Dünyanın Karanlık Yüzünden: Shadowreign

Dünyanın Karanlık Yüzünden: Shadowreign
  • 0
    0
    0
    0
  • Bir pamuk tarlasında yürüyorsunuz; masmavi gökyüzü, hafif serin bir hava.. Olağan mutluluğunuzla önünüzde uzayan beyaz güzelliği izliyor, bu güzelliğin içinde bulunmanın tadını çıkarıyorsunuz. Aldığınız temiz havanın huzuru ruhunuzu okşuyor. Mutluluğun başınızı nasıl döndürdüğünü hissederken tarlanın içinden konuşan yeşil bir inek üzerinize koşuyor, iki ayağı üzerine kalkıp ‘’Dünya böyle bir yer değil güzelim.’’ diyerek üzerinize işiyor, uyanıyorsunuz. Uyku sersemi ve gördüğünüz rüyanın etkisinden kurtulamamış vaziyette halıyı izlerken derin düşüncelere dalıyorsunuz, belki de yeşil inek haklıdır demekten kendinizi alamıyorsunuz. Şimdi sizi rüyanızdan uyandıracak bir albüm var karşınızda: ''Shadowreign''. Darkness Ablaze, akustik ve bas gitar dahil olmak üzere 4 gitar, bir vokal ve bir davulcudan oluşan; içinde farklı milletlerden elemanlar barındıran Alman menşeli bir melodik death/black metal grubu. Kendilerine klavyecileri de eşlik ediyordu. Kuruldukları 2003 yılından dağıldıkları 2011 yılına kadar 2 demo ve bir albüm üreten grup öyle görünüyor ki son albümleri ‘’Shadowreign’’ ile işi zirvede bıraktı. 2010 yılında piyasaya sürülen Shadowreign bize yeryüzündeki açlığı, sefaleti, insanlığın iki yüzlülüğünü; aciz doğasını, acıları, savaşları melodik death metale yedirilmiş kimi zaman folk, kimi zaman senfonik ögelerle anlatan, çoğunlukla yüksek tempolu bir albüm. Grubun vokali Theo Georgitsaros zengin bir vokal çeşitliliğine sahip. Müzik dünyasının en pislik türlerinden biri olan grindcore ve zaman zaman deathcoreda kullanılan ‘’pig squeal’’ vokali death metale öyle bir aşılamış ki örneğine pek rastlamadığımız güzellikte bir vokal senfonisi çıkıyor ortaya. Açılış belki de albümün en dinamik şarkısı olan ‘’Enclosure No. 7’’ ile yapılıyor, yırtıcı riffler ve yırtıcı bir vokal, senfonik metal tınıları ile en baştan kapılıyorsunuz albümün havasına. Ardından gelen ‘’Zero’’ ateşi körüklüyor, ‘’The Chains of Life’’da ‘reality dies!’ diye haykırırken Theo, gözleriniz açılıyor. ‘’Reduced to a Beast’’ de kulağınızı aşındıran ‘humanity is gone!’’ çığlıkları içinde bulunduğunuz durumu sorgulatıyor size. Soluklanmanıza izin vermeden sağlı sollu tokat yiyorsunuz derken enstrümantal, akustik bir şarkı olan ‘’Interlude’’ çıkıyor karşımıza. Düşünmeye fırsat bulurken, duygularınız iyice içinizde yoğunlaşıyor, yoğunlaşıyor, yoğunlaşıyor. Ve üstüne gelen 8:34 dakikalık ‘’The Might of Repression’’da yaşıyorsunuz patlamayı. Sizi duvardan duvara vurabilecek bir şarkı bu, en çok dikkat çektikleri acılar bu şarkıda baş gösteriyor. Şarkının ilerleyen kısımlarında grup elemanları tüm sertliğini bir kenara bırakıyor, iç parçalayıcı bir pasajla karşı karşıya bırakılıyoruz. If you would open your eyes you would cry Over all the blood flowing futile over the Earth You would cry over all the starving, the misery, the grief and the pain Ve ‘’who cares, who cares, who cares…’’. Albümün özeti bu şarkıdır diyebiliriz. Son iki şarkı ‘’Walls’’ ve ‘’ Two Souls Marked by Sorrow’’da müzik şöleni devam ediyor. Özellikle ‘’Walls’’taki solo, albüm içinde aklınızı uçurabilir. Kendi içinde çok tutarlı ama belli bir türe atfedemeyeceğimiz melez bir albüm Shadowreign. Grubun dağılmış olması üzücü bir detay olsa da bıraktıkları albüm daha uzun yıllar kulaklarımızı aşındıracak gibi duruyor.       

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.