Seyahat Güncesi - I: Mehmet Altay İle Röportaj

Seyahat Güncesi - I: Mehmet Altay İle Röportaj
  • 5
    0
    0
    3
  • “Hayat‌ ‌varılacak‌ ‌yer‌ ‌değil,‌ ‌yolculuktur.”‌ ‌demiş‌ ‌ünlü‌ ‌düşünür‌ ‌Ralph‌ ‌Waldo‌ ‌Emerson.‌ ‌Bizlere‌ ‌düşen‌ ‌ise‌ ‌bu‌ ‌yolculuğu‌ ‌anlamlı‌ ‌kılmak‌ ‌ve‌ ‌her‌ ‌köşesine‌ ‌unutulmayacak‌ ‌anılar‌ ‌bırakmak‌ ‌olacaktır‌ ‌hiç‌ ‌şüphe‌ ‌yok‌ ‌ki.‌ ‌Bu‌ ‌noktada‌ ‌da‌ ‌hayatı‌ ‌boyunca‌ ‌seyahat‌ ‌edip‌ ‌biz‌ ‌okurlara‌ ‌büyük‌ ‌bir‌ ‌ilham‌ ‌kaynağı‌ ‌olan‌ ‌Mehmet‌ ‌Altay‌ ‌ile‌ ‌birlikte‌ ‌gerçekleştirdiğimiz‌ röportaj‌ ‌seansımızı‌ ‌sizlerle‌ ‌paylaşmaktan‌ ‌büyük‌ ‌bir‌ ‌mutluluk‌ ‌duyuyoruz.‌ ‌

    Sevgili‌ ‌okuyucularımız;‌ ‌ ‌

    Mehmet‌ ‌Altay’a‌ ‌röportaj‌ ‌davetimizi‌ ‌kabul‌ ‌ettiği‌ ‌ve‌ ‌bize‌ ‌zaman‌ ‌ayırdığı‌ ‌için‌ ‌teşekkür‌ ‌ederiz.‌ ‌Lafı‌ ‌daha‌ ‌fazla‌ ‌uzatmadan‌ ‌sizleri‌ ‌sorular‌ ‌ve‌ ‌cevaplarla‌ ‌baş‌ ‌başa‌ ‌bırakıyoruz.‌ ‌Hepinize‌ ‌keyifli‌ ‌okumalar.

    1) İlk sorumuzla başlayalım. Sevgili okuyucularımız için kendinizden söz eder misiniz?

    Merhaba, ben de teşekkür ederim, tabii ki. 41 yaşındayım, Doğuş Üni. İng. Uluslararası Siyasi İlişk. mezunuyum. Şu anda da salgın dönemini yüksek lisans yaparak ve kendimi geliştirerek değerlendirmekteyim. 13 yıl boyunca kurumsal bir firmada çalıştıktan sonra içimdeki seyahat etme tutkusu beni turizm sektörüne sürükledi diyebilirim. Dört ortaklı olduğumuz firmamiz İgetis Travel bünyesinde yurt içi ve yurt dışı seyahat organizasyonları düzenliyoruz. Bunun dışında bazı gazete ve seyahat dergilerinde seyahat yazıları yazıyorum. Bugüne kadar yaklaşık 80 ülkeye seyahat ettim. Fotoğraf çekiyorum. Sosyal medyayı kullanmayı seviyorum.

    2) Seyahat tutkunuzu ne zaman fark ettiniz? Bu tutkunun peşinde koşmadan önce korkularınız var mıydı?

    Sanırım ilk defa 2004 yılında yurt dışı seyahatlerine başladım. İlk seyahat ettiğim ülke Çek Cumhuriyeti'ydi. Aslında fotoğrafçılık hobisi ile başladı herşey. Bu iki tutku birbirini ateşledi. Fotoğraf çektikçe daha çok yer görmek istedim. Gezip farklı güzellikleri gördükçe daha çok fotoğraf çekmek istedim. Korku ile ilgili sorunuza gelince; Seyahat ederken güvenlik ya da sağlık bakımından hiç bir zaman bir kuşkum ya da korkum olmadı. Seyahatlere başlamadan önce gideceğim ülkeye göre sağlık tedbirlerimi aldım hep. Eğer güvenlik bakımından bir riskten bahsediyorsak, artık bu risk dünyanın her yerinde var.

    3) Spora olan tutkunuzu biliyoruz. Hatta geçmişinizde TED ve Galatasaray kulüplerinde basketbol oynamış, Türk Yıldız Milli Basketbol Takımı Aday Kadrosunda yer almışsınız. Bu spor tutkunuzun seyahatlerinize yansıdığı oldu mu?

