Yağmur yağarken caz çalan bir kafe dikkatimi çekmişti. Önünde durup biraz içeriyi izledikten sonra kolumdaki saatte bakıp zamanım olmadığını fark ettim. O gün kafenin önünde durmakla yetinmeyip içeri girseydim bazı şeyler erken yaşanabilirdi.
Her gün daha da yoğun geçiyor kendime ayıracak vaktim olmuyordu. Yapmak istediğim her şeyin hayalini kuruyordum. Hiç mi hayalini kurduğum bir şeyi yapmıyorum diye düşünürken buldum kendimi, radyo programı sunuyordum fakat işler tam da istediğim gibi gitmiyordu. Programı kendim hazırlamam gerekirken, patronum her gün o programda söylemem gereken cümlelere,konuk listeme, konuklarıma soracağım sorulara kadar her şeye müdehale ediyordu. Sanki onun kuklasıydım ve sadece bana yap denileni yapıyordum. Bir süre bu şekilde gitmesine izin vermiştim.
Bir pazar gününü kendime ayırmak isterken aniden telefon aldım. Ah elbette patronum.. Acilen yayın sunmam gerektiğini söylediği için hızlıca hazırlanmaya başladım. Dolabımdan çıkarttığım beyaz eşofman takımımı, üstüme bej renkte ki trençkotumu alıp giymiştim. Saçlarımı hızlıca toplayarak kapının önündeki spor ayakkabılarımı giyip evden ayrıldım. Aceleyle çantamı unuttuğum aklıma geldiğinde geri dönüp onu aldım. Yolda yürürken yine caz çalan kafeye denk geldim. Camda kendi yansımamı görünce afalladım. Uzun bir süredir kendimle ilgilenmediğimi fark ettim. İşte o an dönüm noktam oldu. İçerisini merak ettiğim için girip filtre kahve sipariş ettim. Müzik eşliğinde kahvemi yudumlarken kafenin satılık olduğu konuşuluyordu. Neden bu kafe benim olmasın diye düşünürken, sahibiyle çoktan anlaşmış olarak buldum kendimi. Her şey çok hızlı ilerliyordu hatta kafeyi almamın üzerinden bir ay geçmişti. Patronuma veda etmem pek hoş karşılanmasada artık kendi işimi yapıyordum. Hayallerimden vazgeçmiş de sayılmam çünkü Cafe de Podcast isimli program yayınlamaya başladım. Programıma istediğim konukları davet ediyor konusunu özgürce seçebiliyordum. Kafeye gelen müşterilerim ise buna dahil olmaya bayılıyordu. Caz müzik her zaman cafemde, hayatımdaki melodiye eşlik ediyordu.
Hava kararırken yağmur yağmaya başladı. Çalan müzikle birlikte kulağa hoş gelen bir şölen yaşanıyor müşterilerimle birlikte huzur buluyorduk. Ahşap masaların mumlarını yakarken, kapıyı birinin açmasıyla rüzgar çanının sesini duydum. Arkamı aniden döndüğümde gülen bir yüz gördüm.
Titreyerek, üşümüş bir tonda ''Merhaba ben dergiden geliyorum sıcak kahve alabilir miyim çok üşüdüm''.
''Merhaba hoşgeldiniz dilerseniz sizi şöminenin başına alayım. Hemen kahvenizi getiriyorum''.
''Çok iyi olur kendinizede koyun lütfen sohbet etmek isterim''.
Gülümseyerek kahvelerimizi doldurmuştum. Şöminenin karşısındaki sol koltuğa oturduktan sonra ''Size nasıl hitap edebilirim''?
"Hale diyebilirsiniz, sizde Ada Hanım olmalısınız bu güzel mekanın sahibi ve Kafede Podcast programınının sunucusu''.
Heyecanlı bir ses tonuyla "Evet öyle farklı bir konsept olmasını istedim".
"Aslında bende onun için geldim dergimizde sizede yer vermek istiyoruz bize hikayenizi anlatırsanız çok seviniriz".
"Elbette anlatırım hatta çok mutlu olurum" diyerek Hale Hanım ın ses kayıt cihazına bastığını , eliyle işaret ederek başlayabilirsiniz dediğini fark ettim.
Derin bir nefes alarak rahatlamaya çalıştım sonra söze girdim "Her şeyden önce kendi hayatıma vakit ayıramadığım için bazı şeyleri değiştirmem gerektiğini biliyordum. Her insan gibi korkularım vardı. Cesaret etmek için hazır olmam gerektiğini savunurdum ama öyle değilmiş. Siz bu kararı hazır olduğunuzda değil, önünüzde seçeneklerinizin olduğunu fark ettiğiniz gün cesaretiniz geliyor. İyi ki de yapmışım diyorum. Evet olumsuz da sonuçlanabilirdi B planım dahi yoktu. Riske girdim ve başardım. Kafede Podcast programımda önemli olan anlattığım konunun bir kitleye hitap etmesi çünkü o zaman kitle size sahip çıkıyor. Kafe de olması da elbette ayrı bir ilgi katıyor. Müşterilerimin , dinleyicilerimin hoşuna gidiyor hatta bazen sosyal medya üstünden sohbetler yapıyorum. Etkinliklere katılmaya özen gösteriyorum. Kısacası sizi destekleyenler olunca anlattığınız hikayede farklılaşıyor".
"Gerçekten bu noktadan sonra hayatın size kattığı güzellikler bambaşka olmuş" diyerek bana bu konu sonrası sorular sordu. Güzel sohbetimizin ardından Hale Hanım ı uğurladım. Bir hafta sonra derginin basılma haberini aldım. Anlattığım başarı hikayem kendimi ve çevremdeki herkesi gururlandırdı.
İşte bir dergiye konuk olmam ve hayatımdaki bir diğer dönüm noktam bu şekilde başladı. Sesimi, hikayemi birçok insana duyurabildim. Böylelikle önümüze çıkan olayların hayatımızı değiştirebileceğini olumlu ya da olumsuz her hikayeden farklı bir bakış açısı elde edilebileceğini öğrendim. İçinde bulunduğumuz bu dünya, hayat kendimize ait. Ona değer katmak da sadece bizim elimizde.
Yorum Bırakın