Gojira, üçüncü albümü olan From Mars to Sirius'u 2005 yılında piyasaya çıkardığında dönemin en etkileyici death metal albümlerinden birini metal müzik dünyasına sunmuş oldu. Önceki iki albümlerinin ışığında Fransa’da büyük bir hayran kitlesine ulaşan Gojira, From Mars to Sirius albümüyle beraber dünya sahnesinde emin adımlarla ilerlemeye başladı. Gojira'nın günümüzdeki atmosferik tarzının bu albümle beraber oluştuğunu söylemek mümkün.
Halihazırda ilginç bir konsept etrafında şekillendirilen albüm, vokalde ve ritim gitarda Joe Duplantier'in akıl almaz başarısı ve kardeşi Mario Duplantier'in davulda devleşen performansıyla unutulmazlar arasına girdi. Tabii bas gitarda Jean-Michel Labadie'nin ve ikinci gitarda Christian Andreu'nun kusursuz performansları da albümü yücelten etmenlerden.
Daha önce Gojira'yı dinlemediyseniz grubu tanımak ve müziklerini anlamak için bu albüm mükemmel bir kılavuz olabilir.
Albüm, Rolling Stone dergisinin hazırladığı "Tarihteki En Başarılı 100 Metal Albümü" listesinde yer alarak değerini bizlere bir kere daha kanıtladı.
''From Mars to Sirius''
Albümlerini dünya genelinde tanıtmak amacıyla anlaşmalı oldukları plak şirketini değiştirerek ilk adımları atan grup için bu kararın doğruluğu şüphesiz ki sorgulanamaz. Bir hikaye üzerinde şekillenen 12 şarkılık albüm, kısa sürede ilgi toplamayı başardı ve bir çok ünlü gruptan turne daveti aldı. Albümün belki de en dikkat çekici özelliği ise 12 şarkı boyunca hiç gitar solosu kullanılmamış olmasıdır. Daha çok sert riffleri kullanarak ve bunların yanına tapping serpiştirerek atmosferik bir konsept ortaya çıkardılar. Death metal tarzına yaklaşan bir grubun gitar solosu barındırmadan bir albüm çıkarması o dönemde beklenen bir hadise değildi. Ancak grup, albümdeki etkileyici performansıyla bu konudaki eleştirileri havada bıraktı. Gitar solosunun kullanılmaması, Gojira'nın yarattığı özel atmosferin en karakteristik özelliğidir. Karamsar ama bir o kadar da etkileyici gitar rifflerinin yanında, hikayedeki çaresizliği dinleyiciye aktarmayı başaran son derece başarılı vokal ve davul performanslarının etkisi altına girmemek mümkün değil.Albümün Hikayesi
Albümde, dünyanın ve ekolojik sistemin yok olmasına tanık olan bir karakterin hikayesi anlatılıyor. Dünyada yaşayamayacağına karar veren adam, kendisine uçmayı ve devamında yeni bir yaşamın nasıl oluşturulacağını öğreteceğine inandığı uçan balinaları (">flying whales) aramaya başlıyor. Akabinde, yeni bir yaşam aramaya başlayan karakterimiz, ormanlık alanlarla çevrili ve yeşil tabiatıyla dikkat çeken 'Sirius C' gezegenine gidiyor. Orada yaşayan üstün ırk, karakterimize dünyada yeni bir düzenin nasıl kurulacağını anlatıyor. Bu arada, albümün adında geçen 'Mars', aslında Dünyamızı simgeliyor. Joe Duplantier sıkça çevreci olduğunu ve çevreyi korumak için mücadele verdiğini ifade ediyor. Bu albümle beraber aslında grubun vermek istediği mesaj çok açık: "Dünyayı kirletme!"Albümdeki Parçalar
Parçaların isimleri, hikayenin kronolojik olarak sıralamasını oluşturuyor.- Ocean planet
- Backbone
- From the sky
- Unicorn
- Where dragons dwell
- The heaviest matter of the universe
- Flying whales
- In the wilderness
- World to come
- From mars
- To sirius
- Global warming
Yorum Bırakın