüğümüzden beri çoğumuzun metalden vazgeçememiş olmasının nedenlerinden biri. 

Punk, sözleri açısından Metal’den de daha kolay ayırt edebileceğiniz bir rock alt türü. Şöyle özetleyebilirim: Punk = isyan, Punk = protesto. Hükümetten mi memnun değilsiniz? Hükümete çok mu öfkelisiniz? Devamlı isyan etmek mi istiyorsunuz? Çevrenizin sizi anlamadığını mı düşünüyorsunuz? Kanınız isyankâr olarak mı akıyor? O zaman Punk sizin türünüz. Çok reklam filmi gibi oldu ama gerçekten bu. Mesela, Punk’ın şu an en ciddi temsilcilerinden biri olan Green Day’in American Idiot adlı parçasına bakalım. “Welcome to a new kind of tension / All across the alien nation / Where everything isn’t meant to be okay (..)” Görüyorsunuz değil mi? İsyankârlık desen var, devleti eleştirmek desen var, acı desen var... Başka, MCR, yani My Chemical Romance. Punk’ın babası diyebileceğimiz grup, dağılması hepimizi çok üzdü... MCR’ın Teeanagers’ı ergenlik çağında yaşadığımız sorunlara ışık tutan bir şarkı mesela. “They’re gonna clean up your looks / With all the lies in the books / To make a citizen out of you” şeklinde başlayan bir şarkıdan söz ediyoruz sonuçta. :)

Gördüğünüz gibi, Punk da Metal de aslında sadece sözlerine bakarak kolaylıkla ayırt edebileceğiniz türler, özellikle de Punk. Ama Hard Rock’a geldiğimizde işler biraz daha karışıyor çünkü çoğu zaman bu müziğin fanatikleri bile Hard Rock’ı Metal'den ayırmakta oldukça zorlanabiliyor maalesef... Sözlerden girdiğimize göre, Hard Rock’ın sözlerini inceleyelim önce biraz. Hard Rock, Punk kadar isyankar değildir, Metal kadar da sembolik ve fantastik değildir. Hard Rock çok daha geniş bir skalaya sahip ve diğer iki türden de daha uzun süredir bizimle. Mesela depresif bir aşk anlatılacaksa, Hard Rock bunu genellikle agresif ama mecaz ve yan anlamlarını değil, genellikle gerçek anlamlarını taşıyan sözlerle ifade etmeye yatkındır. Metal ise muhtemelen bunu biraz daha sembolikleştirecek ve bir sürü metafor kullanarak yapacaktır, ki aşk genelde Metal'in işlediği konular arasında yer almaz. Ancak, günümüzde, çoğu kişi bir müziği dinlerken sözlerinden çok melodisine dikkat ederek dinliyor ve sözlerine pek de önem vermiyor. Özellikle Metal ve Hard Rock'ta, gırtlaktan, neredeyse geğirme sesini andıran tarzda güçlü vokaller gördüğümüz için sözlerini anlamamız da pek kolay değil, farkındayım.

Bu yüzden şimdi de müzikal açıdan farklılıklarından bahsetmek istiyorum. Punk, bu üç tür arasında Pop’a çok daha yakın, zaten Pop Punk diye de geçiyor çoğu Punk parçası bazı yerlerde. Punk’ın ayırt edici özelliği ve ön planda olan tarafı genellikle vokali ve sözleri oluyor. Müzik biraz daha düz, inişli çıkışlı olmayan ve genellikle tek bir spesifik melodi üzerine kurulu. Bazen Punk’ta vokalle birlikte basın da öne çıktığını görürüz, o kadar. İstisnalar tabii ki oluyor ama Punk dinleyen kesim genellikle basit bir melodi ve isyankâr, öfkeli sözler için dinliyor. Bu şekilde sanırım ayırt etmeniz daha kolay olacaktır.

Hard Rock ve Metal arasında ise çok ince bir çizgi var, zira birbirlerine gerçekten de çok benziyorlar. Hatta o kadar ki, bir süre dinlemezseniz ve kulağınız alışmazsa ikisini ayırt etmeniz beş aşamalı bir matematik problemini çözmekten bile daha zor gelebilir size. İkisini ayırt etmekten konu açıldığında, iki türü de etkileyen ana akım türlerden bahsetmemek olmaz. Led Zeppelin’le ilk adımları atılan Hard Rock, büyük ölçüde Blues’tan etkilenmiş, hâlâ bazen Blues izleri görebileceğiniz bir alt tür. Metal ise, daha çok Klasik Müzik’ten ilham alıyor. Sanırım bu size ikisini ayırt etmek konusunda önemli ipuçları sağlamıştır. Tıpkı Klasik Müzik gibi, Metal’in enstrümental yönü Hard Rock’tan çok daha kuvvetli. Üstelik metal, genellikle, Hard Rock’tan çok daha agresif ve daha gürültülüdür. 

Ayırca bu iki alt türü, tempolarına bakarak da ayırt edebilirsiniz. Mesela arabalardan kıyaslayalım. Metal bir Formüla 1 aracıysa, Hard Rock bir NASCAR aracıdır... Yani anlayacağınız, Metal, Hard Rock’tan tempo olarak çok daha hızlıdır. Evet, genel ses olarak ikisi birbirine benziyor ama ikisinin de ünlü özelliklerinden biri olan rifflere dikkat ederek de anlayabilirsiniz aralarındaki farkı. Hard Rock’ta genellikle birden fazla riff görmeyiz, gördüğümüz riffler de agresif ya da hızlı olmaz. Oysa Metal riffleri... Metal’de bas gitar bile riff atar, öyle düşünün. Hani şu perdelere basarken parmaklarının hızını gözümüzü kırpmadan izlediğimiz gitaristler var ya? Hah işte onlar genellikle Metal gruplarının gitaristleri olur. 