    Seyahatlerde spor yapma imkanım olmuyor ama gittiğim ülke ve şehirlerde o tarihlerde futbol ya da tenis maçları olup olmadığını kontrol ederim. Mesela ilk aklıma gelenler;  İtalya'da Serie A maçları, Almanya'da Bundesliga maçları, Danimarka'da Fc Kopenhag ve Ukrayna'da - 20 derece havada Karpaty Lviv'in  futbol maçlarına gitmişliğim var.

    4) İyi fotoğraf çekmenin özü sizce nedir? 3 kelime ile özetleyebilir misiniz?

    İyi bir fotoğrafçı fotoğraflarına kendi karakterini yansıtır. Fotoğraf çekmenin özü kadraj, ışık ve tabii ki günümüz fotoğrafçılığının olmazsa olmazı fotoğraf sonrası yapılan işlemlerdir. (editleme)

    5) Fotoğrafçılığa yeni başlamış, bu alanda ilerlemek isteyenlere ve genç gezginlere tutkularını kariyere dönüştürmek için ne tavsiyeler vermek istersiniz? Siz bu süreçte ne gibi adımlar izlediniz?

    Fotoğrafçılığa yeni başlayan arkadaşlarıma tavsiyem bol bol fotoğraf çekmeleri ve profesyonel fotoğrafçıların fotoğraflarını analiz etmeleridir. Çok fotoğraf çekmek kadar fotoğrafları analiz etmek, anlamak ta sizi geliştirir. Ayrıca fotoğrafçılığa yeni adım atanlar için yazılan kitaplar okunabilir. Günümüz fotoğrafçılığında iyi bir fotoğrafın %50'sinden fazlasını fotoğraf sonrası yapılan işlemler oluşturuyor. Bu yüzden Photoshop, Lightroom gibi programlarda ne kadar uzmanlaşılırsan o kadar avantajlısın. Gerisi de senin içindeki sanat ruhuna, yaratıcılığına kalıyor. 

    Dediğim gibi ben seyahat ederken fotoğraf çekmeye başladım. Öğrenirken çok okudum. Online kanallardan eğitim programları satın aldım. Fotoğraf kurslarına gittim. Hala da öğreniyorum. Fotoğrafçılıkta özellikle fotoğraf sonrası işlemler kısmı adeta dipsiz bir kuyu. Öğrenmenin sonu yok.

    6) UNESCO tarafından size Dünyanın 7 Harikası’nı seçme şansı verilseydi neleri seçerdiniz?

    1- Banaue Pirinç Terasları, Filipinler 

    2- Wakhan Vadisi, Afganistan-Tacikistan

    3- Eski Mardin, Türkiye

    4- Amazonlar, Brezilya

    5- Yunan Adaları, Yunanistan

    6- Bled Gölü, Slovenya

    7- Singapur

    7) Eğer geri kalan hayatınızda tek bir şehirde yaşayacak olsaydınız bu şehir neresi olurdu? Nedenini de açıklar mısınız?

    Aslında dünyanın her şehrinde, her köyü kasabasında yaşayabilirim. Ama seçme şansım olsaydı herhalde Filipinler'de ya da Güney Afrika'da yaşamak isterdim. Türkiye'de ise Sinop olabilirdi. Çünkü bu ülkelerde insanlar gülüyor. Yaşadıkları zorluklara bile gülüyorlar. Ne olursa olsun hayata pozitif bakmayı bilen bir hayat felsefeleri var. Bekleme modunda değiller, anı yaşıyorlar. Dolayısıyla bu insanların içinde yaşayan birisinin mutsuz olması da mümkün değil. Türkiye'ye dönersek, ömrüm olursa 10 yıl içinde İstanbul'dan küçük bir kasabaya yerleşme hayalim var.

    8) Gezdiğiniz ülkelerde kültürel ya da siyasi olarak sizi en çok şaşırtan şey neydi? Kültür çatışması sizce gerçekten var mı?

     Kültürel çatışmayı kısa süreli seyahatlerde o kadar hissetmiyorsunuz ama uzun süreli seyahatlerde aynı yerde uzun süre kalıyorsanız kaçınılmaz bir gerçek olarak ortaya çıkıyor. Mesela Kazakistan'da erkeklerin dondurma yemesi komik bir durum olarak algılanıyor. Yine aynı ülkede en çok tüketilen etin at eti olduğunu belirtmek isterim. Bunların dışında Rusya'da otobüs şoförlerinin çoğunun kadın olduğunu görebilirsiniz. Siyasi olarak ilk aklıma gelen ise Kırgızistan'da bulunduğum dönemde halk darbesi olmuş ve ayaklanmalar çıkmıştı. Yine başka bir seyahatte Tacikistan'da ilerlerken yolumun üzerinde küçücük bir Özbekistan toprağı olduğu için yola devam edememiş ve ciddi bir sıkıntı yaşamıştım.

    9) Pamir Turu gibi zorlu bir yolculukta bile destek almayan, en zorlu yollara en kuytu şehirlere dokunan bir fotoğraf sanatçısısınız. Peki sizi hikayesiyle en çok etkileyen fotoğrafınız hangisi ve nerede çekildi?

    Ürdün'de Wadi Rum'a gidiyordum. 4x4 bir aracın şoförü ile beni Wadi Rum'a götürmesi için anlaşmıştım. Yolda güzel sohbet ile beraber Ürdünlü şoför ile arkadaş olduk. Tam gün batıyor ve güneş kızarıp en güzel halini alıyordu ki şoför namaz kılmak için benden izin istedi. Kabul ettim ve çölün ortasında durduk. O namaz kıldı ben fotoğraflarını çektim. İnstagram sayfamda da paylaştığım bu fotoğraflar en sevdiğim fotoğraflarımdandır.

    10) Seyahatlerinizde sizi en çok etkileyen ve bakış açınızı değiştiren bir olay oldu mu? Olduysa bizlerle paylaşabilir misiniz?

    Şu an için direkt aklıma gelen bir olay yok ama dünyayı gördükçe insanları din, dil, ırk olarak ayırmanın ne kadar anlamsız olduğunu gördüm. Çünkü insan her yerde aynı insan. Hep aynıyız, aynı duygulara sahibiz. Herkesin içinde iyilik de var kötülük te. Çoğunlukla karşındaki insanın içinden hangisini dışarı çıkartacağın biraz da sana bağlı aslında. Ayrıca seyahatler bana hayata pozitif bakmayı, zor durumlarda sakin kalabilmeyi, stresten uzak yaşamayı, sahip olamadıklarım için üzülmektense sahip olduklarım için şükretmeyi ve mütevazı olmayı öğretti.

    11) Sizce ''Pandemi Süreci'' fotoğrafçılıkla ve seyahatle uğraşanları nasıl etkiledi? Bu süreç sizin için nasıl geçiyor? 

    Kuşkusuz seyahat etmeyi sevenleri olumsuz etkiledi ama diğer yandan olumlu bir tarafı da oldu. Bu süreçte yurt dışı kapıları kapandığı için herkes yurt içine yöneldi ve biz şimdi ülkemizi daha iyi tanımaya başladık. Gezgin ruhlular köşe bucak Türkiye'yi keşfetmeye başladı bu dönemde. Fotoğrafçılığı çok etkilediğini düşünmüyorum. Çünkü seyahat fotoğrafçıları için bile fotoğraf çekmek istedikten sonra çevremizde o kadar çok güzellik var ki.  Varsın bu dönemde yurt dışı değil de biraz ülkemizin güzelliklerini görüntüleyelim. 

    Ben de salgın başlangıcından itibaren keşif amaçlı Türkiye gezileri yapıyorum. Özellikle Orta Karadeniz ve Akdeniz seçtiğim rotalar oldu bu dönemde. Ayrıca başta da belirttiğim gibi kendimi geliştirmeye daha çok zaman ayırdım. Yüksek lisans yapıyorum ve bol bol kitap okuyorum.

    12) Avrupa, Orta Doğu ve Orta Asya’nın tamamını görme şansına eriştiğinizi biliyoruz. Her bir ülkenin, şehrin yeni bir macera ve anı olduğunu dile getirirsek, bu anıları bir kitapta toplamayı düşündünüz mü?

    Kitap planım hep var. Bu seyahatlerde başımdan geçen çok ilginç olaylar oldu tabii ki ve bu olayları ilginç bilgilerle de besleyerek yazmayı çok istiyorum ama bir kitabım olmuş olsun diye değil. Olursa gerçekten yapabileceğimin en iyisini yapmak istiyorum. Bu da çok zaman ve çok emek demek. Uygun bir dönemde, umarım en yakın zamanda diyelim. :)

     

    Mehmet Altay'ın seyahatlerine eşlik etmek için Instagram hesabına buradan ulaşabilirsiniz. Kendisine tekrar teşekkürlerimizi sunuyoruz, bir sonraki Seyahat Güncesi seansımızda görüşmek üzere.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.