Hard Rock ve Metal’i ayırt etmek için bir yol daha var, müzikal ve lirikal özelliklerinden bağımsız olarak. Bir şarkının radyoda çalındığını duyuyorsanız, o şarkı yüksek ihtimalle Hard Rock’tır arkadaşlar. Metal genellikle radyoda kendine asla yer bulamaz, çünkü Metal bir tık daha kendi içine kapanık bir topluluğun mensupları tarafından dinleniyor. Bir çeşit tarikat gibi düşünebilirsiniz. Zaten Metal’in en önyargıyla yaklaşılan müzik türlerinden biri olmasının sebebi de bu. Çünkü Metal’in fanları biraz daha sadık, kapalı ve özel bir topluluk. Gerçek metalheadlere çok sık rast gelemememizin sebebi de bu. Punk ise, her şeye ve herkese isyan ettiği, küfrettiği hatta bazen uyuşturucu gibi şeylere özendirdiği düşünüldüğü için çok fazla karşınıza çıkmayacak olan bir tür ama mesela Green Day’in bu anlamda Wake Me Up When September Ends ya da Boulevard of Broken Dreams gibi bir tık daha soft ve duygusal şarkılarını radyoda elbette duyabilirsiniz. 

Dedim ya Metal daha kapalı bir topluluk diye, Rock tarihinin en başarılı albümleri ve müzik gruplarına bakarsanız, bunlar genellikle Hard Rock kategorisi altında anabileceğimiz gruplardır. Bakınız AC/DC, bakınız Van Halen, bakınız Aerosmith... Mesela AC/DC Highway to Hell, Hard Rock’ı tanımlayabileceğimiz bir şarkı ve albüm. Şimdi en başta değindiğim konuya gelecek olursam, Metallica Metal grupları arasında bir istisna ama Metallica bence Metal’in yukarıda saydığım özelliklerden bazılarını karşılamadığı için, özellikle ilk albümleri Metal türüne ait olsa da, şu an pek Metal kategorisine konabilecek bir grup değil. Özellikle de son albümlerinde daha çok Hard Rock tarafına kaydılar gibi hissettim ben, tabii benim gibi metalheadler buna katılır mı bilemem. Metallica’nın bu neredeyse pamuk ipliğine bağlı olan durumuna, Metallica ile Lamb Of God gibi hardcore Heavy Metal olan bir grubu kıyaslarak siz de karar verebilirsiniz. Lamb of God demişken, Lamb of God’ı henüz duymadıysanız Metal dinlemiyorsunuz arkadaşlar, net. :) Neyse, zaten ben bunun için, yani size bu tip konularda yol göstermek için buradayım.

Biraz karışık anlattığım için, eğer özetleyecek olursam, size hangi tür müzik dinlendiği sorulduğunda sadece gerçekten tüm alt türlerinin hepsini birden dinliyorsanız Rock diye cevap verin, çünkü Rock bir türden çok bir akım. Müzikal Üçüzler, çok yakın akraba, belki kuzen diyebileceğimiz üç farklı tür ise Rock’ın alt türleri. Metal, Hard Rock ve Punk. Punk’ı genellikle diğer iki kuzeninden ayıran sözleri olur. Metal’in çok kendi içine kapanık, tarikat vari bir kültürü vardır; Hard Rock ise diğer iki kuzeninin öfkesini ve agresifliğini paylaşır ancak değindiği konular ve enstrüman kullanımı, müzikal çeşitliliği ile diğerlerinden ayrılır.

Eğer az önce öğrendiklerinizi test etmek isterseniz, büyük bir özenle hazırladığım, üçünden ortaya karışık detri’mental isimli listeme göz atabilirsiniz. Aynı liste hem Apple Müzik’te hem de Spotify’da var arkadaşlarım. Profilime de ekledim sizin için. Bir şey sormak isterseniz ya da sadece fikrinizi belirtmek için bile, lütfen buradaki yorum kısmını kullanmaktan veya sosyal medya hesaplarım aracılığıyla bana ulaşmaktan çekinmeyin. 

Bu yazının daha detaylı bir versiyonunun gelmesi ya da bu üç tür konusunda bir seri yapmamı istiyorsanız da, bu yazıyı beğenerek, paylaşarak ve yorum yaparak öne çıkarabilirsiniz. Sonuçta her içerik üreticisi gibi benim de motivasyona ihtiyacım var. :)

Okuduğunuz için teşekkür ederim, başka bir yazıda tekrar görüşmek üzere!

İpek in Black out. :) 

 

Ek okuma için: (İngilizce biliyorsanız)

(Bilgiler konusunda buradaki kaynaklardan yardım aldım ;)

* https://bravewords.com/news/heavy-metal-vs-hard-rock-what-is-the-difference 

* http://www.deathmetal.org/article/the-difference-between-metal-and-punk-rock-its-not-literal/

* https://www.britannica.com/art/heavy-metal-music

* https://www.britannica.com/art/rock-music

* https://www.liveabout.com/what-is-rock-music-2898293